Esas No: 2004/32
Karar No: 2004/41
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2004/32 Esas 2004/41 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2004/32 E., 2004/41 K.
"İçtihat Metni"
OLAY : Sosyal Sigortalar Kurumu Yönetim Kurulunun 21.3.1997 tarih ve IV/1369 sayılı kararı gereğince yayımlanan 26.11.1997 tarih ve 13/274 Ek sayılı Genelge ile, sigortalılar ile Kurumun sağlık yardımlarından yararlanan Tip I diyabetli hastalara şeker ölçüm aleti ve bunun sarf malzemesinin verilmesinde uyulacak esaslar uygulamaya konulmuş olup, bu Genelge"nin "III- Sarf Malzemesi Temini" başlıklı bölümünün ( b ) bendinde "kanda şeker ölçmek için şeker stripi: ortalama 2 ayda 50"lik bir kutu" olarak belirlenmiş iken, Yönetim Kurulunca konunun yeniden değerlendirilmesi sonucunda 28.1.1999 gün ve IV/177 sayı ile Tip I diyabetli çocuk hastalara verilecek strip miktarının heyet raporu ile gerekli görüldüğü takdirde en fazla ayda 100 adet olmasına" karar verilmiş ve bu husus 24.3.1999 tarih ve 13/300 Ek sayılı Genelge ile duyurulmuştur.
Sosyal Sigortalar Kurumu emeklisi ve Tip II diyabet hastası olan davacı, günde 4 kez kan şekerini ölçmek zorunda olduğu ancak kullandığı kan şekeri ölçüm aleti ve çubukları bedellerinin ödenmediğinden bahisle, kan şekeri ölçüm aleti ve bunun sarf malzemesi bedellerinin SSK tarafından ödenmesi istemiyle, 9.12.2002 gününde başvuruda bulunmuştur.
SSK. Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürlüğünün 14.1.2003 gün ve 1844 sayılı yazısı ile, şeker ölçümü için gerekli alet ve sarf malzemelerinin temini konusunda 13/274 ve 13/300 Ek sayılı Genelgeler doğrultusunda uygulama yapıldığı, davacıya bildirilmiştir.
Davacı vekili, sağlık yardımlarından yararlanma konusunda 506 sayılı Yasa"da herhangi bir sınırlama öngörülmediğinden Tip II diyabet hastalarını kapsama almayan, kan şeker ölçüm aleti verilmesini öngörmeyen ve sarf malzemelerine sınırlama getiren Genelgenin yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin kullanmakta olduğu kan şekeri ölçüm aleti ve sarf malzemesi bedellerinin ödenmesi için yaptığı başvurunun idarece reddi yolundaki 14.1.2003 günlü işlemin ve bunun dayanağı olan SSK."nun 13/300 Ek sayılı Genelgesinin iptallerine ve 1.8.2002 tarih ve 24833 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Milletvekillerine, Yasama Organı Eski Üyelerine ( ... ) Tedavi Yardımı Yapılmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılması Hakkında" Yönetmeliğin 2. maddesinde belirtilen koşullarla yararlanılması gerektiğinin açıklanmasına, dava tarihinden sonra yapılacak şeker ölçüm aleti ve sarf malzemeleri bedellerinin tazminine karar verilmesi istemiyle, 10.3.2003 gününde Danıştay"da dava açmıştır.
DANIŞTAY ONBİRİNCİ DAİRESİ; 10.4.2003 gün ve E:2003/630, K:2003/1665 sayı ile, 506 sayılı Yasa"nın 134. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceğinin hükme bağlandığı, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 1. maddesinde ise İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu"na dayanan her türlü hak iddiasından doğan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevli olduğunun düzenlendiği, dosyasının incelenmesinden davacının 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tabi emekli olduğu ve dolayısıyla uyuşmazlığın 506 sayılı Yasa kapsamında bulunduğu anlaşıldığından, ortada idari yargının görev alanına giren, idare tarafından tesis olunan bir idari işlem, eylem veya sözleşme olmadığından, işçi ve işverenin karşılıklı hak ve yükümlülüklerini düzenleyen Toplu İş Sözleşmesi ve İş Kanunu hükümlerine göre iş mahkemesinde bakılması gereken davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Davacı vekili, aynı istekle 30.7.2003 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.
ANKARA 4. İŞ MAHKEMESİ; 28.1.2004 gün ve E: 2003/1234, K: 2004/2 sayı ile, davacının Danıştay" da açmış olduğu davada Danıştay Onbirinci Dairesi"nce görevsizlik kararı verilmiş olup idari işlerden olan genelgelerin iptali konusunda müspet- menfi herhangi bir karar verilmediğinin anlaşıldığı, Mahkemeden çözümlenmesi istenen hususun davalılardan SSK Başkanlığı tarafından yayınlanan genelge ve ek genelgenin yürütülmesinin durdurulması ve iptali olup buna bağlı olarak aynı konuda çıkartılmış başka bir genelgenin davacıya uygulanmasının tespiti ile davadan sonra yapılacak masrafların ödenmesinin tespitine ilişkin bulunduğu, eda davası açılacak durumlarda tespit davasının dinlenemeyeceğinin temel hukuk ilkesi olduğu, davacının harcını yatırarak talep ettiği herhangi bir eda davasının mevcut olmadığı, idarenin yayınladığı genelge ve ek genelge ile idari işlemlerin iptali ve bir başka genelgenin yorum yoluyla davacıya uygulanması yolundaki talepler konusunda yargılama yetkisinin idari yargıya ait bulunduğu gerekçesiyle, davacının ileride yapacağı henüz belirlenmemiş masraf alacakları ile ilgili eda davası açma hakkı var iken önceden tespit davası açmasında hukuki yarar bulunmadığı nedeniyle bu talebinin REDDİNE, SSK Başkanlığı genelgelerinin ve buna dayalı idari işlemlerin iptalleri ile bir başka genelgenin yorum yoluyla uygulanması taleplerinin GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE, aynı konuda Danıştay"ca verilmiş görevsizlik kararı olduğundan bu konuda görevli mahkemenin belirlenmesi için talep halinde dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesine karar vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Davacı vekilince, adıgeçen Mahkemeye verilen dilekçe ile, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesi istenilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün, Tülay TUĞCU"nun Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Serap AKSOYLU, Z.Nurhan YÜCEL, Turgut ARIBAL ve Abdullah ARSLAN"ın katılımlarıyla yapılan 01/07/2004 günlü toplantısında;
I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre,olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
1- 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde yer alan, "Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.
Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir." hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.
2- 2247 sayılı Yasanın 19. maddesindeki " Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler." hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.
Yasakoyucu, 14. maddeye göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağını tanımıştır.
Olayda, adli yargı yerince, davanın tespite yönelik kısmı dışında kalan istemler yönünden görevsizlik kararı verilerek işten el çekildiğine göre, adli ve idari yargı yerleri arasında, SSK işlemi ve dayanağı Genelgenin iptalleri ile "Milletvekillerine, Yasama Organı Eski Üyelerine ( ... ) Tedavi Yardımı Yapılmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılması Hakkında" Yönetmeliğin davacıya kıyasen uygulanması istemlerini içeren dava yönünden, 14. maddede öngörülen şekilde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş bulunmaktadır.
Bu durumda, görevsizlik kararı vererek işten el çeken adli yargı yerinin başvurusunun, 19. madde kapsamında görülemeyeceği gibi, 14. maddeye göre de hukuk uyuşmazlıklarında dikkate alınmayacağı açıktır.
Ancak, adli yargı kararının kesinleşmesi üzerine, davacı vekilince dosyaların Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesi istemiyle dilekçe verildiği dikkate alınarak, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve dava dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderildiğinin kabulü ile usule ilişkin başkaca bir noksanlık görülmeyerek görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II- ESASIN İNCELENMESİ :Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU"nun davanın genel düzenleyici işlemlere ilişkin kısımlarının çözümünde idari yargının, tedavi gideri bedellerinin ödenmesi için yapılan başvurudan doğan uyuşmazlığın çözümünde ise adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ"nin Genelgenin iptali ve Milletvekilleri hakkındaki yönetmeliğin kıyas yoluyla uygulanması istemine yönelik davada Danıştay"ın, 506 sayılı Yasa kapsamındaki başvurudan doğan davada ise adli yargının; Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR"ün ise Genelgenin iptaline yönelik davada Danıştay"ın, Milletvekilleri hakkındaki yönetmeliğin kıyas yoluyla uygulanması istemi ile 506 sayılı Yasa kapsamındaki başvurudan doğan davada adli yargının, görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
KARAR : İncelenen görev uyuşmazlığının konusu, Sosyal Sigortalar Kurumunun kan şeker ölçüm aleti ve sarf malzemelerinin teminine ilişkin uygulama esasları hakkındaki 13/300 Ek sayılı Genelgesinin ve buna dayanılarak tesis edilen işlemin iptalleri ile aynı konuda milletvekillerine tanınan hakların davacıya kıyasen uygulanmasına karar verilmesi isteminden ibarettir.
Sosyal Sigortalar Kurumu, 9.7.1945 tarih ve 4792 sayılı Kanun ile iş hayatında türlü hallere karşı Sigorta Kanunu hükümlerini uygulamak ve Çalışma Bakanlığına bağlı olmak üzere, anılan Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi, mali ve idari bakımdan muhtar ve tüzel kişilikte bir Devlet kurumu olarak kurulmuş olup; 29.7.2003 tarih ve 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile yeniden düzenlenen "Kuruluş" başlıklı 1. maddesinde "506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olan sigortalıların, bu kanunlarda yer alan hükümler çerçevesinde sosyal güvenliklerini sağlamak ve diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek üzere kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tabi Sosyal Sigortalar Kurumu kurulmuştur. Kurum Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bağlı kuruluşu olan Sosyal Güvenlik Kurumunun ilgili kuruluşudur." denilmiştir.
Anayasa"nın 60. maddesi ile Devlete "sosyal güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri almak ve teşkilatı kurmak" şeklinde verilen görevi yerine getirmek üzere kurulan ve kamu tüzel kişiliğini taşıyan Sosyal Sigortalar Kurumunun, Anayasa"nın 124. maddesinde işaret edildiği gibi, kendi görev alanını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarma yetkisine de sahip bulunduğu tartışmasızdır. Nitekim, 506 sayılı Yasa"nın 135. maddesinde sayılan konuların Kurumca hazırlanacak yönetmelikler ile tespit olunacağı belirtilmiştir.
Öte yandan, 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu"nun "Yönetim Kurulunun görev ve yetkileri"ni düzenleyen 7. maddesinin 18 numaralı fıkrasında "Sigortalılar, gelir ve aylık almakta olanlar, hak sahipleri, geçindirmekle yükümlü oldukları kişiler ve Kurum personeli ile bakmakla yükümlü olduğu kişilerin faydalanacakları sağlık yardımlarının Kurum sağlık tesisleri ile bunların dışındaki sağlık tesislerinden hizmet satın almak suretiyle karşılanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek." sayılmıştır.
İdarenin görev alanını ilgilendiren kanun ve tüzüklerin uygulanmasına ilişkin olarak çıkardığı yönetmelikler gibi, ülke çapında uygulanan genelgenin de, Anayasa ve Yasa ile idareye tanınan düzenleme yetkisine dayanan, objektif ve genel nitelik taşıyan düzenlemelerden olduğu ve hukuka uygunluğunun yargısal denetiminin de idare hukuku ilkelerine tabi bulunduğu kuşkusuzdur.
Buna göre, SSK."nun 13/300 Ek sayılı Genelgesinin iptali istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı İ.Y.U.K."nun 2/1-a. maddesinde sayılan "İdari İşlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları " kapsamında ve 2575 sayılı Danıştay Kanunu"nun 24/1-c. maddesine göre Danıştay"da çözümlenmesi gerekmektedir.
Milletvekillerine yönetmelik ile tanınan tedavi yardımlarına ilişkin hakların yorum yoluyla uygulanması yolundaki istek, genel düzenleyici işlemin konusu ve kapsamını ilgilendirdiğinden, bu husus hakkında verilen kararın denetimi de Genelge"nin yargısal denetimini yapacak olan Danıştay"a ait bulunmaktadır.
Ancak, Kurumdan aylık alanlar için 506 sayılı Yasa"nın 36. maddesi delaletiyle 33. maddesinde öngörülen sağlık yardımları kapsamında yapılan başvurunun idarece reddi yolunda tesis edilen işlemden doğan davanın, aynı Yasa"nın 134. maddesinde yer alan "Bu Kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmalıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür." hükmü uyarınca adli yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği açıktır.
Belirtilen nedenlerle, uyuşmazlığa konu edilen davanın, Genelge iptali ve Milletvekilleri hakkındaki yönetmelikte düzenlenen hakların yorum yoluyla uygulanması istemlerine ilişkin kısımlarının görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli olduğundan Danıştay Onbirinci Dairesi"nce bu yönlerden verilen; 506 sayılı Yasa"nın 33. maddesine göre yapılan başvurunun reddi işleminden doğan uyuşmazlığa ilişkin kısmının görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan Ankara 4. İş Mahkemesi"nce bu yönden verilen, görevsizlik kararlarının kaldırılması gerekmektedir.
SONUÇ : Davanın, Genelge iptali ve Milletvekillerine yönetmelik ile tanınan tedavi yardımlarının yorum yoluyla uygulanması istemlerine ilişkin kısımlarının çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Onbirinci Dairesi"nce verilen 10.4.2003 gün ve E:2003/630,K.2003/1665 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ BELİRTİLEN YÖNLERDEN KALDIRILMASINA; davanın, 506 sayılı Yasa"nın 33. maddesine göre yapılan başvurunun reddine ilişkin kısmının çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 4. İş Mahkemesi"nce verilen 28.1.2004 gün ve E: 2003/1234, K: 2004/2 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ BELİRTİLEN YÖNDEN KALDIRILMASINA, 1.7.2004 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.