Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/19403 Esas 2018/5721 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/19403
Karar No: 2018/5721
Karar Tarihi: 28.06.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/19403 Esas 2018/5721 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, bir iş kazası sonucunda maluliyeti sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Ancak mahkeme, davacının açtığı davanın zamanaşımı süresi dolmuş olduğu gerekçesiyle reddetmiştir. Ancak davacının kaydettiği zararın zamanaşımı süresi içinde olduğu, mahkemenin yanlış bir karar verdiği belirtilmiştir. Davada uygulanan zamanaşımı süresi hakkında ise, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146. maddesi gereğince, haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, bu tür davalarda zamanaşımı süresinin, failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılması gerektiği vurgulanmıştır. Bedensel zararın gelişim gösterdiği durumlarda ise, hastalık seyrinin tamamlandığı tarihin esas alınması gerektiği belirtilmiştir.
21. Hukuk Dairesi         2016/19403 E.  ,  2018/5721 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.
    Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
    K A R A R

    Dava, 11.02.2009 tarihli iş kazası nedeni ile davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, zamanaşımı süresi dolduğundan davacının davasının reddine karar verilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacının 11.02.2009 tarihinde iş kazası geçirdiği, 02.12.2015 tarihli dava dilekçesinde 10000 TL maddi tazminat ile 200000 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, davalı şirket vekilinin süresinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunduğu, mahkemece davalı şirketin zamanaşımı defi gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında; zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 146. maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır. Uyuşmazlık bu tür davalarda uygulanmakta olan 10 yıllık zamanaşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır. Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Bedensel zararın gelişim gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir.
    Dava konusu olayda, davacı bakımından değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı, olayla birlikte zararın öğrenildiği ve zamanaşımının başlangıç tarihinin olay tarihi olduğu ortadadır. İş kazasının 11.02.2009 tarihinde gerçekleştiğinin iddia edildiği, ceza yargılaması kapsamında da aynı tarihin olay tarihi olarak zikredildiği ve davanın 02.12.2015 tarihinde açıldığı, bu bağlamda 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmediğinin anlaşılması üzerine; Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde zamanaşımından davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
    Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları kabul olunmalı ve temyiz itirazlarının bu aşamada sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.