7. Hukuk Dairesi 2015/2689 E. , 2016/12032 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; duruşma gününün taraflara tebliği için davetiyeye yapıştırılacak posta pulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü;
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, ücretlerinin eksik ve düzensiz ödenmesi nedeniye ihtarname çekerek iş akdini feshettiğini, yasada öngörülenden fazla çalıştırıldığını iddia ederek kıdem tazminatı, ulusal bayram genel tatil yıllık izin, fazla mesai ücretleri alacağını talep etmiştir.
Davalı, davacının kendi isteği ile iş akdini feshettiğini, bu nedenle kıdem tazminatına hak kazanmadığını, fazla çalıştırılmadığını, davacının ulusal bayram genel tatil günlerinde, hafta tatillerinde çalışmadığını, yıllık izin kullandığını ve alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının fazla mesai yapıp yapmadığı ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı hususunda da ihtilaf bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Davacı dava dilekçesinde, çalıştığı süre içerisinde İş Yasasında öngörülenden çok daha fazla çalışmasına rağmen kendisine fazla çalışma ücreti ödenmediği gibi genel tatil ücretlerinin de ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise fazla çalışması olmadığı gibi genel tatil çalışmasının da bulunmadığını savunmuştur.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davacının ayda 12 gün 08:00-18:00 saatleri arasında 10 saat çalıştığı, 8 gün nöbet tutarak günde 16,5 saat çalışarak aylık toplam 252 saat çalıştığı, yasal aylık çalışma süresinin mahsubu ile haftada toplam 12 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır.
Somut olayda davacı fazla mesai ve ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma iddialarını tanık beyanlarıyla ispatlama yoluna gitmiş olup işyerinin hastane olması da dikkate alındığında 6100 sayılı HMK’nun 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde hastanede tutulan ameliyat kayıtları, nöbet çizelgeleri vb işyeri kayıtları getirtilerek ve özellikle Medula sistemi ile ilgili kayıtların da getirtilerek davalı işyerinde genel tatillerde ve diğer çalışma günlerinde çalışma saat aralıkları belirlenerek akşam saat 17.00 den sonra acil hizmetleri dışında provizyon (hasta bakma izni) alınıp alınamadığı, alınamadığının tespiti halinde acil dışındaki saat 17.00"den sonra sağlık hizmetlerinin nasıl karşılandığı, davacının gerek genel tatillerde ve gerekse de diğer çalışma günlerinde akşamları kaça kadar çalıştığı, işyerinde vardiya/posta halinde çalışma olup olmadığı, olduğunun tespiti halinde vardiya/posta halinde çalışanların İl Sağlık Müdürlüğü"ne bildirilip bildirilmediği araştırılıp davacının çalışma şekli ve süresi belirlenip yukarıda belirtilen kayıtlar getirtilip değerlendirilerek bu alacakların varlığının tespiti halinde davacı tarafından yapılan feshin haklı olup olmadığı kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı da tartışılarak sonuca varılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 01/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.