Esas No: 2017/5983
Karar No: 2019/7128
Karar Tarihi: 04.12.2019
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/5983 Esas 2019/7128 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında 144 ada 1 parsel sayılı 205,58 m², 113 ada 5 parsel sayılı 16779,74 m², 125 ada 15 parsel sayılı 9766,17 m² yüzölçümündeki taşınmazların tespitleri davalı olduklarından sözedilerek malik haneleri boş bırakılmak suretiyle yapılmıştır. Tespit gününden önce asliye hukuk mahkemesinde ... tarafından davalılar aleyhine açılan tescil davası görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine aktarılmıştır.
Mahkemece 144 ada 1 sayılı parsele ait davanın reddine ve bu parselin ... adına, 113 ada 5 ve 125 ada 15 sayılı parsellere ait davanın kabulü ile bu parsellerin de davacı ... ile davalılar ... ve ... adına paylı olarak tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 11/05/1998 gün ve 1998/1476 E. - 1998/2051 K. sayılı kararıyla 144 ada 1 ve 125 ada 15 sayılı parseller hakkında verilen hüküm onandıktan sonra diğer parsel yönünden verilen bozma kararında özetle;
“Dava konusu 113 ada 5 sayılı parsele revizyon gören K.Evvel 1322 tarih 42 nolu tapu kaydının bu parselle birlikte dava dışı 117 ada 1 ve 2 sayılı parselleri de kapsadığı fen raporunda açıklandığı halde birleşik haritada uygulamanın nasıl yapıldığının gösterilmediği ve bilirkişi sözlerinin denetlenmediği, o halde çekişmeli taşınmazla birlikte her üç parseli birlikte dıştan çevreleyen tüm parsellerin dayanağı tapu ya da vergi kayıtları getirtildikten sonra yerel bilirkişi huzuruyla yerine uygulanarak bilirkişi sözlerinin doğruluğunun komşu parsel kayıtlarıyla denetlenmesi, uygulamanın birleşik haritaya yansıtılması, taşınmazın tapu kaydı kapsamında kaldığı anlaşılırsa kayda değer verilmesi, kayıt kapsamı dışında kalması halinde de, zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının zilyedi yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılıp, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu ... köyü 113 ada 5 sayılı parselin 1/3 pay oranıyla davacı ... davalılar adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26/12/2005 gün ve 2005/12030 E. - 16152 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması dava ve tesbit tarihinden önce yapılıp kesinleşmiştir. Kural olarak; bir yerde kesinleşen tahdidin varlığı halinde, bir yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığının belirlenmesi kesinleşmiş tahdit haritasının usûlünce yerine uzman orman bilirkişi marifetiyle uygulanması suretiyle belirlenir. Somut olayda; bozma kararından önceki keşifte dinlenen uzman orman yüksek mühendisi, 18.06.1997 tarihli raporunda 113 ada 5 sayılı parselin orman sınırına bitişik ise de 29, 30 ve 31 nolu OTS hattına göre tahdit dışında ve orman sayılmayan yerlerden olduğunu belirtmişse de tahdit hattıyla irtibatlı kroki çizmemiş, sadece taşınmazın konumunu harita üzerinde işaretlemekle yetinmiştir. Bozma kararından sonra yapılan keşifte sadece fen bilirkişi aracılığıyla yapılan uygulamada 117 ada 1 sayılı parsele revizyon gösterilen tapu kaydının bu parsele uymayıp K.Sani 322 tarih 17 nolu tapu kaydının uyduğu, öncesi bütün olan revizyon gösterilen K.evvel 322 tarih 42 numaralı tapu kaydının uyduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Ne var ki; fen bilirkişinin düzenlediği birleşik haritada 113 ada 5 sayılı parselin doğusunda yol, güney ve batısının 113 ada 12 sayılı orman parseli olduğu, yine tapu kaydının uyduğu kabul edilen çekişmeli taşınmaza doğuda 117 ada 2 sayılı parsel bulunduğu ve bu parselin 117 ada 34 sayılı orman parseli içerisinde kaldığı, 117 ada 2 sayılı parselin kuzey ve güney hududunun 117 ada 34 sayılı orman parseline dayandığı ve yine doğu ve batı hududunun yol olduğu görülmekle K.Evvel 1322 tarih 42 nolu tapu kaydının Doğusu; yol, Batısı; Kara ... oğlu ... Tarlası, Kuzeyi; Alaca Üzüm Deresine mutassıl ve Güneyi; Kara İnboğazı okuyan 20 dönüm yüzölçümlü, niteliği tarla olan tapu kaydının bu parselleri nasıl kapsadığı anlaşılamamıştır. Yine revizyon 1937 tarih 145 tahrir numaralı Doğusu: Hasan tarlası parseli, Batısı: ... ... tarlası, Kuzeyi ve Güneyi: dağ okuyan 10 hektar yüzölçümlü ve cinsi taşlı tarla olan vergi kaydının çekişmeli parsele uyduğu konusundaki soyut beyanlar inandırıcı değildir. Taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içerisinde kalması halinde tapu kaydı hukuki varlığını yitirir. Uyuşmazlığın kesinleşen orman kadastrosuna ait harita ve tutanaklarının yerine sağlıklı olarak uygulanmak suretiyle çözümlenmesi, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu sınırları dışında kalması halinde, tapu ya da vergi kaydı komşu parsel kayıtlarından yararlanılarak yerine uygulanıp, kayıtlar değişir sınırlı olduğundan kapsamının 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesi uyarınca belirlenmesi, tarafların gösterdikleri deliller ve parselin malik hanesi açık olduğundan 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince mahkemece re"sen lüzum görülen diğer deliller toplanarak çekişmeli parselin gerçek hak sahipleri adına tesciline karar verilmesi gerekir.
Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte kesinleşmiş tahdit harita ve tutanaklarda yazılı açık ve mesafelerden yararlanılarak yerine uygulanması orman ve arazi kadastro paftalarının ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde uygulanarak çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli, böylesine yapılacak bir uygulama sonucunda çekişmeli 113 ada 5 sayılı parselin orman kadastrosu sınırı dışında kalması halinde yukarıda yazılı olduğu gibi tapu ve vergi kayıtları yerine uygulanıp kapsamı belirlenmeli, parselin kimden kime kaldığı ve ne zamandan beri kimler tarafından nasıl zilyet edildiği, zilyetliğin ekonomik amacına uygun olup olmadığı konularında yerel bilirkişiler ve tanıklarından ayrıntılı ve maddi olaylara dayalı olarak bilgi alınmalı, parselin malik hanesi açık olduğundan Kadastro Kanununun 30/2. maddesi gereğince mahkemece re"sen lüzum görülen diğer deliller de toplanarak ve oluşacak sonuca göre taşınmazın gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.” denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, dava konusu ... ilçesi, ... mahallesi, ... mevkii 113 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 16779,74 m² yüzölçümüyle, kargir ev ve tarla niteliğinde, taşınmazın tamamı 1800 pay kabul edilerek; kök muris ... mirasçıları olarak,
150 payının ... kızı ...,
225 payının ... oğlu ...,
225 payının ... kızı ...,
600 payının ... oğlu ...,
120 payının Mehmet Halil kızı ...,
120 payının Mehmet Halil oğlu ...,
120 payının Mehmet Halil kızı ...,
40 payının ... kızı ...,
40 payının ... kızı ...,
40 payının ... oğlu ...,
24 payının ... oğlu ...,
24 payının ... oğlu ...,
24 payının ... oğlu ...,
24 payının ... oğlu ...,
24 payının ... kızı ... adlarına tapuya tesciline karar verilmiş,
hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23.12.2015 gün ve 2015/2965 E. - 2015/13059 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "06.12.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi ile; büyükşehir statüsündeki illere bağlı ilçelerin mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında 1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesinin taraf olacağı belirtilmektedir.
Somut olayda, çekişmeli taşınmaz Muğla ili, ... ilçesi, ... mahallesinde bulunmakta olup; davacı, dava dilekçesi ile her ne kadar davasını yasal hasımlara yöneltmiş ise de, ilgili hükümleri 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1/2. maddesi ile Muğla Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülkî sınırları olarak genişletilmiş; aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca da bu sınırlar içinde kalan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış; köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmışlardır. Bu nedenle, büyükşehir sınırları içinde yer alan davalı ... köyü tüzel kişiliği yargılama sırasında sona ermiş olup, aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası uyarınca, davada ... İlçe Belediye Başkanlığı taraf sıfatını haizdir. Hal böyle olunca, mahkemece; 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, davalı köyün bağlı bulunduğu ... Belediye Başkanlığının ve 5216 sayılı Kanun hükümleri uyarınca da Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya katılımları sağlanarak taraf teşkili temin edilmeli, delilleri toplanmalı, ondan sonra, davanın esası hakkında bir karar verilmelidir." denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda,
1) Davanın kabulüne,
2) Dava konusu ... ilçesi, ... mahallesi, ... mevkii 113 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 16779,74 m² yüzölçümüyle, kargir ev ve tarla niteliğinde, taşınmazın tamamı 1800 pay kabul edilerek; kök muris ... mirasçıları olarak,
150 payının ... kızı ...,
225 payının ... oğlu ...,
225 payının ... kızı ...,
600 payının ... oğlu ...,
120 payının Mehmet Halil kızı ...,
120 payının Mehmet Halil oğlu ...,
120 payının Mehmet Halil kızı ...,
40 payının ... kızı ...,
40 payının ... kızı ...,
40 payının ... oğlu ...,
24 payının ... oğlu ...,
24 payının ... oğlu ...,
24 payının ... oğlu ...,
24 payının ... oğlu ...,
24 payının ... kızı ... adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava ve tespit tarihinden önce 6831 sayılı Kanuna göre 02.07.1966 tarihinde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 3302 sayılı Kanuna göre 11.05.1990 tarihinde ilânı yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 04/12/2019 gününde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu olan ... ilçesi, ... mahallesi, ... mevkii 113 ada 5 parsel sayılı 16779,74 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ile ilgili olarak daha önce açılan tescil davasının kadastro tespiti sırasında davalı olması nedeniyle malik hanesi boş bırakılarak tespit edilmesi ve tutanakların Kadastro mahkemesine iletilmesi üzerine davaya kadastro mahkemesinde devam edilmiştir.
Dava sonucunda bu parsel ile birlikte aynı mevkide bulunan 117 ada 1 ve 2 parsele uygulanan K. Evvel 1322 tarih, 42 nolu tapu kaydının uygulamasının usulüne uygun olmadığı ve denetlenemediği gerekçesi ile Yargıtay 7. Hukuk Dairesi tarafından karar bozulmuştur.
Bozma kararı üzerine mahkemece, dava konusu yerin 1/3 payları oranında davacı ... davalılar üzerine tesciline karar verilmiş, bu karar da Dairemizin 26.12.2005 tarihli kararı ile bozulmuştur. Bozma kararında orman araştırmasının usulüne uygun yapılmadığı ve tapu kaydı uygulamasında K. Evvel 1322 tarih, 42 nolu tapu kaydının sınırları itibariyle dava konusu taşınmaza uymadığı gibi yine dayanılan 1937 tarih, 145 tahrir numaralı vergi kaydı uygulamasının usulüne uygun yapılmadığı, bu nedenle öncelikle orman incelemesinin kesinleşmiş tahdit hattı ile irtibatlı kroki çizdirilmek suretiyle yerinde uygulama yapılarak tespit edilmesi, dava konusu parsele revizyon gördüğü bildirilen tapu ve vergi kayıtları yeniden uygulanarak kapsamı belirlenmeli, zilyedliğin kimler tarafından ne zaman ve ne şekilde devam ettirildiğine dair yerel bilirkişiler ve tutanak tanıklarına maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması Kadastro Kanununun 30/2. maddesi gereğince taşınmazın gerçek hak sahibinin belirlenmesi gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulmuş, yapılan yargılama sonucunda taşınmazın tamamı 1800 pay kabul edilerek ... mirasçıları adına payları oranında tapuya tescillerine karar verilmiştir. Bu karar 6360 sayılı Kanununun 1. maddesi gereğince büyükşehir belediyesinin davaya dahil edilmesi gerekçesi ile Dairemizce bozulmuş, yerel mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda Büyükşehir belediyesi davaya dahil edilerek bozmadan önceki aynı karar verilmiştir. Ancak verilen bu karar Dairemizce verilen ve mahkemece uyulan bir önceki (26.12.2005) tarihli bozma kararının gereklerini tam ve eksiksiz olarak karşılamamaktadır.
Şöyle ki: davacıların dayanmış olduğu K. Evvel 1322 tarih, 42 nolu tapu kaydının sınırlarının gayri sabit sınırlı olduğu, bu nedenle tapu miktarına itibar edilmesi gerektiği, bu tapunun miktarının 20 dönüm olduğu, gayri sabit sınırlı tapularda miktarına itibar edilmesi gerektiği, bu tapunun revizyon gördüğü 117 ada 1 parselin 64.163,35 metrekare, 117 ada 2 parselin 38.845,07 metrekare miktarında olduğu, bu tapuya dayalı miktarından çok daha fazla yer kazanılmış olduğu göz önüne alındığında bu tapu ile dava konusu yerin kazanılamayacağı, dayanılan 1937 tarih, 145 tahrir numaralı vergi kaydının dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığı usulüne uygun şekilde belirlenmediği gibi, belirlenmiş olması halinde dahi vergi kaydına dayanarak yer iktisap edilebilmesi için zilyedlikle birleşmesi gerektiği, bu durumda mahkemece usulüne uygun zilyedlik araştırması yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda sadece mahalli bilirkişi ve tutanak tanıkları beyanları ile yetinilmeyip, bunların dışında dava ve kadastro tespit tarihinden 20 yıl öncesi ile en eski tarihli hava fotoğrafları ilgili yerlerden getirtilip mahallinde keşif yapılarak dava konusu taşınmazın hava fotoğraflarında ne şekilde gösterildiği, toprak yapısı, imar- ihya ve kullanım olup olmadığı, tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı, üzerinde ne tür ziraat işlemi yapıldığı ve davacıların ya da murislerinin ne şekilde taşınmaza zilyed oldukları hususlarında ziraatçi bilirkişiden ayrıntılı rapor alınması ve tanık beyanlarının denetlenmesi gerektiği, bu haliyle hem tapu ve vergi kaydı uygulaması, hem de zilyedlik incelemesinin usulüne uygun ve eksiksiz olmadığı anlaşılmaktadır. Bu yer kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği ile kişilere verilmiş ise taşınmazın kuru veya sulu olup olmadığı ve miktar sınırlamalarının aşılıp aşılmadığı hususunda araştırma yapılması gerekmektedir. Bu nedenle mahkemece verilen kararın, bozma kararımızın gerekleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmeden verildiği gerekçesi ile kararın bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararı gereğince işlem yapılmış olması nedeniyle kararın onanmasına yönelik kararına iştirak edemiyorum.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.