14. Hukuk Dairesi 2016/5702 E. , 2019/2121 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.09.2009 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı vekili, davacının maliki bulunduğu 264 ada 19 parsel sayılı taşınmazın genel yola çıkışının olmadığını belirterek, davalılara ait 264 ada 11, 14, 18, 17 ve 20 parsel sayılı taşınmazların uygun yerinden bedeli karşınlığında davacı taşınmazı yararına geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı ..., davacının yolunun bulunmadığını, davaya bir diyeceği olmadığını beyan etmiştir.
Davalı ..., davacıya ait 264 ada 19 parsel sayılı taşınmazın yolunun bulunduğunu ve ulaşım sorununun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar Milli Eğitim Bakanlığı ve ... vekilleri davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece davanın kabulüne davacının 264 ada 19 parsel sayılı taşınmazı yararına dahili davalı ..."a ait 20 parsel sayılı taşınmazda A harfli mavi boyalı 67,94 m2"lik yerden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulur. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır.
Geçit için uygun güzergah saptanırken aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmaması gerekir.
Somut olaya gelince; davacının 264 ada 19 parsel sayılı taşınmazı yararına 264 ada 20 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı kurulmuş ise de yola kesintisiz olarak bağlantısı sağlanmamıştır. Geçit hakkı şahıs lehine değil, taşınmaz lehine kurulduğundan kesintisizlik ilkesi gereğince 26.09.2015 tarihli fen bilirkişi raporunun eki krokide gösterildiği şekilde 264 ada 17 parsel sayılı taşınmazda B harfli kırmızı boyalı yerdende akdi irtifak kurularak 264 ada 19 parsel sayılı taşınmazın yola bağlantısının kurulması gerekir.
Diğer yandan, 264 ada 20 parsel sayılı taşınmazdan kurulan geçit yerinin de bağlandığı yolun 20 parseldeki başlangıç yerine kadar kurulması gerekir. Geçit yerinin (A harfli mavi boyalı yer) 20 parsel içerisinde taşınmazın kullanım bütünlüğünü bozacak ve ihtiyacı aşacak şekilde yolun başlangıcından çok daha üst kesimlere kadar götürülmek suretiyle kurulması doğru değildir.
Geçit hakkı davalarında mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkını kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir geçit yeri değer tespiti yapılması gerektiğinden ziraatçi bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle karar tarihine en yakın geçit bedeli belirlenerek depo ettirilmelidir.
Ayrıca, davacıya ait 264 ada 19 parsel sayılı taşınmazın yolunun olduğu ve ulaşım sorununun bulunmadığı savunulduğundan, taşınmazın sınırında görülen yolun imar uygulaması yapılarak kullanıma açılıp açılmadığı da incelenip araştırılarak oluşacak duruma göre sonuca gidilmesi gerekir. Davacının, taşınmazının sınırındaki yolu fiilen kullanılıyor olmasının bu yerin resmi olarak yola terk edildiği ve yol olarak kullanıma açıldığı anlamına gelmeyeceği hususu da bu inceleme sırasında gözden kaçırılmamalıdır.
Belirtilen tüm bu hususlar gözardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.