
Esas No: 2014/11551
Karar No: 2018/4240
Karar Tarihi: 05.06.2018
Görevi kötüye kullanma - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2014/11551 Esas 2018/4240 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Görevi kötüye kullanma suçunun düzenlendiği TCK"nın 257. maddesi genel, tali ve tamamlayıcı bir hüküm olup kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında görevin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız bir menfaat sağlanması ile oluşacağı nazara alındığında, ... İlçesi...Beldesi Belediye Başkanı olan sanığın kamulaştırma kararı olmaksızın veya malikinin rızası alınmadan istinat duvarı yapmak amacıyla belediye görevlilerince yapılan çalışmalarda katılana ait taşınmaz sınırlarındaki eski ahır ve tuvaletin kaldırılarak yerine istinat duvarı yapılması için onay vermek suretiyle katılanın mağduriyetine neden olduğu iddia edilen olayda, sanığın eyleminin TCK"nın 151/1 maddesinde düzenlenen mala zarar verme suçunu veya TCK"nın 261. maddesinde "İlgili kanunlarda belirlenen koşullara aykırı olduğunu bilerek, kişilerin taşınır veya taşınmaz malları üzerinde, karşılık ödenmek suretiyle de olsa, zorla tasarrufta bulunan kamu görevlisi, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlenen kişilerin malları üzerinde usulsüz tasarruf suçunu oluşturabileceği ve bu suçlardan hangisinin oluştuğuna ilişkin delilleri takdir, tartışma ve davaya bakma görevinin 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 11. maddesi uyarınca Asliye Ceza Mahkemesinin görevi kapsamında bulunması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, karar tarihinde faaliyette bulunan Sulh Ceza Mahkemesinde yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre;
24/03/2010 olan suç tarihinin karar başlığında 2010 şeklinde gösterilmesi suretiyle CMK"nın 232/2-c maddesine muhalefet edilmesi,
Sanığın savunmasında lehe olan hükümlerin uygulanması yönündeki talebinin TCK"nın 50 ve 51. maddeleri de kapsadığı gözetilmeden hüküm kurulurken bu hususlarda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi,
Suç tarihinden sonra kesinleşen ilam dışında adli sicil kaydı bulunmayan sanığın kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, CMK"nın 231/6. maddesindeki objektif ve subjektif koşullar değerlendirilmeksizin, "sanığın daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkum olduğu" şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
TCK"nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle yüklenen suçu işlediği kabul edilmesine rağmen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilmemesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 05/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.