15. Hukuk Dairesi 2016/6263 E. , 2017/1477 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı-karşı davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı-karşı davalılar vekili Avukat ... ile davalı-k. davacı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Asıl ve karşı dava eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup ilâmlı icra takibine dayalı olarak icra tehditi altında haricen ödenen ve dayanak ilâmın bozulup yeniden yapılan yargılamada hükmedilen miktara göre fazla ödendiği anlaşılan bedelin tahsili için yapılan ilâmsız icra takibine itirazın iptâli ve takibin devamı, karşı dava ise hapis hakkı iddiası ile taşınmazdaki faaliyet ve tasarrufuna engel olduğundan oluştuğu iddia edilen munzam zarar alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen karar, davalı-karşı davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı-karşı davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalı-karşı davacı, ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin kesinleşmeden de icraya konulabilen 2004/348 Esas 2009/253 Karar sayılı ilâmına istinaden ... İcra Müdürlüğü"nün 2010/162 sayılı takip dosyasında, davacı-karşı davalılar aleyhine asıl alacak, işlemiş faiz, vekâlet ücreti, yargılama giderleri vs. için toplam 138.239,81 TL alacak üzerinden ilâmlı icra takibi yapmıştır. Davacı-karşı davalıların bu takipteki borç nedeniyle davalı-karşı davacı vekiline 16.02.2010 tarihinde haricen 153.052,00 TL ödeme yaptıkları sabittir.
Dayanak ilâm davalılarının eldeki dosyadaki davacıların temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin 12.04.2011 gün 2010/2375 Esas 2011/2243 Karar sayılı ilâmı ile lehlerine bozulmuş, karar düzeltme talebi de reddedildikten sonra açılan duruşmada mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda 14.06.2012 gün 2012/193 Esas 2012/303 Karar sayılı ilâmla yüklenici davalı ..."ın davasının kısmen kabul edilerek 44.012,96 TL alacağın ... ve ..."ten 04.01.2005 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile ..."a verilmesine karar verilmiş, bu karar da Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin 2012/7737 Esas 2013/1245 Karar sayılı ilâmı ile onanarak karar düzeltme yoluna gidilmeksizin 07.06.2013 tarihinde kesinleşmiştir.
Davalı-karşı davacı ... mahkeme ilâmına dayalı icra takibi yaptığı ve vekiline haricen ödemenin yapıldığı 16.02.2010 tarihi itibariyle dayanak ilâm henüz temyiz incelemesinde olup bozulmamış olduğu ve ..."ın fazla tahsilat yaparak sebepsiz zenginleştiği bozmadan sonra verilen kararın kesinleşmesiyle ortaya çıktığından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 117. maddesinin ikinci fıkrası son cümlesi uyarınca sebepsiz zenginleşmede iyiniyetli olduğunun kabulü zorunludur. Dayanak ilâmın bozulmasından sonra asıl dava davacıları, davalı-karşı davacıyı yaptıkları icra takip tarihine kadar usulen temerrüde düşürmediklerinden, yaptıkları takip tarihine kadar işlemiş faiz istemeleri mümkün değildir. Temerrüt yapılan fazla ödemenin iadesi talebiyle yapılan icra takip tarihinde gerçekleşmiştir.
Mahkemece karar gerekçesinde fazla ödeme miktarı hesaplanmaya gayret edilmiş ise de yapılan hesaplama denetime elverişli olmadığı gibi asıl dava davacılarının yaptıkları hesaplanmadan da farklıdır.
Bu durumda mahkemece konusunda uzman hesap bilirkişisinden ... İcra Müdürlüğü"nün 2010/162 sayılı takip dosyasının dayanağı ilâmın bozulması nedeniyle, yeniden hükmedilen alacak miktarı ve fer"ileri vekâlet ücretleri, yargılama giderleri ve icra masraflarını dikkate alarak 16.02.2010 haricen ödeme tarihi itibariyle yüklenicinin alacak miktarı ve yapılan ödemeye göre fazla ödeme miktarı gerekçeli ve denetime elverişli olarak hesaplattırılıp, takipten önce temerrüt ihtarı bulunmadığından davacı iş sahiplerinin yaptığı icra takip tarihinden itibaren faiz isteyebilecekleri dikkate alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile ve işlemiş faizi ile birlikte itirazın iptâline karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan bu halde alacağın varlığı ve miktarı yapılan yargılamada alınacak bilirkişi raporuyla saptanacağı işlemiş faiz istemi reddedileceğinden alacak likit ve borçlu yüklenici itirazında tamamen haksız olmayacağından koşulları oluşmayan icra inkâr tazminatı da reddedilmelidir.
Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmadığından asıl dava yönünden kurulan hükmün davalı-karşı davacı yüklenici yararına bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı yüklenicinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün davalı-k.davacı yararına BOZULMASINA, 1.350,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı-karşı davalılardan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davalı-karşı davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı-karşı davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 03.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.