11. Hukuk Dairesi 2018/5146 E. , 2019/7135 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 19.12.2017 tarih ve 2014/17-2017/187 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin asıl davada davalı şirket vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin eşi olan ..."ın 30.09.1996 tarihinde vefat ettiğinde davalı şirkette 20.194 adet hissesinin bulunduğunu, söz konusu hisselerin mirasçılık sebebi ile müvekkiline ve çocuklarına geçtiğini, müvekkilinin vefat eden eşinin evlilik dışı kızı olan davalı ..."in 1998 tarihi öncesinde alınmış veraset ilamı ile işlem yaptığını, bu verasetin iptali için dava açtığını, İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 15/07/1998 tarihli ve 1998/982-926 Esas, Karar sayılı kararı ile veraset ilamının iptaline karar verildiğini, ancak müvekkilinin Karşıyaka 4. Asliye Hukuk Mahkemesi"nde hisselerin yarısının kendisine ait olduğunun tespiti için açtığı davada, muristen kalan 20.194 adet hissenin 1/2"sinin davacı müvekkiline ait olduğuna dair karar verildiğini, bu karara rağmen davalı ..."in müvekkiline ait olan 2.524.50 adet hisseyi birleşen davanın davalılarına devrettiğini, mahkeme kararını bilmelerine rağmen davalıların hukuka aykırı olarak davacının hisselerini devraldıklarını ileri sürerek, dava konusu hisse satışının iptaline, müvekkili adına tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde hisse miktarına tekabül eden 10.000,00 TL"nin davalılardan ve 1.000,00 TL kâr payının ise davalı şirketten tahsiline, ayrıca 4.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Islah ile maddi tazminata ilişkin talebini 18.551,41 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı şirket vekili, davanın zamanaşımı ve esas yönünden reddini savunmuştur.
Davalı ..., davalı şirkette babası dolayısıyla ortak sıfatını kazandığını, hakkı olan hisselerin adına tescil edilmesinden sonra bunları şirket yönetiminin de onayını almak suretiyle noter vasıtasıyla sattığını, davacının açtığı davanın kesinleşmiş sonucunu kendilerine bildirmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın zamanaşımı ve esas yönünden reddini istemiştir.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, hisse devrinin iptaline karar verilmesinin bu aşamada infazı mümkün olmadığından davacının diğer talebinin değerlendirildiği, hisse devir tarihi olan 07.06.2014 tarihinde hisselerin bedelinin 18.551,41 TL olduğu, birleşen davalıların kötüniyeti ispatlanamdığından sorumluluklar bulunmadığı, asıl davanın davalılarının davacının oluşan zararından sorumlu olduğu gerekçesi ile birleşen davanın reddine, asıl davanın kısmen kabulü ile 18.551,41 TL maddi tazminatın 07/06/2004 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte asıl davalılardan tahsiline, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre asıl davada davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, hisse devrinin iptali ile hissenin davacı adına tescili, devrin iptalinin mümkün olmaması halinde hisselerin gerçek değerinin tespiti ile hisselere karşılık 10.000TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, yazılı gerekçelerle asıl davanın kısmen kabulü ile 18.551,44 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmiştir. Ancak, davacı öncelikle 10.000,00 TL maddi tazminatın tahsilini istemiş, Dairemiz bozma ilamından sonra maddi tazminat talebini ıslah ile artırarak 18.551,41 TL’ye yükseltilmiştir. Islah tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 177. maddesinde ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği düzenlenmişse de, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu"nun 06/05/2016 tarih ve 2015/1 E. - 2016/1 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, bozma sonrası ıslahın söz konusu olmayacağı nazara alınmadan davacı vekili tarafından bozma sonrası ıslah edilen maddi tazminat miktarı üzerinden maddi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı şirket vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın asıl davada davalı şirket yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl davada davalı şirkete iadesine, 13/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.