17. Hukuk Dairesi 2013/17547 E. , 2013/16949 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili; aracın çalındığı ihbarına istinaden yapılan araştırmada söz konusu aracın müvekkili idareye bağlı ekipler tarafından takip edilmeye başlanıldığını, takip sırasında polis ekiplerinin dur ihtarına uymayan çalıntı aracı kullanan ..."nun diğer davalı ..."in kullandığı ekip aracına çarptığını, bu sırada arkadan gelmekte olan diğer davalı ..."in idaresindeki aracın da davalı ..."ın kullandığı araca çarptığını, davalı ..."in idaresindeki araçta meydana gelen hasarın tamir ettirildiğini, bu nedenle 4.562,07 TL idare zararının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...; kazada kusurun kendilerinde olmadığını, ..."nda olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; dava konusu olayla ilgisinin olmadığını beyan etmiştir.
Diğer davalıya usulünce tebligat yapılmasına rağmen duruşmalara katılmadığı gibi yazılı beyanda da bulunmamıştır.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı ..."na karşı açılan davanın reddine, davalılar ... ve ..."e karşı açılan davanın kısmen kabulü ile 2.668,95 TL"nin olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ... ,..."ndan, 889,65 TL"nin olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ..."den tahsiline, karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Müteselsil sorumluluk yasadan kaynaklanan bir sorumluluktur. Borçlar Kanunu"nun "müşterek borçluların mesuliyeti" başlığını taşıyan 142. maddesinin 1. fıkrasına göre, alacaklı, müteselsil borçluların cümlesinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını istemekte muhtardır. Aynı maddesinin 2. fıkrasında ise borcun edasına kadar bütün borçluların mesuliyetinin devam edeceği hükme bağlanmıştır.
Yine B.K.’nun 50. ve 51. maddelerinde, birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer"an methali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsilen mesul olurlar. Hakim bunların birbiri aleyhine rücu hakları olup olmadığını takdir ve icabında bu rücuun şümulünün derecesini tayin eyler hükmü açıkça zarara sebebiyet verenler arasındaki kusur oranlarının kendi aralarındaki rücuu durumunda önemli olduğunu vurgulamaktadır.
2918 sayılı KTK’nun 88. maddesi uyarınca da, bir motorlu aracın katıldığı bir kazada bir 3. Kişinin uğradığı zarardan dolayı birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur denilmektedir.
Açıklanan ilkeler altında somut olaya baktığımızda davacı vekili müvekkiline ait araçta meydana gelen hasar bedelinin tazmini talebiyle davalılara karşı dava açmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalılardan ..."ın % 75, davalı ..."in % 25 oranında kusurlu ve diğer davalı ..."in kusursuz olduğu belirlenmiştir. Davacı vekili, araç zararının tamamının davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davacının davasını teselsül hükümlerine göre açmasına, zararın tamamının davalılardan tahsilini talep etmesine, müteselsil sorumlulukta kural olarak borçlulardan her birinin borcun tamamından sorumlu olmasına, kusurun paylaştırıldığı durumlarda zarar görenin isterse tüm hasar sorumluları hakkında dava açabileceği gibi sadece bunlardan birisinden de hasarın tamamını isteyebilmesine göre davalı ... ve ..."ın bilirkişi raporunda tespit edilen 3.558,60 TL tazminatın tamamından sorumlu olduğu kabul edilerek, davalılar ...,... yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 02.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.