12. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/17656 Karar No: 2009/26282 Karar Tarihi: 24.12.2009
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2009/17656 Esas 2009/26282 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2009/17656 E. , 2009/26282 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 13/05/2009 NUMARASI : 2009/1439-2009/1000
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu Saim Bahadır adına "T.M. F. Ç. Mah. S.Mevk. T. Ö.Cad. O.karşısı V. K. K. Y. Koop. G.İstanbul" adresine gönderilen ödeme emrinin bila tebliğ iadesi üzerine, yeniden çıkarılan ödeme emrinin "D. A.Cad. B.Sok. No:. D:.B./İstanbul(B.Y.San. ve Tic. A.Ş.)Ş. G." adresinde "muhatabın daimi çalışanı S.Y."ye 23.03.2009 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlu vekilinin başvurusu anılan tebligatın usulsüzlüğüne ve dayanak çeklerde imzanın bulunmamasına yöneliktir. Konuyla ilgili 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 10/1.maddesi hükmüne göre; "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa, bilinen en son adresinde yapılır".Aynı kanunun 16.maddesi ise; "Kendisine tebligat yapılacak şahıs, adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisiyle birlikte aynı konutta oturan kimselere veya hizmetçilerinden birine yapılır" yasal düzenlemesini içermektedir. Temyiz dilekçesine ekli ticaret sicil gazetesinin 6.3.2009 tarihli nüshasında tebliğ yapılan adresin dava ve takip dışı Ş. İnş. Ltd. Şti. (yeni ticaret ünvanı:U. İ. Ltd. Şti)"ne ait olduğu görülmektedir. Şikayetçi borçlu gerçek kişi olduğundan ve tebligat dava ve takip dışı şirket adresine gönderildiğinden ve borçlunun nüfus kaydındaki adresi de gözetildiğinde, olayda TK.nun 16.maddesi hükümleri uygulanamaz. Tebligat Kanununun 17. ve Tebligat Tüzüğünün 23.maddesine göre ise; "Bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler o yerde bulunmadıkları takdirde, tebliğ o yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılır." Somut olayda bu yönde bir tesbit de bulunmadığından yapılan tebligat bu haliyle usulsüzdür. O halde mahkemece TK.nun 32.maddesi gözönünde bulundurulmak suretiyle tebliğ tarihinin düzeltilerek, borçlunun sair itirazları incelendikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle tebliğin usulüne uygun olup, imzaya itirazın 5 günlük sürede yapılmadığından bahisle şikayet ve itirazın reddi yönünde hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ :Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24/12/2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. .