Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/22632
Karar No: 2014/8284
Karar Tarihi: 10.04.2014

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2013/22632 Esas 2014/8284 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2013/22632 E.  ,  2014/8284 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Tekirdağ İş Mahkemesi
    Tarihi : 11.09.2013
    No : 2012/236-2013/350


    Dava, Alman R. sigortasına giriş olan 01.01.1980 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesi ve 01.07.2012 tarihinden itibaren de yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davacı ile davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    İnceleme konusu olayda; 19.12.2002-2012/4.ay arası 3.233 gün SSK’lı çalışma ve 01.01.1980-31.07.1984 tarihleri arası 1.649 günlük 3201 sayılı Yasa kapsamında yurtdışı borçlanma süresi toplam 4.882 prim sayısı bulunan 01.01.1964 doğumlu davacının, 13.06.2012 tarihli tahsis başvurusunun, sigorta girişinin, 3201 sayılı Yasanın 5’inci madde hükmüne göre belirlenerek reddi üzerine eldeki bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Öte yandan, dava dosyası içerisinde yer alan hizmet cetvellerine göre, davacının tahsis başvurusunda bulunduğu 2012 yılı 4.ayda, son çalıştığı işyerinden ayrılışı görünmez ise de; temyiz dilekçesine ekli cetveli göre, 19.12.2002 tarihinde girdiği son işyerinden 03.05.2013 tarihinde ayrıldığı anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, Uluslararası sözleşme hükmü kapsamında 01.01.1980 tarihi sigorta başlangıcı olarak kabul edilirken, yaşlılık aylığı içi gerekli bulunan “sigortalı olarak çalıştığı işyerinden ayrılma” koşulunun gerçekleşmemiş olduğundan bahisle tahsise ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
    Mahkemenin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
    1-Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü, bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, Alman R. sigortasına girmiş bulunması halinde, R. sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceğini öngörmüştür. Ancak anılan sözleşme hükmünün uygulanabilmesi, Alman R. sigortasına giriş tarihini içerecek şekilde yurt dışı borçlanmasının usulünce yapılması halinde mümkündür.
    Diğer taraftan, dava dosyası içerisinde yer alan 10.05.2012 tarihli tercümeli Alman Mercii yazısı ile eki aynı tarihli sigorta durumunu gösterir belgede; davacının, R.a giriş tarihini de içerecek şekilde 30.07.1979-31.07.1984 tarihleri arası Almanya primlerini 06.11.1984 tarihli kararla iade alarak yurt dışı çalışmalarını tasfiye ettiği belirtilmektedir.
    Prim iadesi suretiyle tasfiye edilen yurt dışı hizmetlerindeki tasfiye edilme hali, söz konusu yurt dışı sürelerinin, 3201 sayılı Yasa uyarınca borçlandırılarak sigortalının sosyal güvenliği bakımından değerlendirilmesinde, aksine bir düzenleme bulunmadığından engel değildir. Ancak tasfiye edilen yurt dışı hizmetlerin, sigortalılık başlangıcında esas alınabilmesi mümkün de bulunmamaktadır.
    Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında bağıtlanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü, bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, Alman R. sigortasına girmiş bulunması halinde, R. sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceğini belirtmekle birlikte, anılan hükmün uygulanabilirliği, her iki ülke mevzuatına göre dikkate alınabilecek bir sigortalılık süresinin bulunması halinde mümkündür. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 13.2.2002 t., 2002/10-21 E., 2002/70 K sayılı kararı)
    Sigortalı hizmetlerin tasfiye edilmesi halinde, tasfiyeye uğramış hizmetlerin sosyal sigorta hukuku açısından geçerliliğini yitirmiş sayılması ve artık her iki ülke mevzuatına göre nazara alınabilecek bir sigortalılık süresi kalmayacağından, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında aktedilen Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü uyarınca, R. sigortasına giriş tarihinin, Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak sayılması mümkün olmayacaktır.
    Kuşkusuz bu halde sigorta başlangıcı, 3201 sayılı Yasanın 5’inci madde hükmü çerçevesinde belirlenmesi gerekecektir.
    Şu halde yapılması gereken iş, 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanmaya konu yapılan ve R. sigortasına giriş tarihini de kapsayan 30.07.1979-31.07.1984 tarihleri arası yurt dışı çalışmaların tasfiye edilip edilmediği, tasfiye edilmeyen ve R. sigortası kapsamında bulunan başka bir sürenin bulunup bulunmadığı usulünce yapılacak araştırma ile belirlenmeli; tasfiye edildiğinin anlaşılması halinde ve Türk-Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin sigorta başlangıcına dair sözleşme hükmünün uygulanmasını gerektirecek nitelikte başkaca R. sigortasına girişin de bulunmaması halinde, sigorta başlangıcı ve tahsise dair davacı istemi, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde yeniden değerlendirilmeli ve varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
    2) Bu değerlendirmeler yapılırken, 13.06.2012 tahsis talep tarihi itibarıyla 5510 sayılı Yasanın 30’uncu (Mülga 506 sayılı Yasanın 62’inci) maddesi uyarınca, yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli bulunan sigortalı çalıştığı işten ayrılma koşulunun gerçekleşmemiş olduğu görünse de, temyiz dilekçesine ekli hizmet cetveline göre son çalışılan işten 03.05.2013 tarihi itibarıyla ayrılmanın görülmesi karşısında, söz konusu işten ayrılma tarihi davalı kurum kayıtlarından araştırılarak belirlenip, tahsis şartlarının varlığı halinde sigortalı işten ayrılma tarihinin gerçekleştiği tarihi takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanabileceği gözetilmelidir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.04.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi