Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/9571 Esas 2018/3850 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/9571
Karar No: 2018/3850
Karar Tarihi: 02.07.2018

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/9571 Esas 2018/3850 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı vekili, davalıya ait bir taşınmaza inşaat sözleşmesi yapılmak üzere ön sözleşme imzalandığını ancak taşınmazın satıldığını ve davalının bunu sakladığını iddia ederek cezai şart ödemesini talep etmiştir. Ancak mahkeme, davacının paylı mülkiyete konu bir taşınmazda diğer paydaşların onayını almadan sözleşme yapması nedeniyle uğrayacağı zararın sonucuna katlanmak zorunda olduğu ve davalının bu zararlardan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Kanun maddeleri olarak; Türk Borçlar Kanunu'nun 27. maddesi (Sözleşmelerin kurulması), 117. maddesi (Taahhüt altına sokulacak işlerin yüklenicisi), 138. maddesi (Hileli davranış) ve 326. maddesi (Paylı mülkiyette birlikte hareket etme yükümlülüğü) kararda referans alınmıştır.
23. Hukuk Dairesi         2015/9571 E.  ,  2018/3850 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki sözleşmeden doğan tazminat ve cezai şart istemi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, dosya içerisinde tebligat için mürafaa pulu bulunmadığından duruşma isteminin red edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacı vekili, davalıya ait tapu tahsis belgesi olan 1478 ada 3 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmak üzere 25.07.2012 tarihinde noterde düzenleme şeklinde bir ön sözleşme imzalandığını, ön sözleşmedeki şartların yerine getirilmesinden sonra arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılacağının kararlaştırıldığını, ancak sözleşme konusu yerin sözleşme tarihinden yaklaşık 14 ay önce mahkeme kararıyla satıldığını, davalının bunu bilerek ve davacıdan saklayarak, hile ile sözleşme imzaladığını, bu nedenle sözleşmede öngörülen cezai şartı ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek, 80.000,00 TL"nin dava tarihinden işleyecek faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, ön sözleşmenin hukuken geçersiz olması nedeniyle buna dayanarak cezai şart talep edilemeyeceğini, davalının sözleşme konusunun satışından da haberdar olmadığını, taşınmazda başka hissedarların da bulunduğunu ve tümüyle sözleşme yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacı yüklenicinin tacir olması nedeniyle, basiretli bir tacirden beklenen dikkat ve özeni göstermeyip, henüz tapu kaydı dahi bulunmayan ve paylı mülkiyete konu bir taşınmazda diğer paydaşların onayını da almadan, bina yapımı ve diğer konulara ilişkin olarak 3. kişilerle alacak borç ilişkine girmesinden dolayı uğrayacağı zararın sonucuna katlanmak zorunda olduğu, bu zararlardan davalının sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.07.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.