
Esas No: 2013/1535
Karar No: 2013/1710
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2013/1535 Esas 2013/1710 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2013/1535 E. , 2013/1710 K.- TOKAT İL MILLI EĞITIM MÜDÜR YARDIMCISI OLARAK GÖREV YAPMAKTA IKEN, MILLI EĞITIM BAKANLIĞI TARAFINDAN 11.03.1992 TARIHINDE RE’SEN TOKAT İL MILLI EĞITIM MÜDÜR VEKILI OLARAK ATANIP 05.01.1996 TARIHINE KADAR BU GÖREVINE DEVAM EDEN DAVACININ, 3000 OLARAK DÜZENLENMIŞ BULUNAN EK GÖSTERGESININ 3600 OLARAK DÜZENLENMESI
- UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 14
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı : İ.G. Davalı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı - Ankara Vekilleri : Av. D.U. & Av. M.B. & Av. C.Ö. O L A Y : Davacı dava dilekçesinde; “…Konya Kadınhanı ilçe Milli Eğitim Müdürü olarak görev yapmakta iken 30.03.2004 tarihinde isteğim ile emekli oldum. Tokat Milli Eğitim Müdür Yardımcısı olarak görev yapmakta iken Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 11.03.1992 tarihinde re’sen Tokat İl Milli Eğitim Müdür Vekili olarak atandım. İl Milli Eğitim Müdür Vekilliği görevim 05.01.1996 tarihine kadar kesintisiz devam etti. İl Milli Eğitim Müdürleri emekliye sevk edildiklerinde 3600 Ek gösterge üzerinden sevk edilmektedirler. Ben emekli olurken 3000 ek gösterge üzerinden emekli olmuş bulunmaktayım. Davalı kuruma müracaat ederek ek göstergemin 3600 olarak düzeltilme talebime “ İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevine asaleten atanmadığım ve bu görevi vekaleten yürüttüğümden ‘’ dolayı olumsuz cevap verilmiştir. Kurumun bu işlemi anayasaya ve diğer kanunlara açıkça aykırılık teşkil etmektedir. İdarenin ret işlemi Anayasamızda yer alan eşitlik ilkesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Vekil asilin tüm hak ve yetkilerine haizdir. Vekil olarak yaptığım görevde asilin tüm yetkilerini kullandığım gibi asilin yapabileceği tüm işlemleri (İl İdare Kurulu asil üyeliği, İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu Asil Üyeliği Disiplin Amirliği, her türlü tayin, nakil, ve yer değiştirme komisyon başkanlığı, alım satımlarda komisyon başkanlığı, de yapmış bulunmaktayım. ‘’ demek suretiyle davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü’nün 10.10.2011 tarih ve 45.787.075 sayılı kararının iptali ve uğradığını belirttiği maddi kayıplarının (maaş farkı vs.) işlem tarihinden itibaren hesaplanacak faiziyle beraber tazminine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır. Tokat İdare Mahkemesi; 21.12.2011 gün ve E:2011/879, K:2011/895 sayı ile özetle, ‘’…2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinin 3/a bendinde dilekçelerin görev ve yetki yönünden inceleneceği, 15 maddesinin l/a bendinde ise, 14. maddenin 3/a bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Öte yandan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri başlıklı 101. maddesinde “Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.” hükmü yer almaktadır. Dava dosyasının incelenmesinden; Konya Kadınhanı İlçe Milli Eğitim Müdürü iken emekli olan davacı tarafından, 11.03.1992 tarihinde Tokat İl Milli Eğitim Müdürü vekili olarak görev yapmasından dolayı 3000 olan ek göstergesinin 3600 olarak düzeltilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 10.10.2011 tarih ve 075 sayılı işlemin iptali istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır. Olayda, uyuşmazlığa konu işlemin 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun uygulanmasına ilişkin olduğu dikkate alındığında aynı Kanunun 101. maddesindeki hüküm gereği iş bu davanın çözümü adli yargının görev alanına girmektedir. ‘’ demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir. Davacı aynı istemle bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır. Tokat İş Mahkemesi; 09.04.2013 gün, E:2012/49, K:2013/127 sayı ile özetle, ‘’… Her ne kadar Tokat İdare Mahkemesinin 2011/879 esas, 2011/895 sayılı kararı ile dava konusu uyuşmazlığın 5510 Sayılı kanunun uygulanmasına ilişkin olduğu dikkate alınarak aynı kanunun 101. maddesindeki hüküm gereği iş bu davanın çözümünün adli yargının görev almana girdiği belirtilerek görev yönünden reddine karar verilmiş ise de, dava konusu işlemin 5510 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01/10/2008 tarihinden önce yürürlükte bulunan 5434 Sayılı Kanunun uygulanmasından kaynaklandığı anlaşılmakla taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu kanaatine varılmakla; Davaya bakmaya adli yargı yeri görevli olmayıp idari yargı yeri görevli olduğundan dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilerek aşağıdaki yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. ‘’ demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş olup, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 21.Hukuk Dairesi 20.06.2013 gün, E:2013/10148, K:2013/13050 sayı ile mahkeme hükmünün onanmasına karar vermiş ve karar kesinleşmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 11.11.2013 günlü toplantısında: l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, Tokat İl Milli Eğitim Müdür yardımcısı olarak görev yapmakta iken, Milli eğitim Bakanlığı tarafından 11.03.1992 tarihinde re’sen Tokat İl Milli Eğitim Müdür vekili olarak atanıp 05.01.1996 tarihine kadar bu görevine devam eden davacının, 3000 olarak düzenlenmiş bulunan ek göstergesinin 3600 olarak düzenlenmesi gerektiğinden bahisle yaptığı başvurunun davalı kurum tarafından reddi üzerine, başvurunun reddine ilişkin davalı kurum işleminin iptali ve bundan kaynaklanan zararın tazmini istemiyle açılmıştır. 31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır.5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E:2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 101 inci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E:2010/65, K:2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı retle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir, Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…” Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden,5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar,daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır. Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır. Bu durumda,5510 sayılı Kanun"un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği tarihten önce emekli sandığı iştirakçisi olan ve ihtilaf tarihinde kamu görevlisi statüsünde bulunan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, Tokat İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Tokat İdare Mahkemesinin 21.12.2011 gün ve E:2011/879, K:2011/895 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.11.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.