8. Hukuk Dairesi 2017/663 E. , 2017/2150 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, tapu kütüğünde vekil edeni adına kayıtlı taşınmazların; harici satışa konu edilerek, hileli yollarla kısa sürede hükmen 3. kişiler adına tescilinin sağlandığını, yine dava konusu 298 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında davalılar tarafından daha önce açılan davalardan feragat edildiğini açıklayarak, vekil edeni adına kayıtlı 298 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki hissenin iptali ile davalılar adına tesciline ilişkin.... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.03.2013 gün, 2012/785 Esas ve 2013/87 Karar sayılı, 20.03.2013 tarihinde kesinleşen hükmünün, 6100 sayılı HMK"nun 375/1-h ve (ı) bentlerinde yazılı nedenlerle yargılamanın yenilenmesi yoluyla ortadan kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar vekili, yargılamanın iadesi talebinde bulunan davacının iddialarının asılsız olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; yargılamanın iadesi talep edilen tapu iptali ve tescil davasında, her iki tarafın da vekili bulunduğu, sahteliği iddia olunmayan vekaletname ile davalı vekiline davayı kabul yetkisi verildiği ve kabul beyanına dayanılarak davanın kabulüne karar verildiği, HMK"nın 375. maddesinde belirtilen yargılamanın iadesi sebeplerinden herhangi birisinin bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, HUMK.nun 445/7.bendinde (6100 sayılı HMK"nun 375/1-h) yer alan “Mahkümunleh tarafından hükme müessir diğer bir hile ve hud’anın kullanılmış olması" ve 445/10. bendinde (6100 sayılı HMK"nun 375/1-ı)yer alan "iki tarafı ve sebebi müttehit bir dava hakkında sadır olan bir ilama mugayyır yeni bir ilam suduruna sebep olabilecek bir madde yokken, yine o mahkeme veya diğer bir mahkeme tarafından evvelki ilamın hükmü hilafında bir hüküm ve karar verilmiş olup da her iki ilamın katiyet kesbetmesi" hukuki nedenlerine dayalı yargılamanın yenilenmesi isteğine ilişkindir.
Davacı; yargılamanın yenilenmesine konu davaya benzer şekilde aleyhinde sonuçlanmış birçok davanın bulunduğunu, kendi vekili, davacı asıllar ve dava dışı 3. kişilerin de katılımı ile tapuda adına hisseli olarak kayıtlı bulunan taşınmazlardan 3.kişilere haricen hisse satışı yapılmış gibi gösterilerek aleyhine hüküm oluşturulduğunu, bu şekilde hile ve dolandırıcılık eylemleriyle zarara uğratıldığını ileri sürmektedir. Dosya arasındaki belgelere göre; eldeki davanın davalıları ... ve ... vekili Av. ... tarafından, 298 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 552/56250 hissenin haricen satın alındığı iddia edilerek tapu kaydının iptali ve tescili için ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/785 Esas dosyası ile dava açıldığı, davalı (yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunan davacı) vekili Av.... tarafından davanın kabul edilmesi üzerine aynı tarihte davanın kabulüne karar verildiği, 20.03.2013 tarihinde kalemde gerekçeli kararın davacı ve davalı vekillerine tebliğ edildiği ve yine aynı gün davacı ve davalı vekillerinin hükmün temyizinden feragat ettiklerini bildirmesinden sonra Mahkemece verilen kabul kararının kesinleştiği anlaşılmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki; HUMK"nun 445/7. bendine göre, lehine karar verilen tarafın veya vekilinin, hükme etkisi olan diğer bir hile (ve hud"a) kullanmış olması yargılamanın iadesi sebebidir. Hile; gerçekte var olan olayların bilerek gizlenmesi veya gerçek dışı olaylara (vakıalara) mal etmek suretiyle diğer tarafın aldatılması (iğfal edilmesi)’dır. Hükmü etkileyen hile ve hud’anın (hud’anın sözlük anlamı: Aldatma, oyun, hile, desise, dalavere, tertip, düzen) her olayın gelişim biçimine göre takdiri tamamen hakime aittir. Olayların gösterdiği gelişmelere göre hükme etkili olan ve yargıyı yanılgıya götüren tüm olayların hile sayıldığı kabul edilmektedir. Maddedeki hilenin diğer Kanunlardaki hileden ayrı olarak daha geniş bir anlamda hükme etki eden pek çok fiil ve hareketlerin hile şeklinde nitelendirilmesi ve olayların gelişimine göre ne gibi hallerin hile teşkil edebileceğinin hakim tarafından takdiri gerekmektedir. Hakim bir taraftan bu inceleme ve araştırmayı yaparken, öte yandan özellikle Türk Borçlar Kanununda düzenlenen hilenin unsurlarına bağlı kalmaksızın ne gibi ifade ve eylemlerin yargılamanın yenilenmesini gerekli kılacağını değerlendirmesi gerekecektir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada kabul edilen görüşlere göre, HUMK.nun 445/7.bendinde öngörülen hileli davranış olumlu (aktif) bir eylem biçiminde olabileceği gibi, kaçınma ve susma gibi pasif (hareketsizlik) bir şekilde de ortaya çıkabilir. HUMK 445/7. bendinde ifadesini bulan hile ve hud"a sayıldıkları için yargılamanın idesi sebebi teşkil eden haller arasında; hüküm verilen tarafın karşı taraf vekili ile gizlice anlaşma yoluna gitmesi, karşı tarafın açık adresi bilindiği halde, dava dilekçesinde ilgisi olmayan başka bir adresin gösterilmesi gibi davranışları saymak mümkündür. Bütün sorun bu hilenin hükmü etkilemiş olup olmadığını tespite, gerek olumlu ve gerekse olumsuz davranışın bilerek yapılıp yapılmadığını belirlemekte toplanmaktadır. ( KURU, Baki; Hukuk Muhakameleri Usulü, Altıncı Baskı, Cilt V, İstanbul 2001, s. 5208- 5218) . Bununla birlikte; davacı delil listesi sunmuş ve delilleri arasında hile ve dolandırıcılık yaptıklarını iddia ettiği kişiler hakkında Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığına görevi kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından suç duyurusunda bulunduğu bildirmiştir. Davacı, soruşturma yanında başkaca delillere de dayanmıştır. Hile iddiası açıklandığı üzere her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Mahkemece, ... Cumhuriyet Başsavclığının 2014/987 Hazırlık sayılı soruşturmasına ilişkin evrak asıllarının getirilip incelenmesi gerekmektedir.
Öte yandan; davacı, dava konusu 298 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında daha önce Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nde açılan davalardan feragat edildiğini, sonrasında ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesi"nde açılan davada da davanın kabul edildiğini açıklayarak HUMK’nun 445/10 maddesi (6100 sayılı HMK"nun 375/1-ı) uyarınca da yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluştuğunu belirtmiştir. Dairece yapılan geri çevirme kararı sonrasında dosya arasına alınan Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/623 Esas, 2012/616 Karar sayılı dosyasında, eldeki davanın davalıları ... ve ... vekili Av. ... tarafından, 298 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 552/56250 hissenin haricen satın alındığı iddia edilerek tapu kaydının iptali ve tescili için dava açıldığı, ancak davacılar vekili Av ... tarafından 07.11.2012 havale tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiklerinin bildirilmesi üzerine, davacıların davasından feragat ettikleri gerekçesiyle feragat nedeni ile davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Yargılamanın yenilenmesine konu davada ise, az yukarıda bahsi geçtiği üzere, yine eldeki davanın davalıları ... ve ... vekili Av. ... tarafından, aynı taşınmaz hakkında aynı nedenle tapu iptali ve tescil talebinde bulunulmuş bu kez kabul nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu durumda, çekişmeli taşınmaz yönünden birbirine aykırı hükümlerin oluştuğu açıktır. Öyle ise davada HUMK"nun 445.maddesinin 10.bendinin (6100 sayılı HMK"nun 375/1-ı) uygulama yeri bulacağı düşünülmelidir.
Tarafları, dava sebebi ve müdeabihi aynı olan bir dava hakkında birbirine aykırı kesinleşmiş iki hüküm bulunması halinde, birinci hüküm lehine olan taraf kesin hükümden (m.237) istifade etmektedir. Bu nedenle, yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine, ikinci hükmün iptaline karar verilir. Bilindiği üzere kesin hüküm, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, Mahkemece, yargılamanın yargılamanın yenilenmesi sebebinin mevcut olup olmadığı resen araştırılmalıdır. Somut olayda, kesin hüküm teşkil ettiği iddia edilen dosya getirtilip incelenmemiş, kararda bu dosyadan hiç bahsedilmemiş, yargılamanın yenilenmesi sebebinin olup olmadığı değerlendirilmemiştir.
Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda yapılacak araştırma sonucunda, toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik araştırma inceleme sonucunda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan, kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 20.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.