10. Hukuk Dairesi 2021/3804 E. , 2021/14233 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı mirasçıları ve fer"i müdahil SGK vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi ...Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi .... Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı mirasçısı ... ve feri müdahil SGK vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının davalı ..."a ait ...Tuhafiye Mağazası işyerinde sigortalı olarak 18/12/1989 tarihinde işe başladığını, 35 gün bu işyerinde çalışarak işten ayrıldığını, müvekkilinin bu çalışmasını kuruma bildirdiğini fakat işe giriş bildirgesi verildikten sonra hiç bir işlem yapılmayarak primlerinin de ödenmediğini, kurum tarafından işe giriş bildirgesi verildiği halde işverenden prim tahsili cihetine gidilmemesi nedeniyle müvekkilinin mağdur olduğunu belirterek, müvekkilinin kuruma bildirilen, ancak primleri yatırılmamış olan çalışmalarının ( sigortalılık başlangıç tarihi ve çalışma süresinin tespiti) tespiti ile çalışmalarına ait primlerin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
Fer"i Müdahil Kurum vekili içeriğini duruşmalarda da tekrar ettiği cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, kurumlarınca işveren tarafından verilen bildirge ve bordrolara göre işlem yapıldığını belirterek usul ve yasaya aykırı açılan davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... mirasçısı ... cevap dilekçesindeki beyanında; eşi ..."ın 1989 yılında işyeri olduğunu bilmediğini beyan etmiştir.
Davalı ... mirasçısı ..."ın cevap dilekçesindeki beyanında; o tarihte 2,5 yaşında olduğunu, bilmediğini beyan etmiştir.
Davalı ... mirasçısı ..."nun cevap dilekçesindeki beyanında; o tarihte yeni doğduğunu, bu konuyu bilmesinin mümkün olmadığını beyan etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Davacının davasının kabulüne, Davacı ..."ın sigorta başlangıç tarihinin 18/12/1989 tarihi olduğunun ve bu tarihten itibaren davalı ..."a ait işyerinde 35 gün süreyle dönemin asgari ücreti ile çalışmış olduğunun tespitine, karar verildi. karar verilmiştir.
B-BAM KARARI:
Davalı mirasçıları ve fer’i müdahil Kurum vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Fer’i Müdahil Kurum vekili temyiz dilekçesinde, “ Mahkeme kararının hatalı olduğu, davanın Kurum lehine bozulmasına karar verilmesi gerektiği, davanın yetkili mahkemede açılmadığı, davacının 18.12.1989 tarihinde davalıya ait işyerinde çalışmaya başlayıp 35 gün bu iş yerinde aralıksız şekilde çalışmaya devam ettiğine dair herhangi bir bilgi ve belgeye Kurum kayıtlarında rastlanılmadığı, Mahkemece dinlenen tanıkların tümünün davacıyla aynı dönemde çalışan işverenin bordrolarında kayıtlı tanıklar ve komşu veya benzeri işi yapan iş yerlerinde çalışan kayıtlara geçen kişilerden olmadığı, dinlenen tanıkların iddia edilen çalışmaya ilişkin olarak görgüye dayalı bilgilerinin de olmadığı, dinlenen tanıklardan bir kısmının davacının yakın akrabası olup tarafsız beyanda bulunmalarının da mümkün olmadığı, yine tanık beyanlarında açıkca çelişkilerin mevcut olduğu, davacının davalı işyerinde eylemli olarak çalıştığını ispat edemediği, haksız ve yersiz olarak açılan davada Yasaya, Usule ve Yargıtay İçtihatlarına aykırı olarak, eksik inceleme ve araştırma sonucunda karar verildiği belirtilerek kararın bozulması talep edilmiştir.
Davalı mirasçısı ...; davanın zamanaşımına uğraması nedeniyle reddi gerekirken hukuka aykırı olarak kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek kararın bozulması istenmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleridir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; 11.11.1971 doğumlu olan davacının 18.12.1989 tarihinde, davalı ...’a ait, “... Tuhafiye” unvanlı, Kurumda 0036573 sicil sayılı dosyada işlem gören işyerinde, işe başladığına dair işe giriş bildirgesinin kuruma 17.01.1990 tarihinde intikal ettiği, anılan işverenliğin , tuhafiye mahiyetli olarak, 18.12.1989 tarihinde kanun kapsamına alındığı, 21.05.1990 tarihinde kanun kapsamından çıkarıldığı ve iz olduğu, davacının talebine konu dönemde davalı işyerinden bordro verilmediği, Mahkemece, davacı tanıkları ile davalı işyerinden bildirimi bulunan bordro tanıklarının dinlendiği, ancak dinlenen bordro tanıklarının ihtilaf konusu dönemde çalışması bulunan tanıklar olmadığı, diğer yandan, davacı tanıkları dışında dinlenen tanıklarının davacıyı tanıdıklarına dair bir ifadelerinin yer almadığı, SGK, Belediye, vergi dairesi ve kolluk vasıtasıyla yapılan araştırma sonucunda da komşu işyeri ve çalışanlarının tespit edilemediği anlaşılmaktadır.
Eldeki davada, ihtilaf konusu olan 18.12.1989 tarihinden itibaren 35 günlük süre zarfında geçtiği iddia olunan fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten sadece davacı tanıklarının çalışma olgusunun varlığının tespiti hususunda yetersiz beyanları esas alınarak yazılı şekilde kurulan hüküm hatalı olmuştur.
Buna göre, Mahkemece yapılacak iş, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp, aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve bunların çalıştırdığı kimseler yeniden Kurum ve Kolluk marifetiyle yöntemince belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, tanık beyanları arasında çelişki oluşması halinde bu çelişki giderilmeli, çalışma olgusunun varlığına ilişkin deliller, taraflardan da sorulmak suretiyle toplanmalı ve taraf iddiaları irdelenmeli, gerektiğinde re’sen araştırma genişletilerek bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözönünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, feri müdahil Kurum vekili ve davalı mirasçısı ...’ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15/11/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.