3. Hukuk Dairesi 2020/4726 E. , 2020/5251 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATIYLA)
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı yüklenici tarafından yapılan taşınmazı dava dışı üçüncü kişiden 27.07.2012 tarihinde satın aldığını, dairede kış aylarında rutubetlenme olması nedeniyle küflenme meydana gediğini, zamanla meydana gelen bu küflenmenin eşyalarda çürümeye yol açtığını, sağlık sorunlarına neden olduğunu, duvarlarda oluşan kabarmalar sonucunda dökülmeler oluştuğunu, ısı kaybına neden olduğunu, mevcut ayıpların tespiti amacıyla ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/265 D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti yapıldığını ileri sürerek ayıplı mal nedeniyle, öncelikle taşınmazın ayıpsız misli ile değiştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönülerek ilk malikle yapılan satış sözleşmesi gereği ödenen 150.000,00 TL’nin tahsili ile taşınmazın iadesine, bu mümkün olmadığı takdirde ayıbın tekrarlanmayacak şekilde taşınmazın tadilatının sağlanmasına bu da mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taşınmazda oluşan 11.400,00 TL değer kaybının ve muhtemel zararın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile talebini 8.750 TL daha artırmıştır.
Davalı, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile, dava konusu ... ilçesi, Soğanyemez Mah, 1546 ada, 1 parsel, A Blok 4. Kat 5 nolu bağımsız bölüm sayılı taşınmazın gizli ayıplı olduğunun tespitine, 11.400,00 TL"nin dava tarihi olan 11.02.2014"ten itibaren, 8.750,00 TL"nin ise ıslah tarihi olan 22.06.2015"ten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. maddeye göre, (818 sayılı BK"nun 198.maddesi), alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür.
Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesinde; davacının, taşınmazı satın aldığı dava dışı üçüncü kişinin halefi olduğunu ileri sürerek satın aldığı taşınmazda meydana gelen ayıp nedeniyle oluşan zararlarının davalı yükleniciden tazmini amacıyla eldeki davayı açtığı, davalının ise zamanaşımı süresinin dolduğunu, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını savunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispat edemediğinden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacının temyizi üzerine Dairemizin 25/01/2018 tarih, 2016/6715 esas 2018/678 karar sayılı ilamı ile usulden ve esastan red gerekçesi yazılmak suretiyle karar verilemeyeceği gerekçesi ile bozulmuş,bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece ‘...taşınmazın yapı kullanma izin belgesi 04.11.2011 tarihinde düzenlendiği, davacı taraf dava konusu taşınmazdaki ayıbın 2012 yılı kış aylarında ortaya çıktığını beyan ettiği, durumun 18.01.2013 tarihli site karar defterinde de ifade edildiği gibi davacının sözlü olarak ayıbı davalı tarafa bildirdiğini beyan etmekle davalı tarafın yazılı ve sözlü beyanlarından bu bildirime itirazlarının bulunmadığı...dinlenen tanık beyanlarına göre aynı binadaki diğer kat maliklerinin de benzer sorunları yaşadığı, davalının ayıptan haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının gizli ayıp kapsamında bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispatladığı, konutlarda zamanaşımı süresi beş yıl olmakla sürenin dolmadığı, kaldı ki davalının ağır kusurlu olduğu hallerde zamanaşımı süresinin dikkate alınmayacağı’ gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davalı cevap dilekçesinde ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini savunmuş, bozma öncesi yapılan 03/12/2015 tarihli duruşmada da davalı süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını yinelemiş, davacı ise telefonla davalıyı arayıp kendisini durumdan haberdar ettiğini beyan etmiştir. Mahkeme gerekçesinde belirtilen 18.01.2013 tarihli site karar defteri incelendiğinde de davalıya ayıbın ihbar edildiğine ilişkin bir ibare yer almamaktadır. Hal böyle olunca; ispat yükü kendisinde olan davacının, ihbar yükümlülüğünü bizzat yerine getirdiğinin ispatı hususunda tüm delilleri değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan 195,00 TL temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.