Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/28
Karar No: 2021/1402
Karar Tarihi: 05.07.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/28 Esas 2021/1402 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/28
Karar No : 2021/1402

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …Nakliyat İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret A. Ş.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı (… Gümrük Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, Gürcistan'dan ithal edilmek istenen ayçiçeği küspesi cinsindeki ürünün teslimine kadar geçen sürede depoda su alarak ziyan olmasında, ... Vergi Mahkemesi kararı ile terkin edilen 22/04/2009 tarihli ek vergi tahakkukunu hatalı olarak yapan davalı idarenin kusurlu olduğu ileri sürülerek zarar gören malın bedeli olan 1.228.725,07 TL'nin zararın gerçekleşme tarihi olan 30/09/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Davaya konu olan zarara ilişkin olarak, uyuşmazlık konusu ayçiçeği küspesi cinsindeki ürünün depolandığı deponun sahibi … Nakliyat A.Ş. ortağı … vekili Av. … tarafından, depolama hizmeti yürütümünden doğacak zararlara ilişkin sigorta yaptırılan … SİGORTA A.Ş'ye karşı 17/03/2010 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… numarasında açılan 1.208.725,07 TL tazminat istemine ilişkin davada, … tarih ve K:… sayılı karar ile "...Mahkememizin … D.İş sayılı dosyası ile tek taraflı bir tespit talebinde bulunmuş, depodaki ürünün yandığından ve sel baskınından bahsederek ürünün hasar görme sebebi konusunda rapor alınmasını istemiştir. Keşfen yapılan inceleme sırasında yapılan gözlemler zapta geçilmiştir. Buna göre üründeki yanma sürmektedir. Ürün kısmen tahliye edilmiştir. Deponun arka kısmında su biriktiğine dair işaretler vardır. Deponun arka kısmındaki su tahliye kanalları tıkanmıştır. Ciddi bir su baskını izi mevcuttur ancak bitişikteki 4 numaralı depoda bulunan mallar zarar görmemiştir. Tespit sonrasında ziraatçi bilirkişi depodaki ürünün %7,37 men oranıyla depolandığını, bunun ayçiçeği ürünü için kritik nem oranı olan %11’in çok altında olduğunu, nem oranındaki %1’lik azalmanın depo ömrünü 1,5 kat artırdığı nazara alınırsa, dışarıdan nem almadıkça elleçleme yapılmasa dahi uzun yıllar depolanabilecek nitelikte olduğunu, kızışmanın ürünün bünyesindeki nemden değil dışarıdan depoya sızan sudan kaynaklandığını, bunun da 2009 eylül ayında yaşanan sel ve taşkınlardan doğduğunu bildirmiştir...
...Tüm dosya kapsamına göre malın hasarına neden olan en yakın sebep sel ve su baskınıdır. 3 numaralı deponun bundan daha fazla etkilendiği ve arka duvardan sızan su ve rutubetin hızla yanmaya sebep olduğu, aktarma gibi tedbirlerle bunun önlenemeyeceği, 4 numaralı depodaki ürünün sorunsuz depolanması nazara alındığında sigorta ettiren tarafından da öngörülemeyeceği değerlendirilmiştir. Ürün düşük nem oranı ile depolanmaya başlanmış, aşırı yağışlara kadar sorun yaşanmamıştır. Aynı nitelikte ürünün halen sorunsuz depolanmaya devam etmesi ürünün kendi bünyesindeki nemin kızışmaya sebep olduğu savunmasını çürütmektedir. Keza davacı yediemin değildir. Malın sahibine yediemin olarak verildiği açıkça ortadadır. O halde sigortacı bu hükme dayanarak tazminat ödemekten kaçınamaz. Muafiyet bedeli tenzil edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı tarafın en geç eksper raporunun hazırlandığı gün olan 07/12/2009 tarihinde temerrüde düşmüş sayılacağı, tarafların da tacir olduğu nazara alınarak anılan tarihten itibaren ticari faiz işletilmesi uygun bulunmuştur." gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilerek zarara uğrayan mal bedeli olarak 1.204.150,57.TL tazminatın 07/12/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, bu kararın Yargıtay nezdinde temyiz incelemesinde bulunması nedeniyle henüz kesinleşmediğinin anlaşıldığı,
Mahkemelerinin … esas numarasında görülen davada verilen 30/11/2011 tarihli ara kararı üzerine Meteroloji Genel Müdürlüğünce gönderilen ve birer örnekleri dosya içerisine alınan bilgi ve belgelerin tetkikinden; Bandırma İlçesi'nde 07/09/2009 tarihi saat 09.00 ile 08/09/2009 tarihi saat 09.00 arasında 24 saatlik sürede toplam 0,5 mm (kg/m²), 08/09/2009 tarihi saat 09.00 ile 09/09/2009 tarihi saat 09.00 arasında 24 saatlik sürede toplam 248,0 mm (kg/m²), 09/09/2009 tarihi saat 09.00 ile 10/09/2009 tarihi saat 09.00 arasında 24 saatlik sürede toplam 19,5 mm (kg/m²) yağış kaydedildiği, Bandırma İlçesi'nin uzun yıllar yağış normalinin 708,0 mm (kg/m²), uzun yıllar Eylül ayı yağış normalinin 42,0 mm (kg/m²) olduğu, 08/09/2009 tarihi saat 14.17 ile 09/09/2009 tarihi saat 08.17 arasında 18 saatlik sürede toplam 228,8 mm (kg/m²), 08/09/2009 tarihi saat 10.14 ile 09/09/2009 tarihi saat 10.14 arasında 24 saatlik sürede toplam 253,3 mm (kg/m²) şiddetli yağış kaydedildiği, bu yağış miktarlarının ölçüm yapılan periyot boyunca kaydedilen en büyük değerler olduğu, yağış tekerrür hesabına göre 08/09/2009-09/09/2009 tarihleri arasında kaydedilen bu yağış miktarlarının tekerrürünün 100 yılın üzerinde olduğunun hesaplandığının belirtildiğinin görüldüğü,
Bu durumda, dava konusu bölgenin üç günde (7-8-9/09/2009 tarihlerinde) uzun yıllar Eylül ayı yağış ortalamasına göre yaklaşık olarak altı kattan daha fazla yağış aldığı, yağışın kaydedilen en büyük değerler olduğu, kaydedilen bu yağış miktarlarının tekerrürünün 100 yılın üzerinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda, 8-9/09/2009 tarihlerinde yağan yağışın "doğal afet" boyutunda olduğu ve davalı idare yönünden mücbir sebep sayılması gerektiği sonucuna varıldığından, davacının zararının da bu döneme tekabül eden 07-08/09/2009 tarihlerinde yağan yağışlara dayandığı görüldüğünden, uğranıldığı ileri sürülen zararın mücbir sebepten kaynaklandığı ve meydana gelen zarar ile davalı idareye atfedilen sorumluluk arasında nedensellik bağı kesildiğinden, olayda idarenin tazmin sorumluluğundan söz edilemeyeceği sonucuna varıldığı,
Nitekim, benzer bir uyuşmazlıkta Danıştay Onuncu Dairesince verilen 31/12/2007 tarih ve E:2005/4942, K:2007/6667 sayılı kararın da bu yönde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 17/05/2016 tarih ve E:2013/1878, K:2016/2735 sayılı kararıyla;
Davacı şirketin, Gürcistan'dan ayçiçeği küspesi cinsindeki ürünü 26/03/2009 tarihli beyanname ile ithal etmek istemesi üzerine davalı idarece üründen numune alınarak yapılan analizi sonucunda anılan ürünün vasfının beyanname ile örtüşmediği gerekçesiyle ek tahakkuk işleminin tesis edildiği, bu işleme karşı açılan davada vergi mahkemesince eşyanın gümrük tarife istatistik pozisyonunun beyannameye uygun olduğu gerekçesiyle iptal edildiği ve bu kararın onanarak kesinleştiği, bu aşamada anılan ürünün davalı idarece davacı şirkete yediemin sıfatıyla teslim edildiği ve davacı şirketin de bir depo kiralayarak ürünü depoya koyduğu ve deponun da idarece mühürlendiği, daha sonra yağan yağış nedeniyle oluşan sel baskını sonucunda ürünlerin telef olduğu,
Öte yandan, uyuşmazlık konusu ürünlerin bulunduğu deponun sigortalı olması nedeniyle …Sigorta A.Ş'ye karşı depo sahibince açılan davanın da halen derdest olduğu,
Belirtilen bu durum karşısında, davacı şirketin ithal etmek istediği ürünlerin, davalı idarece tarife pozisyonunun yanlış belirlenmesi işleminden dolayı ve idarenin gözetim sorumluluğunun bulunduğu yerde meydana gelen özel ve olağandışı zararın; davacı şirketin kendi kişisel kusurundan doğmamış olması nedeniyle, hizmet kusuru ilkesi uyarınca giderilmesi gerektiği,
Bu durumda, İdare Mahkemesince davalı idarenin hizmet kusuru ilkesi uyarınca davacı şirketin zararının belirlenmesi amacıyla dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle ve adli yargıda sigorta şirketine karşı açılan davanın da sonucu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, zararın mücbir sebepten kaynaklandığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmediği sonucuna varılarak … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Kaldı ki, bir an meydana gelen zarar ile davalı idareye atfedilen fiil arasında nedensellik bağının kesilmediği düşünülse bile, dava konusu olayda, davacı şirket tarafından Gürcistan'dan getirilen ayçiçeği küspesi cinsindeki ürünün 26/03/2009 tarihli beyanname ile ithal edilmek istenilmesi üzerine, davalı idare tarafından üründen numune alınarak 28/03/2009 tarihli yediemin tutanağı ile davacı şirket yetkilisine teslim edildiği ve ürünlerin davalı idare yetkilileri gözetiminde davacı şirket yetkilisi tarafından kiralanan … Nakliyat A.Ş.'ye ait depoya nakledildiği, bu aşamadan sonra malın muhafazası noktasında davalı idarenin bir tasarrufunun olmadığı, bu duruma göre davaya konu olan ürünlerin davacıya yediemin olarak teslim edildikten sonra, davalı idarenin ürünlerin muhafazası noktasında sorumluluğu kalmadığı ve bu nedenle ürünlerin muhafazası sırasında ortaya çıkan zarardan sorumlu tutulamayacağı gerekçesi eklenmek suretiyle davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, yürütmenin durdurulmasına ilişkin Vergi Mahkemesi kararının yanma olayından yaklaşık on gün sonra tarafına tebliğ edildiği, bu nedenle ithalat işlemlerinin tamamlanmasına ve zararın önlenmesine yetişemediği, alması gereken tüm tedbirleri aldığı ancak zararın önüne geçemediği, hukuka aykırılığı yargı kararları ile sabit olan idari işlem nedeniyle hak arama ile geçen sürede aşırı yağış neticesi ürünlerin yanarak telef olduğu, kusurun mevcut olduğu yerde mücbir sebebin mevcut olmayacağı, ürünlerin davalı idare yetkilileri gözetiminde depoya nakledildiği, malın muhafazası noktasında davalı idarenin sorumluluğunun bulunduğu, davalı idarenin ithalata izin vermemesi nedeniyle isteseydi de ithal ettiği ürünlere müdahale edemeyeceği belirtilerek Mahkemenin ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile ...İdare Mahkemesinin temyize konu ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Davacı şirket tarafından Gürcistan'dan getirilen ayçiçeği küspesi cinsindeki ürünün 26/03/2009 tarihli beyanname ile ithal edilmek istenilmesi üzerine, davalı idare tarafından üründen numune alınarak 28/03/2009 tarihli yediemin tutanağı ile 11/07/2002 tarih ve 24812 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 16 seri nolu Gümrük Genel Tebliği'nin 8. maddesi uyarınca talebi doğrultusunda davacı şirket yetkilisine teslim edildiği, yapılan analiz ve değerlendirme sonucu söz konusu ürünün vasfının beyanname ile örtüşmediği gerekçesiyle 229.803,61 TL gümrük vergisi ve 15.568,00 TL katma değer vergisi farklarının ödenmesi gerektiğinin 25/04/2009 tarihinde davacı şirkete bildirilmesi ve bu ek tahakkuk işlemine karşı yapılan itirazların reddedilmesi üzerine davacı tarafından … Vergi Mahkemesinin E:… numarasında kayıtlı davanın açıldığı, anılan Mahkeme tarafından 10/09/2010 tarihli karar ile "...Olayda, kırma işlemi yapılmak suretiyle ayçiçeği tohumu vasfını kaybederek, kaba un haline dönüşmüş olduğu açık olan uyuşmazlık konusu gümrük eşyasının beyan pozisyonunun doğru olduğu anlaşılmakla yapılan ek tahakkuk işleminde yasal isabet bulunmamaktadır..." gerekçesi ile ek tahakkuk işleminin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği ve akabinde aynı gerekçe ile … tarih ve K:… sayılı karar ile söz konusu ek tahakkukun terkinine karar verildiği, anılan kararın, davalı idare tarafından temyiz edilmesi üzerine Danıştay Yedinci Dairesinin 25/02/2014 tarih ve E:2010/4682, K:2014/1037 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, Vergi Mahkemesinde yapılan yargılama devam ederken ve henüz yürütmenin durdurulmasına ilişkin karar tebliğ edilmeden, yediemin olarak davacı şirket yetkilileri tarafından kiralanan Bandırma İlçesi'nde bulunan … Nakliyat A.Ş.'ye ait depoda bulunan davaya konu olan ayçiçeği küspesi cinsindeki ürünün, 2009 yılı Eylül ayı içerisinde yağan yağışlar nedeniyle deponun su alması sonucu ziyan olduğunun anlaşıldığı ve bu durumun 30/09/2009 tarihinde, mühürlü durumda bulunan deponun mühürü davalı idare personeli nezaretinde açılmak suretiyle tespit edildiği ve aynı günlü tutanak ile durumun kayıt altına alındığı, davacı tarafından 27/08/2010 tarihinde davaya konu olan malın ziyan olmasına davalı idarenin hatalı vergi tahakkuku yapması gerekçe gösterilerek ziyan olan malın bedelinin tazmini istemiyle temyizen incelenen davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin son fıkrasında; idarenin eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde; idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları idari dava türleri arasında sayılmıştır.
11/07/2002 tarih ve 24812 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 16 seri nolu Gümrük Genel Tebliği'nin 1. maddesinde, bu Tebliğ'in, 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 10. ve 71. maddelerinin verdiği yetkiye istinaden, özelliği nedeniyle geçici depolama yerleri ve antrepoya alınmayarak, gümrüğün gözetimi altında sahibine teslim edilecek eşyaya uygulanacak gümrük işlemlerine ilişkin usul ve esaslar ile bir gümrük rejimine tabi tutulacak özellik arz eden bir kısım eşyanın eksik beyanla teslimine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacı ile hazırlandığı,
2. maddesinde; "Bu Tebliğde geçen; ... c) "Yaygın Basitleştirilmiş Usul" deyimi özellikleri nedeniyle geçici depolama yerleri veya gümrük antrepolarına alınmayan eşyanın sahiplerine tesliminden sonra buna ilişkin gümrük işlemlerinin tamamlanmasını, ... e) "Dökme eşya" deyimi maden cevheri, mineraller, hurda demir, kömür, hububat, hayvan yemi, küspe, çimento, kilinker, ponza, suni gübre, mucur gibi ambalajlanmamış ve genellikle yükleme ve boşaltılması mekanik vasıta ve tesis gerektiren her nevi gaz, sıvı ve katı maddeleri;... ifade eder." hükmüne,
3. maddesinin 1. fıkrasında; "Türkiye Gümrük Bölgesine getirilerek bir gümrük rejimine tabi tutulmasına ilişkin bütün belgeleri tamam olan ve yükümlüsü tarafından yaygın basitleştirilmiş usulden yararlanma talebinde bulunulan; a) Dökme eşyanın, ... Bu usulden yararlanmasına izin vermeye gümrük müdürlükleri yetkilidir." hükmüne,
"İthalat Vergilerinin Nakit Olarak Teminata Bağlanması ve Mahsup İşlemleri" başlıklı 6. maddesinde; "a) Eşyanın bu Tebliğ kapsamında serbest dolaşıma giriş rejimine tabi tutulmasının istenilmesi halinde vergileri beyana göre nakit olarak teminata bağlanır. Bu teminat miktarının, eşyanın muayene, tartı ve tahlili sonucunda bulunan aykırılıktan ötürü alınması gereken vergi farklarını ve varsa para cezalarını karşılamaması durumunda bu farklar yine nakit olarak teminata bağlanmak suretiyle tahsil edilmedikçe eşya sahiplerine teslim edilemez. Bundan doğrudan doğruya ilgili muayene memurları sorumludur. Alınacak teminat tutarı eşyanın ilgili olduğu gümrük rejimi hükümlerine tabidir. ... b) Türkiye Gümrük Bölgesine getirilen eşyanın yaygın basitleştirilmiş usule tabi tutulmasını isteyenler, nakit olarak teminata bağlanan vergilerin mahsuplarını beyannamenin tescil tarihinden itibaren bir ay içinde yaptırmak zorundadırlar. Bu süre, ilgililerin zorlayıcı ve geçerli nedenleri belgeleyerek süresi içerisinde müracaatı halinde gümrük idare amirlerince uzatılır. Bu şekilde verilen ek süre üç ayı geçemez." hükmüne,
"Yaygın Basitleştirilmiş Usulde Eşyanın Geçici Teslimi" başlıklı 8. maddesinde; "Bu usulden yararlandırılacak eşyanın bir gümrük rejimine tabi tutulmasına ilişkin tüm belgelerinin tamam olması gerekmekle birlikte, eşyanın tahlile tabi tutulması, ekspertiz, kontrol ve uygunluk belgeleri düzenlenmesi işlemlerinin uzun sürmesi durumunda eşya, gümrük idaresince izin verilen bir yerde, inceleme sonuçlanıncaya ve gerekli belgeler ibraz edilinceye kadar kullanılmadan muhafaza edilmek üzere yed-i emin olarak ilgilisine teslim edilir. Bu durumdaki eşyanın belgeleri tamamlanmadan bulunduğu yerden çıkarılarak kullanıldığının tespiti halinde, yükümlünün bu Tebliğ'de yer alan yaygın basitleştirilmiş usul kapsamında bir daha işlem yapmasına izin verilmez. Ayrıca hakkında kaçakçılık mevzuatı hükümleri uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdarenin hukuki sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile yönetilenler arasında yönetilenler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı zararın idarece tazmin edilmesini sağlayan bir hukuksal kurumdur. Bu kurum, kamusal faaliyetler nedeniyle yönetilenlerin malvarlığında ortaya çıkan eksilmelerin ya da çoğalma olanağından yoksunluğun giderilebilmesi, karşılanabilmesi için aranılan koşulları, uygulanması gereken kural ve ilkeleri içine almaktadır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem ve eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle illiyet (nedensellik) bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İlliyet bağı, aralarında neden ve sonuç ilişkisi bulunan iki durumdan birincisinin, ikincisinin koşulu olmasıdır. Hukukta, zararla sorumluluğun bağlandığı olay, işlem, eylem veya davranış arasındaki neden ve sonuç ilişkisine, genel anlamda illiyet bağı denilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karekteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan doğruya ve asli nedenini oluşturmaktadır.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, 26/03/2009 tarihli beyanname ile ithal edilmek istenilen ürünün, davacının talebi doğrultusunda 16 seri nolu Gümrük Genel Tebliği hükümleri kapsamında, ürün hakkında yapılan inceleme sonuçlanıncaya ve gerekli belgeler ibraz edilinceye kadar kullanılmadan muhafaza edilmek üzere davacı tarafından kiralanan depoya 26-28/03/2009 tarihleri arasında nakledildiği, davalı idarece yapılan analiz ve değerlendirme sonucu söz konusu ürünün vasfının beyanname ile örtüşmediği gerekçesiyle ek vergi tahakkuk edildiği ve bu ek tahakkukun da davacı tarafından … Vergi Mahkemesinde dava konusu edildiği, yukarıda metnine yer verilen mevzuat hükümleri bir bütün halinde incelendiğinde ise; söz konusu davanın ithalata engel bir durum oluşturmadığı, zira anılan Tebliğ'in 6. maddesi uyarınca, nakit olarak teminata bağlanan vergilerin mahsuplarının beyannamenin tescil tarihinden itibaren bir ay içinde yaptırılmasının zorunlu olduğunun kurala bağlandığı, ancak davacı tarafından mahsup işlemi yapılmayarak ürünün depoda bekleme süresinin artmasına sebebiyet verildiği, her ne kadar, davalı idarece tesis edilen ek tahakkunun hukuka aykırılığı yargı kararı ile sabit olsa da, beyanname tarihinden yaklaşık beş ay sonra 07-08/09/2009 tarihlerinde yağan yağışlara bağlı olarak zarar gören ürünün muhafazası noktasında, hakkında yapılan inceleme sonuçlanıncaya ve gerekli belgeler ibraz edilinceye kadar depoda bekletilmesi gereken ürün için ithalat işlemlerini başlatmayan ve yediemin olan davacının sorumluluğunun bulunduğu, dolayısıyla ürünün muhafazası sırasında ortaya çıkan zarardan davalı idarenin sorumlu tutulamayacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesinin ısrar kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/07/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X-Her ne kadar, ithal edilmek istenilen ürün davacıya yediemin olarak verilmiş ise de, ürünün davalı idarenin kontrolünde, mühürlü bir depoda ve idarenin denetiminde bulundurulması nedeniyle meydana gelen zararda idarenin sorumluluğunun bulunduğu sonucuna varıldığından, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi