14. Hukuk Dairesi 2016/7979 E. , 2019/1990 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.09.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 02.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacıların maliki olduğu 504 parsel sayılı taşınmaz lehine, 505 parsel sayılı taşınmaz aleyhine ya da mahkemece uygun görülecek başka güzergahtan geçit hakkı kurulmasını talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar, murisleri ...’un 505 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, bu parselden geçen ve fiili olarak kullanılan herhangi bir yol olmadığını beyanla davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ..., 500, 501 ve 502 parsel sayılı taşınmazların da davacılara ait olduğunu, geçit hakkı tesis edilirken öncelikle bu taşınmazların değerlendirilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacı ..."ın 500 parsel numaralı taşınmazda 1/3 oranında hissesi bulunması, 501 ve 502 parsellerin davacı ..."ın murisi babasına ait olması, nedeniyle davacıların ana yola kendi taşınmazlarını kullanmak suretiyle de ulaşabilecekleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Somut olaya gelince;
Mahkemece her ne kadar lehine geçit hakkı talep edilen 504 parselin civarında davacılara ait başka parsellerin bulunması ve davacıların bu parselleri kullanarak da yola çıkışlarının mümkün olması gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de; geçit hakkı şahıs lehine değil taşınmaz lehine kurulacağından ve 504 parselin geçit ihtiyacı içerisinde bulunduğu sabit olduğundan mahallinde yeniden keşif yapılarak fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince öncelikle davacılara ait olduğu belirtilen 500, 501 ve 502 parsellerden geçit hakkı tesisi imkanı olup olmadığı değerlendirilmeli, mümkün olması halinde bu parsellerden geçit hakkı tesisi gerekir. Ancak mümkün olmaması halinde diğer alternatifler değerlendirilerek tespit edilecek uygun güzergaha göre yeniden geçit bedeli hesaplatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.