14. Hukuk Dairesi 2016/7574 E. , 2019/2139 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, 24.02.2015 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi verilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, mirasçılık belgesi verilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkilinin babası ...’in kardeşi ...’in 1885 doğumlu olduğu ve hakkında ölüm araştırması bulunduğunu yine ...’nun eşi ... hakkında da ölüm araştırması bulunduğunu, ...’in çocukları ...’in de bekar ve çocuksuz olarak vefat ettiklerini, davacının amcası ...’in kızı ...’in 21.09.2006 tarihinde bekar ve çocuksuz ölümü ile mirasçı olarak amcası ...’in altsoyunu bıraktığından bahisle ...’e ait mirasçılık belgesi verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme, ...’e ait nüfus kaydında anne adının ... olarak yazıldığını, yapılan araştırmalara rağmen ...’e ait doğum kayıtlarına ulaşılamadığını, murisin annesi ...’nin kaydına ulaşılamadığı, muris Hazniye’nin tüm mirasçılarının tespit edilemediğinden bahisle davanın reddine karar vermiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece miras bırakanın nüfus kaydının olmadığı, mezar taşı olmadığı için kimlik bilgilerine ulaşılamadığı, tanıkların çelişkili ifadeler verdiği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve soruşturma, toplanan deliller hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi varılan sonuç da davanın niteliğine uygun düşmemiştir.
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda davanın kabulüne karar verilmesi için miras bırakanın nüfusa kayıtlı olması zorunlu değildir. Miras bırakanın gerçekte var olduğu ancak nüfusa kayıtlı olmadığı, mirasçı bırakmaksızın öldüğü belirlendiği takdirde son mirasçının ... olacağı göz önüne alınarak buna göre mirasçılık belgesi verilmesi gerekir. Bu tür davaların reddine karar verilebilmesi için miras bırakanın hiçbir şekilde yaşamadığının, böyle bir kişinin mevcut olmadığının belirlenmesi veya davacının miras bırakanın mirasçısı olmadığının tespiti gerekir. Mahkemece verilen yetki üzerine açılan davalarda davanın kabulüne karar verilebilmesi için davacının mirasçı olmasının gerekmediği de kuşkusuzdur.
Bir davada sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, taraflardan delillerinin sorulup saptanması, gösterilecek ve davanın sonucunu etkileyecek tüm delillerin eksiksiz toplanması, ilgili yerlerden gerekli belgelerin getirtilmesi, daha sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekir. Bunun yanında mirasçılık belgesi verilmesi istemiyle açılan davaların çekişmesiz yargıya tabi olması nedeniyle bu tür davalarda resen araştırma prensibinin uygulanacağı, mirasçılar tarafından açılmış bu tür davalarda davacının sadece kendisinin mirasçı olduğunu, bir başka deyişle kendisi ile miras bırakan arasındaki soybağını kanıtlamak zorunda olduğu, başka mirasçı bulunup bulunmadığının ve miras paylarının ise mahkemece resen belirleneceği de kuşkusuzdur. Gerekirse mirasbırakanın annesi ...’yi tanıyabilecek mahalli bilirkişiler tespit edilerek dinlenmesi, resen tanık dinlenmesi, zabıta araştırması yapılması, mirasbırakanın ve annesi ...’nin üzerine taşınmaz kaydı olup olmadığının sorulması, varsa ilgili tapu sicil müdürlüğünden tapu kayıtları, dayanak bilgi ve belgelerin getirtilmesi ile mirasbırakanın adres ve kimlik bilgilerinin araştırılması, nüfus kayıtlarının Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden sorulması, bütün imkanların kullanılması gerektiği kuşkusuzdur. Muris Hazniye’nin annesine ulaşılamaması halinde ise mahkemece, davacının murisle olan soybağını kanıtlamış olduğunun anlaşılmış olmasına göre davacıya mirasçılık belgesi verilmesi gerekir. Ne var ki, mahkemece bu olgular gözden kaçırılarak belirtilen doğrultuda araştırma ve soruşturma yapılmamış, mirasbırakanın anne kaydına ulaşılamadığı, bu nedenle mirasçılar tespit edilmediği gerekçesiyle eksik incelemeyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 11.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.