Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2020/5574
Karar No: 2021/3858
Karar Tarihi: 06.07.2021

Danıştay 10. Daire 2020/5574 Esas 2021/3858 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/5574
Karar No : 2021/3858

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYEN (DAVACILAR) : Kendi adına asaleten, …, …, …'e velayeten …
VEKİLLERİ : Av. …

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYEN MÜDAHİL
(DAVALI YANINDA) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMLERİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kısmen onanmasına, kısmen bozulmasına dair Danıştay Onuncu Dairesinin 23/12/2019 tarih ve E:2019/6241, K:2019/10811 sayılı kararının; taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıların yakını ...'in Muş Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde 22/05/2011 tarihindeki tedavisinin ardından 23/05/2011 tarihinde vefat etmesinde, hastanedeki doktorların, gerekli tetkik ve tedavi yapmamaları nedeniyle kusurlu olduklarından bahisle uğranıldığı ileri sürülen, zararlara karşılık anne ... için 57.658,93 TL maddi, 200.000,00 TL manevi, kardeşler ..., ..., ...'in her biri için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, bakılan davada, rahatsızlanması nedeniyle 22/05/2011 tarihinde iki kez Muş Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi acil servisine getirilen, yapılan tetkik ve tedaviler sonrası eve gönderilen ve daha sonra evinde vefat eden ...'in Muş Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesindeki ilgili uzman doktor tarafından muayene edilmeden, şikayetlere yönelik ileri tetkik yapılmadan, acil nöbetçi uzman doktorun konsültasyon istemine karşı hastayı görüp muayene etmeden yanlış teşhis konularak yanlış tedaviye başlandığının anlaşıldığı; meydana gelen olayda davalı idarenin ağır hizmet kusurunun bulunduğu; her ne kadar ilgili uzman doktor tarafından vefat eden ...'e tanı konulup uygun tedavinin başlanması durumunda dahi kurtulmasının kesin olmadığı tespit edilmiş ise de, bu durum idarenin hizmet kusurunu ortadan kaldırmadığı gibi, doktor tarafından gerekli tetkik ve muayene yapılmak suretiyle doğru tanı konulup uygun tedavinin başlanması durumunda hastanın kurtulabilmesinin de olanaklı olduğu; dolayısıyla, davalı idarenin olaydaki hizmet kusuru nedeniyle tazminat sorumluluğunun bulunduğu, davacıların olaydan kaynaklanan maddi ve manevi zararlarının idarece giderilmesi gerektiği gerekçesiyle davacılardan ... için 57.658,93 TL maddi, 50.000,00 TL manevi, ..., ... ve ...'in her biri için 15.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 57.658,93 TL maddi, 95.000,00 TL manevi tazminat isteminin kabulüne, söz konusu tazminatların idareye başvuru tarihi olan 16/05/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat ve faiz istemlerinin ise reddine karar verilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesince; davacıların temyiz istemleri hakkında feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığı, davalı idarenin ve davalı yanında müdahilin temyiz başvuruları hakkında ise; her ne kadar Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 02/05/2012 tarihli raporunda, çocuk hastalıkları uzman hekiminin küçüğü muayene etmeden tedavi önerdiği, dolayısıyla var olan şikayet ve hastalığa yönelik ileri tetkik yaptırmadığı, acil nöbetçi uzman hekimin konsültasyon istemine karşı hastayı görüp muayene etmesinin gerektiği, bunu yapmamasının bir eksiklik olduğu belirtilmişse de, yine aynı raporda, küçüğün otopsisi sırasında alınan iç organ parçalarından hazırlanan blok ve preparatların histopatolojik incelemesinde barsaklarda organize olmuş irinli - fibrinli peritonitin en az 4 gün öncesine ait olduğu, küçüğün 22/05/2011 tarihinde hastaneye geldiğinde barsak perforasyonu ve peritonit tablosunun olduğu, barsak perforasyonu ve peritonitin mortalitesinin yüksek olduğu, çocuk hekimi tarafından 22/05/2011 tarihinde tanı konulup uygun tedavinin başlanması durumunda da peritonitin ilerlemiş olduğu ve kurtulmasının kesin olmadığı yönünde de görüş bildirildiği, bu durumda sunulan sağlık hizmetleriyle ilgili olarak sözü edilen eksiklikler ile çocuğun ölümü arasında kesin bir illiyet bağının varlığından söz edilemeyeceği, tazminat hukukunda aslolanın, ortaya çıkan zarar ile idari faaliyet arasında illiyet bağının bulunması olduğu, hizmet kusuru nedeniyle idarelerin sorumluluğuna gidebilmek için ortaya çıkan zarar ile idari faaliyet arasında illiyet bağının bulunması gerektiği, bu nedenlerle davacı tarafından uğranıldığı iddia edilen maddi zarardan davalı idareyi sorumlu tutmanın hukuken olanaksız olduğu, dava konusu olayda, sunulan sağlık hizmetleriyle ilgili olarak sözü edilen eksiklikler ile çocuğun ölümü arasında kesin bir illiyet bağı kurulamamış ise de, belirtilen eksikliklerin davacılarda sağlık hizmetinin gerektiği gibi yürütülmediği yönünde endişe ve üzüntüye yol açtığı görüldüğünden, davacıların duydukları acı ve üzüntünün kısmen de olsa hafifletilmesi amacıyla manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı, bu durumda, manevi tazminat isteminin kısmen kabul, kısmen reddi yolunda verilen kararda sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, İdare Mahkemesi kararının maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının bozulmasına, manevi tazminatın kısmen kabulü, kısmen reddine ilişin kısmının belirtilen gerekçeyle onanmasına karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTİLMESİNİ
TALEP_EDENLERİN_İDDİALARI :
Davacılar vekili tarafından, Danıştay Onuncu Dairesi tarafından verilen kararda, manevi tazminat talepleri haklı görülürken maddi tazminat taleplerinde hukuki isabet görülmemesinin anlaşılabilir olmadığı, manevi tazmin şartları oluşmuşsa artık eylem ile zarar arasındaki illiyet bağının olmadığının iddia edilemeyeceği, dosyaya sunulan ... Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla uzman hekim ...hakkında "görevi kötüye kullanma" suçundan dolayı 10 ay hapis cezası ile cezalandırımasına, verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, dava konusu olayın uygun tanı konularak tedavi neticesinde hastanın ölmesinin değil hastaya tanının dahi konulamaması, hatta hastaya yanlış tanı konularak gerekli müdahalenin yapılmadan hastaneden çıkışının sağlanması olduğu bu durumda da doğru tanı ve teşhisi koyamayan idarenin sorumlu olacağının açık olduğu belirtilerek kararın aleyhe olan kısımının düzeltilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, sağlık hizmeti ile ölüm arasında kesin bir illiyet bağının kurulamadığı Yüksek Mahkemece teyit edildiği halde yerel mahkemenin kararının manevi tazminata ilişkin kısmının onanmasının hukuken anlaşılamaz bir durum olduğu, sağlık hizmetinin sunumu esnasında ortaya çıkan zararlardan idarenin sorumluluğunun ancak ağır kusur şartına bağlandığına dair yerleşik içtihatların dikkate alınmadığı, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1. İhtisas Kuru'mu raporunda barsaklarda organize olmuş irinli - fibrinli peritonitin en az 4 gün öncesine ait olduğu, küçüğün 22/05/2011 tarihinde tanı konulup uygun tedaviye başlanması durumunda bile peritonitin ilerlemiş olduğu ve kurtulmasının kesin olmadığı oy birliğiyle mütalaa edilmesine rağmen davacının illiyet bağını kesen kusurunun veya müterafik kusurunun görmezden gelindiği, davalı idarenin temyiz aşamasında vekalet ücretine ilişkin haklı itirazlarının dikkate alınmadığı ileri sürülmektedir.
Davalı yanında müdahil vekili tarafından, idarenin somut olayda hizmet kusurunun bulunmadığı tespit edilmiş olduğundan tazmin sorumluluğunun bulunmadığı, bu sebeple davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddinin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin kabulüyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Davalı idarenin ve müdahilin Daire kararının aleyhine olan kısımlarının düzeltilmesi yönündeki istemin incelenmesi:
Danıştay dava daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verilen kararları hakkında, ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmaya devam edilen) 54. maddesinde yazılı nedenlerle kararın düzeltilmesi istenebilir. Davalının ve müdahilin kararın düzeltilmesi dilekçelerinde öne sürdüğü hususlar ise, anılan maddede yazılı nedenlerden hiçbirine uymamaktadır.
Bu nedenle de Danıştay Onuncu Dairesinin düzeltilmesi istenen kararının onama hükmü ile ilgili kısmında hukuka aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Davacıların Daire kararının aleyhine olan kısımlarının düzeltilmesi yönündeki istemin incelenmesi:
Davacıların kararın düzeltilmesi dilekçesinde öne sürdüğü hususlar ise, 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesinin 23/12/2019 tarih ve E:2019/6241 K:2019/10811 sayılı kararının bozma hükmü kaldırılarak uyuşmazlık maddi tazminat talebi yönünden yeniden incelendi: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı hukuka uygun olduğundan davalı idarenin bu kısma yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacıların karar düzeltme istemlerinin kabulüne, davalı idare ve müdahilin karar düzeltme istemlerinin reddine,
2. ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının maddi tazminatın kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA, 06/07/2021 tarihinde kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.


(X) KARŞI OY :

Dava konusu olaya ilişkin olarak alınan Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 02/05/2012 tarihli raporunda, çocuk hastalıkları uzman hekiminin küçüğü muayene etmeden tedavi önerdiği, dolayısıyla var olan şikayet ve hastalığa yönelik ileri tetkik yaptırmadığı, acil nöbetçi uzman hekimin konsültasyon istemine karşı hastayı görüp muayene etmesinin gerektiği, bunu yapmamasının bir eksiklik olduğu belirtilmişse de, yine aynı raporda, küçüğün otopsisi sırasında alınan iç organ parçalarından hazırlanan blok ve preparatların histopatolojik incelemesinde barsaklarda organize olmuş irinli - fibrinli peritonitin en az 4 gün öncesine ait olduğu, küçüğün 22/05/2011 tarihinde hastaneye geldiğinde barsak perforasyonu ve peritonit tablosunun olduğu, barsak perforasyonu ve peritonitin mortalitesinin yüksek olduğu, çocuk hekimi tarafından 22/05/2011 tarihinde tanı konulup uygun tedavinin başlanması durumunda da peritonitin ilerlemiş olduğu ve kurtulmasının kesin olmadığı yönünde de görüş bildirilmiştir. Bu durumda sunulan sağlık hizmetleriyle ilgili olarak sözü edilen eksikliler ile çocuğun ölümü arasında kesin bir illiyet bağının varlığından söz edilemeyecektir. Tazminat hukukunda aslolan, ortaya çıkan zarar ile idari faaliyet arasında illiyet bağının bulunması olup, hizmet kusuru nedeniyle idarelerin sorumluluğuna gidebilmek için ortaya çıkan zarar ile idari faaliyet arasında illiyet bağının bulunması gerektiği tartışmasızdır. Bu nedenlerle davacı tarafından uğranıldığı iddia edilen maddi zarardan davalı idareyi sorumlu tutmak hukuken olanaksızdır.
Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesi kararının maddi tazminat talebinin kabulüne ilişkin kısmında hukuki isabet görülmediğinden, Mahkeme kararının aynen onanması yönündeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi