Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2016/14877
Karar No: 2021/3741
Karar Tarihi: 01.07.2021

Danıştay 4. Daire 2016/14877 Esas 2021/3741 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/14877
Karar No : 2021/3741

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Enerji Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket adına düzenlenen … nolu ihbarnameyle, 2006/Nisan dönemine ilişkin olarak hesaplanıp tahakkuk ettirilen ve ihtirazı kayıtla ödenen gecikme faizinin iptali ve yasal faiziyle iadesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; Gelir Vergisi Kanununun 94'üncü maddesine göre hesaplanan fark gelir vergisi kesintisinin davacı adına tek kat vergi ziyaı cezalı olarak tarh olunduğu, sözkonusu tarhiyatlara karşı açılan davada ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… K: … sayılı kararı ile davanın kabulüne dair kararın Danıştay Dördüncü Dairesinin 26.2.2014 tarih ve E:2010/2798 K:2014/1167 sayılı kararı ile bozulduğu, bozma kararına uyularak davanın reddine karar verildiği söz konusu mahkeme kararına istinaden, şirket adına ödenmesi gereken vergi, ceza ve vergi üzerinden hesaplanan gecikme faizi ile yargı harcı miktarının gösterildiği … nolu ihbarnamenin düzenlendiği, tebliğ edildiği tebliğ olunan bu ihbarnamede belirtilen gelir stopaj vergisi üzerinden 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112. maddesi gereği hesaplanan gecikme faizi ile vergi ziyaı cezası ve yargı harcının 24.9.2015 vadeli olarak tahakkukunun verildiği, sözkonusu gecikme faizi tahakkukunun iptali istemiyle davanın açıldığı, gecikme faizinin yatırım indirimi stopajı ve amortisman uygulaması olmak üzere iki matrah kalemi üzerinden tahakkuk ettirildiği, uyuşmazlığın çözümünde bu iki matrah kalemi üzerinden hesaplanan gecikme faizlerinin ayrı ayrı irdelenmesi gerektiği, yatırım indirimi stopajı üzerinden hesaplanan gecikme faizi yönünden; yatırım indirimi stopajının temettü vergilendirmesi olmadığı yolundaki ihtilafların 2008 yılında ortaya çıktığı, 2009 yılında açılan davalarda 2012 yılına kadar stopajın temettü vergilemesi olduğuna hükmedildiği, Danıştay Üçüncü Dairesinin mükellefler lehine karar vermeye devam etmekte iken, Dördüncü Dairenin bu tarih itibarıyla yaklaşımını değiştirerek mükellefler aleyhine hüküm tesis etmeye başladığı dolayısıyla, yatırım indirimi stopajının temettü vergilendirmesi niteliği olduğu yolunda mahkeme ve Danıştay kararlarının 2012 yılına kadar istikrarlı olması karşısında, gerçekleştirilen tarhiyatların içtihat değişikliğinden kaynaklandığı, yanılma hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, amortisman uygulaması üzerinden hesaplanan gecikme faizine ilişkin ise davacı şirketin talebi üzerine Ankara İl Defterdarlığı Usul Gelir Müdürlüğü tarafından verilen 24/04/2004 gün ve 1575 sayılı özelgede, herhangi bir ayırım yapılmaksızın yedek parçaların amortismana tabi tutulacağı belirtildiğinden, adına tarh olunan verginin vergi idaresi tarafından davacı şirketin bizzat kendisine verilen özelge suretiyle yanlış izahatın bir sonucu olduğunun anlaşıldığı, dolayısıyla bu durumunda yanılma kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacı adına tahakkuk ettirilen gecikme faizi tahakkuklarında hukuka uyarlık bulunmadığı, ödenen tutarın da ödeme tarihinden itibaren davacıya yasal faiziyle birlikte iadesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Mükellefin kendi rızası ile vergi aslına bağlı feri bir alacak olan gecikme faizini ödemesinin tek başına idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülebilir bir işlem olmadığı, esas yönünden ise, dava konusu gecikme faizlerinin, mahkeme kararının yerine getirilmesiyle ilgili olarak Vergi Usul Kanunu'nun 112. maddesi gereği hesaplanmasının zorunlu olduğu, gecikme faizlerinin bağlı olduğu vergi asıllarının dayanağı yatırım indirimi ile ilgili yapılacak tevkifatların, temettü vergilemesi olmadığı ve yedek parçalar üzerinden de amortisman ayrılmayacağı yönünde de Danıştay'ın müstakar hale gelmiş çok sayıda kararının bulunduğu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 369'uncu maddesinde, yanılma durumunda gecikme faizinin de hesaplanmaması gerektiği yönündeki hükmün yürürlük tarihinin 01/08/2010 tarihi olduğu, kanunların geçmişe yürümemesi, yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılması gerektiği şeklindeki genel hukuk ilkesi gereği, dava konusu 2006/4 dönemi için tahakkuk ettirilen stopaj için normal vade tarihinden 01/08/2010 tarihine kadar gecikme faizi hesaplanması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının gerekçesinin değiştirilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinde, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği, ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında, bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edeceği, vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının idareye tebliğinden sonra bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezaların miktarının ilgili idarece mükellefe bildirileceği kurala bağlanmış, ancak aynı Yasanın 52. maddesinin son fıkrasında, kararın bozulması halinde kararın yürütülmesinin kendiliğinden duracağı kuralı getirilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 112. maddesinin 3. fıkrasında da, vergi mahkemelerinde dava açma dolayısıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesinin 3. fıkrası gereğince tahsili durdurulan vergilerden taksit süreleri geçmiş olanların vergi mahkemesi kararına göre hesaplanan vergiye ait ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödeneceği, ayrıca ikmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda, dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar geçen süreler için 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanacağı, gecikme faizinin de aynı süre içinde ödeneceği, gecikme faizinin hesaplanmasında ay kesirlerinin nazara alınmayacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, Gelir Vergisi Kanununun 94'üncü maddesine göre hesaplanan fark gelir vergisi stopajının davacı adına tek kat vergi ziyaı cezalı olarak tarh olunduğu, sözkonusu tarhiyatlara karşı açılan davada ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… K: … sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın idarece temyizi üzerine Danıştay Dördüncü Dairesinin 26/02/2014 gün ve E:2010/2755 K:2014/1165 sayılı kararı ile bozulduğu, anılan mahkeme tarafından, Danıştay bozma kararına uyularak davanın reddine karar verildiği, söz konusu mahkeme kararına istinaden … nolu ihbarnamenin düzenlendiği ve ihbarnamede belirtilen gelir stopaj vergisi üzerinden 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 112. maddesi gereği hesaplanan gecikme faizi ile vergi ziyaı cezası ve yargı harcının 24/09/2015 vadeli olarak tahakkukunun verildiği, söz konusu gecikme faizi tahakkukunun iptali istemiyle işbu davanın açıldığı ve devamla mahkemenin Danıştay bozma kararına uyarak vermiş olduğu ret kararının kesinleşmesinie müteakip davacı tarafından Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulduğu, yapılan bireysel başvuru sonucunda ise Anayasa Mahkemesi kararı ile Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilerek kararın bir örneğinin mülkiyet hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Vergi Mahkemesine gönderildiği ve Vergi Mahkemesi tarafından yediden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, davalı idarece Mahkeme kararına dayanılarak dava konusu … nolu ihbarname düzenlenmiş ise de söz konusu Mahkeme kararının Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı üzerine ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesi ve Vergi Mahkemesi tarafından yeniden yapılan yargılama sonucunda kararın davacı lehine bozularak ortadan kalktığı görüldüğünden bu karara istinaden düzenlenen dava konusu 2 nolu ihbarnamelerin de hukuki dayanağı kalmamıştır.
Bu itibarla kararın bu gerekçeyle onanması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/07/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davası, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılabilecek davalar şeklinde tanımlanmıştır. İdari yargıda, idarenin kamu gücüne dayanarak yaptığı tek taraflı, kişilerin hukukunu etkileyen kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemlerin idari davaya konu olabileceği kabul edilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 20. maddesinde, verginin tarhının, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden, vergi dairesi tarafından hesaplanarak, bu alacağı miktar itibarıyla tespit eden idari bir işlem olduğu; 22. maddesinde, verginin tahakkukunun, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesi olduğu; aynı Kanunun 34. maddesinde de, ikmalen ve re'sen tarh edilen vergilerin, içeriği 35. maddede gösterilen "ihbarname" ile ilgililere tebliğ olunacağı hükmü yer almış, 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayrı, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yoluyla tebliğ edileceği, 377. maddesinde, mükelleflerin ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri belirtilmiştir.
Bu hükümlere göre; vergi uyuşmazlıklarında kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem, içeriği Vergi Usul Kanununun 35. maddesinde gösterilen ihbarname ile tebliğ olunan tarh işlemi ile vergi kanunlarına aykırı hareket edenler adına, bu vergiye bağlı veya bundan bağımsız olarak kesilen vergi cezalarını konu edinen işlemlerdir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesinin 5. fıkrası uyarınca düzenlenen (…) nolu ihbarnameler, 213 sayılı Kanunun 34 ve 35. maddelerinde belirtilen şekilde usulüne uygun ve yeniden vergi tarh veya ceza kesilmesi niteliğinde olmayıp, mahkeme kararına göre tespit edilen vergi ve ceza yükümlülüğünün bildirilmesinden ibarettir. Mahkeme kararının yerine getirilmesi amacıyla düzenlenen bildirim niteliğinde bir işlem olan … nolu ihbarnamenin hukukilik denetimi, sadece hesaplanan gecikme faizi miktarıyla ya da mükellefte hata yapılıp yapılmadığı veya benzer şekildeki maddi hatalarla sınırlı bulunmaktadır.
Uyuşmazlıkta; davacı tarafça, hesaplanan gecikme faizi miktarıyla ya da mükellefte hata yapılıp yapılmadığı veya benzer şekildeki maddi hatalarla sınırlı bulunulmaksızın, ilgili dönem tarhiyatlarının kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde açılan davanın incelenmeksizin reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında isabet bulunmadığından, kararın bozulması gerektiği görüşü ile Dairemiz kararına katılmıyorum.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi