Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/6090
Karar No: 2019/7108
Karar Tarihi: 03.12.2019

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/6090 Esas 2019/7108 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/6090 E.  ,  2019/7108 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili ve asli müdahil Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı Orman Yönetimi vekili, ..... verdiği 26/08/2011 tarihli dava dilekçesinde özetle;.... 2011 yılında 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan çalışmada 111 ada 141 ve 217 sayılı parsellerin kesinleşen orman sınırı içinde kalan yerlerden olduğu halde, davalı adına tespit edildiğini ancak ..... köyü sınırları içerisinde 6831 sayılı Kanuna göre 3042 sayılı Kanuna esas teşkil etmek üzere 1990 yılında orman kadastrosu yapıldığını ve 16/04/1993 tarihinde kesinleştiğini, 22/A çalışmalarının orman kadastrosu sınırları içerisinde olup, itiraza konu parsellerin 111 ada 639 parsel sayılı Devlet ormanı bitişiğinde yer aldığını, bir yerin öncesi orman ise tarım arazisi olarak kullanılmasının bu yerin vasfını değiştirmeyeceğini, taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek, davanın kabulüne, taşınmazların davalı adına yapılan tespitin iptaline, orman vasfı ile Hazine adına tescillerine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Yargılama sırasında 15/09/2011 tarihli dilekçesi ile Hazine de çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya müdahil olmuştur.
    Kadastro Mahkemesince davanın mülkiyete ilişkin olduğu belirlenerek mahkemenin görevsizliğine, dava dosyasının görevli ve yetkili asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, dosya ..... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/168 Esasına kaydedilmiştir.
    Asliye hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiş, karar davacı Orman Yönetimi ve müdahil davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Kararın temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26.03.2013 tarihli 2012/15091 E - 2013/3282 K sayılı ilamı ile; "Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parseller orman alanı dışında bırakılmış ve bu çalışma arazi kadastrosu ile birlikte 1993 yılında kesinleşmiştir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye elverişli değildir. Şöyle ki; mahkemece keşif yapılmamış, kadastro mahkemesinde hazırlanan uzman bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Raporda, 1960 tarihli memleket haritasında 217 parselin bağ rumuzlu; 141 parselin ise çayırlık rumuzlu yeşil renkli alanda yer aldıkları ve orman sayılmayan yerlerden oldukları açıklanmışsa da, her iki taşınmazın bulunduğu yerde çalılık rumuzu olduğu
    görülmektedir. Bu hali ile rapor kendi içinde çelişkili olup, hükme esas alınamaz. Bundan ayrı; orman kadastro haritası ve tutanakları getirtilmemiş, taşınmazların kesinleşen orman kadastro haritasındaki konumları gösterilmemiş, incelendiği bildirilen memleket haritalarının yapımına esas alınan hava fotoğrafları da rapora eklenmemiştir. O halde, mahkemece; öncelikle, 1993 yılında kesinleşen orman kadastro haritası ile çalışma ve ilan tutanakları getirtilmeli, orman kadastro haritası ile kadastro paftası ölçekleri denkleştirilerek, sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıkta en az 10 ya da 12 orman sınır noktası gösterilecek biçimde, çekişmeli taşınmazların tahdit hattına göre konumu belirlenmeli, daha sonra yöreye ait en eski tarihli steroskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritalarındaki niteliği belirlenmeli, orman sayılmayan yerlerden ise Hazinenin de mülkiyet iddiası bulunduğundan öncesinin ne olduğu, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü, kimden kime geçtiği ve ekonomik amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak sorulup saptanmalı, ziraat uzmanından taşınmazın eğimi, bitki örtüsü, toprak yapısı gibi konularda bilimsel verilere dayalı, doyurucu rapor alınmalı, komşu parsel tutanakları getirtilmeli, bu şekilde taşınmazların orman sayılan ya da orman içi açıklık niteliğindeki yerlerden olup olmadığı belirlenmeli ve toplanacak deliller çerçevesinde karar verilmelidir" denilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine, karar ve ilam harcı olan 29,20 TL"den 18,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 10,80 TL harcın davacı Orman İdaresinden alınarak Hazineye irat kaydına karar verilmiş karar verilmiş, karar davacı Orman Yönetimi ve müdahil davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Yörede 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi gereğince yapılan yenileme kadastrosu sırasında Çatak köyü, 111 ada 217 parsel sayılı taşınmaz, tarla niteliğiyle 4293,64 m2 m² olarak, 111 ada 141 parsel sayılı taşınmaz ise tarla niteliği ile 1228,30 m2 olarak sınırlandırılmıştır.
    Dava, orman iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince 1990 yılında yapılan ve 1993 tarihinde genel arazi kadastrosu ile birlikte ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
    Mahkemece 28/04/2016 tarihli karar celsesinde ""davanın reddine"" şeklinde karar verilmesine rağmen, gerekçeli kararın gerekçe kısmında, hata sonucu 111 ada 141 parsel ile ilgili hüküm kurulmasının unutulduğu, işten el çekilmesi nedeniyle hatanın düzeltilemediği, kabul kararının tümden unutulması nedeniyle tashih yolunun işletilemediği belirtilerek ""111 ada 141 parsel sayılı taşınmaza yönelik davanın kabulüne, bu parselin orman niteliği ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 111 ada 217 parsele yönelik davanın reddine"" karar verilmesi sonuç ve kanaatine varıldığı karar belirtilmiş olup, bu hali ile kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmuştur.
    Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hâkimin, 6100 sayılı HMK"nın 298. (1086 sayılı HUMK"nın 388.) maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte tam olarak yazması ve hüküm sonucunu 6100 sayılı HMK"nın 297/2. (1086 sayılı HUMK"nın 389.) maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
    Ne var ki, uygulamada 1086 sayılı HUMK"nın 381. maddesinin son fıkrasının 6100 sayılı HMK"nın 294. maddesinin getirdiği imkândan faydalanarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
    İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukukî varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hâkimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkiliolması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK"nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargının, hâkimin ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. 10.04.1992 tarihli 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı ile kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı; bozmadan sonra yerel mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile karar verebileceği öngörülmüştür. Değinilen ilke ve kanun hükümleri gözardı edilerek kısa kararla çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması bozmayı gerektirmiştir.
    Diğer yandan, kararda bakiye harcın Orman Yönetiminden tahsiline karar verilmiş ise de, 28.04.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7139 sayılı Kanunun 33. maddesi ile Orman Genel Müdürlüğünün 492 sayılı Harçlar Kanununa göre alınan harçlardan muaf olduğu hususu gözetildiğinde Orman Yönetiminden harç alınması da yerinde değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetimi vekili ve asli müdahil ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/12/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi