10. Hukuk Dairesi 2013/16157 E. , 2014/8730 K.
"İçtihat Metni"
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya kapsamında bulunan kurum raporuna göre, davalıya ait kot kumlama işi işyerinde çalışan sigortalının, tedavi evraklarında bahsi geçen diğer silisyum içeren tozlara bağlı mesleki pnömokonyoz hastalığına yakalanarak % 53 oranında sürekli iş göremez duruma girmesi şeklinde gelişen zararlandırıcı sigorta olayında, mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı işverenin % 80 kusurlu, sigortalının kusursuz ve % 20 oranında ise kaçınılmazlık faktörünün etkili olduğu sonucuna varılmıştır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesi olup, bu tür davalar kusur sorumluluğu esasına dayanmaktadır. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının raporda tartışılması gerekir. Kaçınılmazlıktan ise, işveren tarafından tüm bu önlemler alındığı ve kazalı da bu önlemlere uyduğu halde kaza meydana gelmişse söz edilebilecektir.“Kaçınılmazlık sosyal sigortalar uygulamasında, hukuksal ve teknik anlamda, olayın meydana geldiği tarihte geçerli olan bilimsel ve teknik tüm önlemlere rağmen zararın meydana geldiği ve önlenemediği durumları anlatan bir kavram…” () olup; bu halin kabulünün koşulu, “…vuku bulan olaya karşı koyulmazlık hali ve her türlü tedbirin alınmasına rağmen gerçekleşmesi önlenemeyen ve objektif bir kaçınılmazlık durumunun söz konusu olmasıdır. Umulmadık bir hal kaçınılmazlık olarak nitelenemeyecektir. Ummamak, ummayı düşünmemek ve zarar verici olay ile karşılaşmak, kaçınılmazlık olarak değerlendirilemez.”()
Diğer taraftan Anayasamızın 17. maddesi"nde, herkesin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında vücut bütünlüğüne dokunulamayacağı düzenlenmek suretiyle, yaşama hakkı, Anayasal bir hak olarak teminat altına alınmış bulunmaktadır.
./..
-2-
Dosya kapsamına göre, Mahkemece, sigortalının davalı şirkete ait işyerinde geçen fiili çalışma süresi boyunca, yapılan işin ve çalışmanın niteliği tereddütsüz belirlenip, tutulduğu meslek hastalığına dair belgelerin tamamı Kurumdan getirtilerek, Kurum denetim raporunda bahsi geçen kot kumlama işinin, kotların beyazlatılması ve eskitilmiş görünümü verilmesi için, kumun kuru hava kompresörleriyle kotların yüzeyine tutularak aşındırılması işlemi olup, üretimin zorunlu bir parçası olmayıp tamamen estetik kaygılarla uygulanan bir yöntem olduğu, kaldı ki, aynı iş makine kullanılarak lazer veya robotlar aracılığıyla da yapıldığı, tamamen estetik kaygılar nedeniyle anılan kumlama yöntemiyle üretim yapmakta ısrar edilmiş olmasının, Anayasa ile teminat altına alınmış olan yaşama hakkının ihlali niteliğinde olup, bu durumun "kaçınılmaz bir sonuç olarak değerlendirilmesi" isabetli bulunmadığı, yukarıda açıklanan nedenlerle, bu durumun geçerli olduğu hallerde meslek hastalığının oluşumunda kaçınılmazlık faktörünün uygulama yeri ve etkisinin bulunmadığı gözetilerek, konusunda ve iş güvenliği konularında uzman tekstil mühendisi, kimya mühendisi ve göğüs hastalıkları uzmanı bilirkişilerden oluşacak heyetten yeniden rapor alınması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde; davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 15.04.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.