Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4317
Karar No: 2017/2147
Karar Tarihi: 20.2.2017

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/4317 Esas 2017/2147 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davanın konusu, Mehmet Sait Üçkayabaşı tarafından yaptırılan, davacının vasisi sıfatıyla mülkiyeti iddia edilen bir taşınmazın üzerine yapılan muhdesatların kim tarafından yaptırıldığının ve yapılan harcama tutarının tespiti istemiyle açılmıştır. Davacı vekili tarafından, davacının vesayet altında olduğu ve izin alması için süresinde başvuruda bulunduğu ancak belge sunmadığı gerekçesiyle taraf ehliyeti olmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davaya cevap verilemediği iddiasıyla temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Daire, kesin süre açık ve makul olmalı, davacıya sonuçları konusunda ihtar yapılmadığı sürece kesin sürenin usulüne uygun olduğunun kabul edilemeyeceğini belirtmiştir. Ayrıca, davacının mazeretinin kabulü veya reddi yönünde hüküm kurulmadan ve izin belgesi sunmasına olanak sağlanmaksızın tahkikat aşamasının sonlandırılarak karar verilmesi davacının hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır. Bu nedenle, Mahkeme kararı usul ve yasaya aykırıdır. Kararın 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan
8. Hukuk Dairesi         2017/4317 E.  ,  2017/2147 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Muhdesat Tespiti

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Davacı ..., ... vasisi sıfatıyla dava konusu ..."ne ait 3209 ada 18 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 2 katlı binanın Mehmet Sait Üçkayabaşı tarafından yaptırıldığını açıklayarak, dava konusu parselde 1991 ve 2000 yılında yapılan muhdesatların kimin tarafından yaptırıldığı ve yapılan harcama tutarı miktarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... vekili, davacının husumete izin kararı almadığı nedeniyle taraf ehliyetinin bulunmadığını, binanın vekil edeni Salim tarafından yaptırıldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı ... Genel Müdürlüğü vekili, dava konusu taşınmazın davalı ..."na üzerindeki kargir ev ile kiralandığını, kira sözleşmesi gereği muhdesatların ... ait olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının vesayet altında olduğu, vasinin verilen kesin süre içerisinde vesayet makamına dava açmak için izin almak üzere süresinde başvuruda bulunduğuna dair belgeyi ibraz etmediği gerekçesiyle HMK 114/1d-e maddesi gereğince taraf ehliyeti olmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Bilindiği üzere; davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine ve tarafların durumlarına göre belirlemesi için Hâkime bırakmıştır. Kanuni süreler açıkça belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir. Bu nedenle HMK 90. ( HUMK"nun 159.md.) maddesinin açık hükmünde belirtildiği gibi kanunun tayin ettiği süreler Hâkim tarafından azaltılıp çoğaltılamaz. Buna karşın, HMK"nun 94/2. maddesine (HUMK"nun 163. md.) göre Hâkimin belirlediği süreler ise kural olarak kesin değildir. Hâkim tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi, süre geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, Hâkim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usulü kazanılmış hak doğacağı da kuşkusuzdur.
    Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun ve isterse Hâkim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine

    getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla geciken adaletin de bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
    Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca Hâkim süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Öte yandan, kesin süre tarafların yanında Hâkimi de bağlayacağından uyulmaması halinde gereği Hâkim tarafından hemen yerine getirilmelidir.
    Mahkemece, 31.03.2016 tarihli duruşmada, davacının vesayet altında olduğu ve .... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2014/727 Esas, 2015/254 Karar sayılı dosyası ile vesayet altına alındığı, davacı vekiline vesayet makamından dava açmaya izin alması için gelecek celseye kadar kesin mehil verilmesine karar verildiği, bir sonraki 24.05.2016 tarihli duruşmada davacı vekilinin mazaret dilekçesi sunduğu görüldüğü, geçen celse kesin mehil verildiği halde izin belgesi dosyaya sunmadığı ve duruşmaya gelmediği belirtilerek ve tahkikat sonlandırılarak davanın reddine karar verilmiş ise de, 31.03.2016 tarihli duruşmada verilen süre Kanunda öngörülen koşullara uygun bulunmadığı gibi, yeterince açık ve makul olmadığı, bu süreye uyulmadığı takdirde sonuçları konusunda davacı vekiline ihtar yapılmadığı anlaşıldığından kesin sürenin usulüne uygun olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
    Bundan ayrı, Mahkemece 24.05.2016 tarihli duruşmada, davacı vekilinin mezaret dilekçesi ibraz ettiği, izin belgesini de ekte sunuyorum demesine rağmen dilekçesinin ekini uyap sisteminden göndermediği görülmüş ise de, davacı vekilinin mazeretinin kabulü veya reddi yönünde hüküm kurulmadan ve davacı vekilinin izin belgesini sunmasına olanak sağlanmaksızın tahkikat aşamasının sonlandırılarak karar verilmesi davacının hukuki dinlenilme hakkına (HMK md.27) aykırı olmuştur. Kaldı ki, davacı vekili tarafından duruşma tarihinden önce...Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 8.4.2016 tarihli ek kararı ile husumete izin kararı alınmıştır.
    Tüm bu açıklamalar nedeniyle, Mahkemece, davacı vekili tarafından süresinde alınan izin kararı dosya arasına alınarak, taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların sunmaları halinde iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik ve usulüne uygun olmayan kesin süre içerisinde dava açmak için izin almak üzere vesayet makamına başvuruda bulunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
    SONUÇ: Açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde iadesine 20.2.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi