8. Hukuk Dairesi 2017/8447 E. , 2017/2146 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhtesatın Tespiti
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, dava konusu 164 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki bahçe ve üst yapıların zilyetliğinin ve mülkiyetinin vekil edenine ait olduğunu açıklayarak ağaç ve üst yapıların zilyetliğinin vekil edenine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu yerin ... Nehri kenarında... Barajı kapsamında su altında kalacağı, davanın muhdesatın tespitine ilişkin olduğu,... yapacağı kamulaştırma nedeniyle davanın açıldığı, taşınmaz üzerindeki yapı, eklenti ve meyve bahçesinin davacıya ait olduğu ve halen zilyedi bulunduğu gerekçeleriyle davanın kabulü ile fen bilirkişi tarafından düzenlenen 11.06.2014tarihli rapor ve krokisinde D, E ve F harfi ile gösterilen yapılarla ile sayı ve adedi belirtilen ağaçların davacı tarafından yapıldığının/dikildiğinin -zilyet olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine, hüküm; davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur(4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer(TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup(TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden
reddine karar verilmelidir(HMK 114/1-h, 115 m.) Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
26.05.2004 gün ve 5177 sayılı Kanun"un 35. maddesi ile 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 19. maddesine eklenen ek fıkra hükmünde "Başkası adına tapulu, sahipsiz ve/veya zilyedi tarafından iktisap edilmemiş yerin kamulaştırmasında binaların asgarî levazım bedeli, ağaçların ise 11. madde çerçevesinde takdir olunan bedeli zilyedine ödenir" denilmektedir. Bu hükümle başkası adına tapulu veya tapusuz bir taşınmazın kamulaştırılması halinde, taşınmazda malik olmayan ancak üzerindeki muhdesatı meydana getiren kişilere muhdesatın kamulaştırma bedelinin kendisine verilmesini sağlama amacıyla zilyetliği tespit davası açma hakkı tanınmıştır.
Somut olaya gelince; dava konusu 164 parsel sayılı taşınmaz tarla vasfı ile tapulama nedeniyle Hazine adına 17.09.1986 tarihinde tescil edilmiştir. Her ne kadar, Mahkemece dava konusu taşınmazın Dicle Nehri kenarında Ilısu Barajı kapsamında su altında kalacağı,...tarafından kamulaştırma işlemi yapılacağı belirtilmiş ise de, muhdesatların üzerinde bulunduğu taşınmaz hakkında yapıldığı öne sürülen kamulaştırma ile ilgili kayıt ve belgelerle, kamulaştırma haritası getirtilip uygulanmamış, muhdesatların bulunduğu taşınmazın kamulaştırma sahası içinde kalıp kalmadığı belirlenmemiştir.
O halde Mahkemece yapılacak iş, davaya konu muhtesatların üzerinde bulunduğu taşınmaz hakkında kesin olarak kamulaştırma işlemi yapılıp yapılmadığı yöntemine uygun biçimde araştırılıp belirlenmesi gerekir. Az yukarıda açıklandığı üzere, kamulaştırma işlemi bulunmadığı takdirde davacının taşınmaz üzerindeki muhtesatlar yönünden dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı düşünülmelidir. Kamulaştırma işlemi bulunduğu takdirde; kamulaştırmaya ilişkin evraklar ve kroki de eklenerek, taşınmazın hangi kısmının kamulaştırmaya konu olduğunun belirlenmesi, fen bilirkişi tarafından düzenlenen 11.06.2014 tarihli bilirkişi raporu ve krokisindeki muhdesatlar, kamulaştırma krokisi ile çakıştırılarak, muhdesatların bulunduğu bölümün kamulaştırılıp kamulaştrılmadığının tespit edilmesi ve bu hususları gösterir rapor alınması, toplanan ve toplanacak tüm delillerin sonucuna göre bir hüküm verilmesi gereklidir.
Mahkemece böylesine bir araştırma ve inceleme yapılmadan, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 20.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.