9. Hukuk Dairesi 2012/21256 E. , 2013/11389 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı karşı davalı vekili, davacı gemiadamının sözleşme gereği çalıştığı günler ve yaya gereği en az 6 ay asgari süreli sözleşmeyle çalışması nedeni ile bu süre ücret alacağının davalı-karşı davacıdan, davalı-karşı davacı vekili ise, davalı gemiadamının verdiği zarar ve zimmetinde kalan para nedeni ile oluşan alacağın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı-karşı davalının davasının kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı-Karşı Davalı İsteminin Özeti:
Davacı-karşı davalı vekili, davacı-karşı davalı gemiadamının kaptan olarak davalıya ait gemide belirsiz süreli iş sözleşmesi ile 09.08.2006 tarihinde çalışmaya başladığını, ancak iş sözleşmesinin uzak yol seferinde iken gönderilen mesaj ile feshedildiğini, sonradan gerekçe olarak geminin satılmasından söz edildiğini, Deniz İş Kanunu uyarınca gemiadamı ile asgari en az 6 ay süre ile çalışma zorunluluğu bulunduğunu, bu süre dolmadan iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini belirterek, çalıştığı süre için ödenmeyen ücret ile 6 aylık asgari süre nedeni ile bakiye süre ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, aynı isteği birleştirilen davada miktar arttırarak tekrarlamıştır.
B) Davalı-Karşı Davalı Cevabının Özeti:
Davalı-karşı davacı vekili ise gemi kaptanı olan davacının yük almak için .... a gittiğini, Limana gittiğinde hazırlık mektubunu Yükleme Limanı Acentesine vermesi gerekirken, kiracı firmanın operasyon merkezine gönderdiğini, yapılan bir kısım yazışmalar neticesinde bu durumun düzeltildiğini, ancak bu durumdan dolayı yükleme limanı acentesine hazırlık mektubunun çok geç verildiğini, yükleme işlemi başladığında ise davacının balastı zamanında bastırmaması nedeni ile yüklemede gecikme yaşandığını, davacının kusurundan dolayı şirketin zarara uğradığını, bunun dışında tamimlerde gemi limandan ayrılmadan önce kaçak yolcu var mı diye kaptan tarafından kontrol yapılması gerektiğini, davacının bu kontrolü yaptırmadan geminin limandan ayrıldığını, seyir halinde iken gemide 3 tane kaçak yolcu bulunduğunu, şirketin bu nedenle ceza ödemek zorunda kaldığını, davacının iş sözleşmesinin işvereni zarara uğratması nedeni ile feshedildiğini, ücretinin ödendiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuş birleştirilen dosyada ise derdestlik itirazında bulunmuştur.
Birleştirilen karşı dava ile de davacının yüklemeyi geç yapması, kaçak yolcu alması nedeni ile verdiği zarar yanında davacının görevden ayrılırken yeni kaptana gemi kasasını 3.031 USD eksik teslim ettiğin belirterek bu zararlarının davacı-karşı davalı gemiadamından tahsiline karar verilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek, davacının iş akdinin feshinde davalı tarafın iddialarına dair sebepler ifade edilmediği, davacının iddia edilen hatalarından sorumlu tutulabileceği tutanak ya da belgelerin dosyada bulunmadığı, bu durumların davacıdan kaynaklandığının tam olarak tespit edilemediği, davacı-karşı davalının davasında haklı olduğu ve davalı-karşı davalı tarafın iddialarını ispat edemediği, davacının en az 6 aylık çalışması gerektiği ve bu süre içinde davalı şirketten sonra başka bir şirkette çalıştığı tespit edildiğinden Yargıtay kararları doğrultusunda alabileceği ve yeni çalıştığı yerde aldığı ücretler arasındaki ücret farkını da hak ettiği gerekçesi ile davacı-karşı davalının davasının kısmen kabulüne, birleştirilen davalı-karşı davacının davasının reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Usul açısından:
a) Anayasanın 141. maddesinde, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı açıklanmış, aynı zorunluluk 6100 sayılı HMK.’un 297. maddesinde de düzenleme altına alınmıştır. Anılan yasal düzenlemede yargıcın, uyuşmazlık konusu olan olay hakkında tüm kanıtları toplaması, tartışması, bu kanıtlardan hangilerine değer vermediğinin nedeni, hangilerini üstün tuttuğunun dayanaklarını değerlendirdikten sonra bir sonuca varmasının zorunlu ve gerekli olduğu vurgulanmıştır. Böyle bir yöntemin izlenmesi durumunda ancak kararın gerekçeli olduğunun kabul edilebileceği sonucuna varılabilir. Hükmü kuran yargıcın böyle bir yöntemi izlemesi halinde maddi olgularla hüküm fıkrası arasında bir bağlantı kurulmuş olabilecektir. Ayrıca gerekçe sayesinde kararın doğruluğu denetlenmiş ve davanın yanları tatmin ve inandırılmış olacaktır. Tüm bunlardan başka ve en önemlisi adil bir yargılamanın yapıldığı sonucuna varılacaktır. (Dairemizin 26.05.2008 gün ve 2007/20517 Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı).
Gemiadamının veya işverenin belirsiz süreli iş sözleşmesini, bildirimsiz fesih hakkı Deniz İş Kanunu’nun 16. maddesinde düzenlenmiştir. Ancak madde 4857 sayılı İş Kanunu’ndan farklı olarak, bir alt sınır belirlenmiş ve gemiadamı ile işveren veya işveren vekili arasında yapılmış olan iş sözleşmesinin gemiadamının işe alınmasından itibaren altı ay geçmedikçe bozulamayacağı kuralını getirmiştir. Altı aylık bu sınır bildirimli fesih için getirilmiştir. Sözleşmenin haklı nedenle feshi halinde bu süre aranmaz; gemiadamının altı aylık süresi dolmadan önce de sözleşmenin bildirimsiz feshi mümkündür.
Deniz İş Kanunu’nun 16. maddesi, belirtilen asgari sürede iş sözleşmesinin bildirimli fesih yoluyla feshedilemeyeceği ve sürenin bitiminden sonra tarafların gerekli bildirim süresini tanıyarak sözleşmeyi feshedebilecekleri kuralını getirmiştir. Deniz işinin özelliğinden nedeni ile gemi ile uzun yola gidecek gemiadamlarına altı aylık asgari bir iş güvencesi getirilmiştir. Ancak bu süre sadece gemiadamı lehine değil, işveren açısından da öngörülmüştür. Her iki tarafı da bağlar. Kısaca gemiadamının altı aylık süresi dolmadıkça her iki taraf da bildirimli fesih hakkını kullanamaz. Bu süre bitmeden iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshedilmesi durumunda, gemiadamı kalan süreye ait bakiye süre ücretini talep edebilir.(Yargıtay 9. HD. 24.10.2011 gün ve 2009/24817 E, 2011/39003 K).
Deniz İş Kanunu’nun 18. maddesine göre “iş sözleşmesinin işveren veya işveren vekili tarafından feshedilmesi halinde sebepleri ile birlikte gemiadamına yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Bildirim imkanı olmayan hallerde durum bir tutanakla tespit olunur”. Buradaki yazılı bildirim şartı bir ispat şartıdır.
Somut uyuşmazlıkta davacının bakiye süre ücreti hüküm altına alınırken, yukarda belirtilen normatif hükümler dikkate alınmamış, feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı gerekçelendirilmemiş ve bu şekilde usule aykırı davranılmıştır.
b) 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu derdestlik konusunu dava şartı olarak düzenlemiştir. HMK 114/ ı maddesinde aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması gerektiği dava şartı olarak belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK 448.maddesine göre “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” 450. maddesinde “(1) 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleri ile birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır.” düzenlemesi mevcuttur. Anılan düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere 6100 Sayılı HMK hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal yürürlüğe girecektir. 1086 Sayılı HUMK döneminde açılan davalara ilişkin olarak eski kanun hükümlerinin uygulanması istisnai olarak HMK geçici 1 ve 2.maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, 6100 Sayılı HMK’nın yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, ile senetle ispat, istinaf ve temyiz ile temyizde duruşma yapılmasına ilişkin parasal sınırlarla ilgili hükümleri Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan dava ve işlerde uygulanmaz. Kanun açıkça bir istisna getirmediğine göre dava şartı olarak düzenlenen derdestlik müessesesinin 1086 Sayılı HUMK döneminde açılan davalarda da uygulanması gerekecektir. Her iki davanın aynı sayılması için gerekli şartlar bakımından maddi anlamda kesin hüküm ile derdestlik arasında hiç bir fark yoktur. O nedenle bu dava ile görülmekte olan başka bir davanın aynı dava olduğunu söyleyebilmek için; maddi anlamda kesin hükümdeki gibi; her iki davanın taraflarının, dava konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir. İki davanın taraflarının aynı olması için tarafların her iki davada da aynı sıfatla davacı veya davalı sıfatıyla hareket etmiş olmaları gerekmez. Derdestlik itirazında dava sebebinden maksat da hukuki sebepler değil davanın dayanağını teşkil eden vakıalardır. Her iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin aynı olduğu kanısına varılırsa 1086 Sayılı HUMK 187/4 ve 194 maddeleri gereği ikinci davanın açılmamış sayılmasına, 6100 sayılı HMK 114/ ı ve 115/2 maddesine göre ise davanın usulden reddine karar verilmelidir.
Davacı-karşı davalı vekili fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ücret ve bakiye süre ücretini talep ederek 17.11.2006 tarihinde dava açtıktan sonra, birleştirilen 2009/312 Esas sayılı dava dosyasında da aynı isteklerle, bu kez miktarı artırarak talepte bulunmuş, davalı ise derdestlik itirazında bulunmuştur.
Mahkemece derdestlik itirazı konusunda karar verilmediği gibi, birleştirilen dava ayrı bir dava olmasına rağmen usuli açıdan da olsa olumlu yada olumsuz bir hüküm tesis edilmemiştir.
Mahkemece birleştirilen davacı-karşı davalının bu davası hakkında derdestlik itirazı incelenemeden olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi usulü açıdan bozma nedeni yapılmıştır.
3. Esas açısından;
a) Davacı-karşı davalının Deniz İş Kanunu’nun 16. Maddesi uyarınca belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışsa bile asgari 6 ay çalışmadan iş sözleşmesinin haklı neden olmadan feshi hainde fiilen çalıştığı süre mahsup edildikten sonra kalan bakiye süre için ücreti hesaplanması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacı fiilen 43 gün çalışmıştır. Buna göre bakiye süresi 4 ay 17 gündür. Bu süre için bakiye süre ücreti hesaplanması gerekirken, 5 ay 17 gün üzerinden bir ay fazla olarak hesaplanması hatalıdır.
b) Ücretin süresinde ödenmemesi halinde Deniz İş Kanunu’nda, İş Kanunu’nda açıkça öngörüldüğü şekilde bir faiz türü öngörülmediğinden bireysel veya toplu iş sözleşmesi ile farklı bir faiz türü belirtilmedikçe ücret ve ücret niteliğindeki alacaklara temerrüt tarihinden yasal faiz uygulanmalıdır. Mahkemece davacının ücret ve bakiye süre ücretine yasal faiz yerine en yüksek mevduat faizi uygulanması isabetsizdir.
c) Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca, kaptan, bütün işlerinde, özellikle i....ı kendisine düşen sözleşmelerin yerine getirilmesinde tedbirli bir kaptan gibi hareket etmek zorundadır. Gemiadamı olan kaptanın özen yükümlülüğü bunu gerektirir. Kaptan, kusuruyla yol açtığı zararlardan, özellikle yasada belirtilen görevlerini yapmamasından doğacak zararlardan dolayı, yolcular da dâhil, gemi ve eşyayla ilgili herkese karşı sorumludur. Donatanın emrine uyması kaptanı sorumluluktan kurtarmaz. Durumu bilerek kaptana emir vermiş olan donatan da sorumludur. Kaptan, denizcilikte geçerli olan kurallar uyarınca; geminin aşırı derecede yüklenmemesine, gerekli safranın gemide bulunmasına ve geminin ambarlarının taşınacak olan eşyayı kabule ve korumaya elverişli bir şekilde donatılmış olmasına dikkat etmelidir. Kaptan, yabancı bir ülkede bulunduğu sırada o ülke devletinin mevzuatına, özellikle kolluk, vergi ve gümrük kurallarına uymamasından doğan zararları ve gemisine harp kaçağı niteliğine sahip olduğunu bildiği veya bilmesi gereken eşyayı yüklemesi sebebiyle ortaya çıkan zararı da tazmin ile yükümlüdür.
Davalı-karşı davacı gemisahibi işveren birleşen davada, karşı dava olarak davacı kaptanın özen yükümlülüğüne, ticaret kanunun hükümlerine aykırı olarak yüklemeyi zamanında yapmaması, gemiye kaçak yolcu alması nedeni ile işverenin zararına neden olduğunu, ayrıca görevini teslim ederken, gemideki kasayı eksik teslim ettiğini ve zimmetinde işverenin parası kaldığını belirterek bu zararlarının tahsilini talep etmiş, kasa teslim tutanağı, açığı talep eden ihtarname ile yükleme ve kaçak yolcu ile ilgili İngilizce belgeler sunmuştur. Mahkeme bu konuda iş müfettişinden rapor alınarak istemin reddine karar verilmiştir. Sunulan belgeler tercüme ettirilmeden, davacı-karşı davalının ilgili normatif hükümler kapsamında sorumluluğu belirlenmeden, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi ile sonuca gidilmesi ayrı bir bozma nedeni yapılmıştır. İngilizce belgeler tercüme edilmeli, kaptanın sorumluluğu ile ilgili gerekirse hukukçunun da aralarında bulunduğu, mali ve kusur bilirkişinden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmalı, kusura göre varsa davalı-karşı davacının zararı hüküm altına alınmalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.