Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun mahkeme kararının İİK.nun 366. ve HUMK.nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 15.60. TL onama harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 21/12/2009 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy Yazıları:28.11.2008 tarihli, keşide yeri (ARD.) olarak gösterilen belgeye dayanılarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılmaktadır. Borçlunun dayanak belgede keşide yeri unsuru bulunmadığından bahisle kambiyo takibinin iptali istemi, mahkemece vergi kimlik nosu üzerinde yer alan ibarenin keşide yeri olarak kabulü gerekeceğinden reddolunmuştur.
Yargıtaya İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 14.12.1992 tarih, 1992/1-5 sayılı kararında da vugulandığı üzere, çek TTK."na göre kıymetli evrak mahiyetinde bir kambiyo senedidir ve hukuki niteliği itibariyle bir havaledir. Bu havalenin yazılı şekilde yapılması, belli şekil şartları içermesi ve kayıtsız şartsız bir ödeme yetkisi biçiminde olması gerekir. Diğer kambiyo senetlerinde olduğu gibi çekte de sıkı sıkıya şekle bağlılık esası geçerlidir. Zorunlu unsurlardan birinin eksikliği bile çekin bu niteliğini ortadan kaldırır. Çekin zorunlu unsurları TTK.nun 692-693.maddelerinde gösterilmiştir. Çekin ihdas edildiği yerin çekin yüzüne yazılması zorunludur. Keşide yeri, çekin zorunlu unsuru olduğu için, keşide yeri gösterilmeyen çek bu nitelikte sayılmamaktadır. Ancak TTK.nun 693.maddesinde; "yukarıdaki maddede gösterilen hususlardan birini ihtiva etmeyen bir senet aşağıdaki fıkralarda yazılı haller dışında çek sayılmaz. Keşide yeri gösterilmemiş olan çek, keşidecinin adı ve soyadının yanındayazılı olan yerde çekilmiş sayılır" denilmiştir. Sıkı şekilcilik, kanunun aradığı zorunlu unsurların çek yaprağı üzerine yazmayı gerektirir. Zira çek keşideci ile lehtar arasında havale ilişkisi doğuran bir akittir. Keşideci çeki düzenlemekle o konudaki iradesini beyan etmiş olmaktadır. İrade beyanı olmadan çekin vücut bulması mümkün değildir. Bu irade beyanının anlaşılabilir olması en önemli özelliğidir. Keşide yerinin yazılması da bir irade beyanı olduğundan anlaşılabilir olması koşulu ile bu irade beyanının kısaltılarak yapılması da mümkündür. Okunduğunda hiçbir duruksama sözkonusu olmaksızın anlamları belirlenebilen kısaltmaların keşide yeri olarak yazılması çeki sadece bu kısaltma sebebiyle geçersiz hale getirmez. Örneğin; G.antep, Ş.urfa, K.maraş gibi kısaltmaların neyi ifade ettikleri kolaylıkla ve hiçbir tartışmaya yol açılmaksızın belirlenebilecek niteliktedirler ve keşide yeri olarak kabulü gerekir. Buna karşın ne anlama geldiği bilinemeyen, bir çok anlama gelebilecek kısaltmaların yazılması halinde, keşide yeri gösterilmemiş sayılmalıdır.
Somut olayda, takip dayanağı çekte keşide yeri "ARD" şeklinde gösterilmiştir. (Ard) ibaresi; Ardeşen"i çağrıştırabildiği gibi, Ardahan, Ardanuç ve benzeri yerleri de gösterebileceğinden İ.B.B.G.K.kararında da belirtildiği şekilde keşide yeri gösterilmemiş sayılır.
Diğer taraftan çekin sol alt köşesinde vergi kimlik numarasında görülen, yer ismi belgenin alındığı vergi dairesi ile ilgili olup, keşide yeri olarak yorumlanamaz. Yargıtay H.G.K.nun 8.6.2005 tarih, 2005/12-357-363 sayılı kararında da belirtildiği üzere; "TTK.nun 692.maddesinde, çekte bulunması gerekli zorunlu unsurlar açıkça belirlenmiş olup, vergi kimlik numarasının çeklere yazılması zorunlu unsur olarak gösterilmemiştir. 4814 Sayılı Yasa çek hamillerinin korunması ve çekle ödemelerin düzenlenmesine ilişkin 3167 Sayılı Yasada değişiklik yaptığından, TTK.nun 692.maddesini değiştirir mahiyette değildir. Bu nedenle TTK.nun 692.maddesindeki unsurları taşıyan çekler kambiyo senedi niteliğinde olup, vergi kimlik numarasının çek defterinin yapraklarına yazılmaması kambiyo takibi yapılmasına engel teşkil etmez". Hal böyle olunca çekte bulunması çekin geçerlilik koşulu olmayan ve zorunlu bulunmayan bir unsura dayanılarak,(somut olaydaki gibi vergi kimlik nosundaki yer ibaresine) çekin geçerliliği için yasaca bulunması zorunlu olan unsura(keşide yerine) ulaşılması da mümkün değildir. Nitekim, 14.12.2009 tarihinde kabul edilen 20.12.2009 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 5941 Sayılı Çek Kanunu"nun 2/9.maddesi de; "Türk Ticaret Kanunu"ndaki unsurları taşıması kaydıyla, düzenlenen çekin bu maddede yer alan koşullara(örneğin; vergi kimlik numarası taşıması koşuluna) aykırı olmasının çekin geçerliliğini etkilemeyeceği" hüküm altına alınmak suretiyle yukarıda açıklanan İ.B.B.G.K.ve H.G.K.kararlarında yer alan ilkeler de aynen korunmuş olmaktadır.
Açıklanan nedenlerle takip dayanağı belge, keşide yeri unsurunu taşımadığından çek vasfında değildir. Kambiyo takibine konu edilemez. Mahkemece İİK.nun 170/a maddesi hükmü uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile anılan tevhidi içtihada da aykırı sonuç doğuracak şekilde şikayetin reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.
Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan mahkeme kararının yukarıda gösterilen nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerektiğinden kararın onanması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.