Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/6322
Karar No: 2019/7114

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/6322 Esas 2019/7114 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/6322 E.  ,  2019/7114 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: ..... Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile dava konusu ... ilçesi, .... köyü 1193 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafça satın alınarak malik olunduktan ve aradan 3 yıl geçtikten sonra tapu kaydına orman şerhi konduğu ve daha sonra açılan dava ile ..... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/6 E. - 2006/577 K. sayılı dosyası ile taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği; davacının iyi niyetli olduğu halde mağdur olduğu ve zarar gördüğü ileri sürülerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. 13.10.2015 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile de dava değerini 751.245,00.-TL"ye yükseltmiş ve tapu iptali ve tescil davasının kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden tahsilini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulü ile 678.163,20.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hükme karşı davalı Hazine vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve ..... Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi tarafından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır.
    Dosya kapsamından 1956 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 1193 parsel sayılı 1.560 m2 yüzölçümündeki çekişmeli taşınmazın tarla niteliği ile dava dışı kişi adına tespit ve tescil edildiği, davacının 14.11.1989 tarihinde taşınmazı satın aldığı, satın aldıktan sonra tapu kaydına 09.07.1992 tarihinde orman şerhi konulduğu ve davacı tarafından açılan Orman Yönetiminin de müdahil olduğu orman tahdidine itiraz ile tapu iptali ve tescil davası sonucu ......... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/6 E. - 577 K. sayılı ilamıyla davacının davasının reddine, müdahil Orman Yönetiminin davasının ise çekişmeli taşınmazın yörede 1948 yılında yapılan tahdit sırasında orman sınırları içine alındığı ve öncesi itibariyle orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle kabulü ile taşınmazın tapu kaydının iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 28.03.2007 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 12.12.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanununun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir.
    Burada Devlete yüklenen sorumluluk kusursuz sorumluluktur. Maddede yer alan kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamdadır.
    Bundan başka, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, kadastro kayıtlarından kaynaklanan hatalardan da TMK"nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Zira, kesinleşen kadastro işlemi sonrasında, bu işlem esas alınarak tapu sicili oluşturulmaktadır. Bu itibarla, tapu sicili kavramı geniş anlamda kadastro işlemlerini de kapsamaktadır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında az yukarıda da belirtildiği gibi tapu sicili kavramı geniş anlamda kadastro işlemlerini de kapsadığından (HGK"nın 18.11.2009 gün ve 2009/4-383 - 2009/517 ve 16.06.2010 gün ve 2010/4-349 - 2010/318 sayılı kararları da bu yöndedir), davacının taşınmazı satın aldığı eski maliki adına tapulama ile tescil edilen parselin tapu kaydının iptali sebebiyle davacının zararının oluştuğu ve bu zararın tazmininin TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Devletten isteyebileceği yönündeki mahkemenin kabulü yerindedir. Ancak mahkemece, çekişmeli taşınmazın arsa olarak nitelendirilerek emsal satış metoduna göre tazminat bedelinin belirlendiği bilirkişi kurulu raporu esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmişse de dosyada bulunan 01/06/2016 tarihli ...... Belediye Başkanlığının yazısında çekişmeli taşınmazın değerlendirme tarihi olan 28.03.2007 tarihinden sonra 2016 yılında 1/1000 uygulama imar planı kapsamına alındığı, değerlendirme tarihi itibariyle de niteliğinin tarla olduğu, belediye hizmetlerinden yararlandığı, etrafının meskun olmadığı belirtildiğinden taşınmazın niteliğinin arsa mı arazi mi olduğu hususunda tereddüt oluşmuştur.
    Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
    Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
    Mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan ....... payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir
    Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan metrekare değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilerek, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazın zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. 
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILARAK dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın bir örneğinin ise 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 04/12/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi