9. Hukuk Dairesi 2010/50061 E. , 2013/11384 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı vekili, davalıların devralanın bankada görev yaparken zararlandırıcı işlemlerden bulunduklarını belirterek, banka zararının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacı fonun devraldığı bankanın Gaziantep Şubesinde ...’un şube müdürü, ...’in pazarlama yönetmeni ve ...’ın şube müdürü yardımcısı olarak iş sözleşmesi ile çalışan davalıların görev yaptıkları süre içinde dava dışı ... Tekstil Aş. ve Grup şirketlerine bankacılık mevzuatına ve bankanın uygulamalarına aykırı olarak kredi kullandırmaları nedeni ile banka zararına neden olduklarını, bunun teftiş raporu ile ortaya çıktığını, davalılardan şube müdürü ... ve pazarlama yönetmeni ... hakkında kamu davası açıldığını, oluşan banka zararının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar ... ve ... vekilleri, zamanaşımı itirazı yanında, davalıların olayda kusurları olmadığını, zarar vermediklerini savunurken, diğer davalı tebliğe rağmen yargılamayı takip etmemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda alınan heyet raporları değerlendirilerek ve davalılar ile banka arasında iş ilişkisi nedeni ile doğan zararının 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı kabul edilerek, mahkemece alınan bilirkişi raporlarında davalılara isnat edilen teminat noksanlıklarının bir kısmının yerinde olmadığı, bir kısmına ait ise yeterli somut veriler ve kayıtlar örtüştürülüp teyit edilemediğinden bahse konu kredilerden dolayı davalıların mesul olmadıklarının bildirildiği, davalıların kendilerine isnat edilen iş ve işlemlerle ilgili olarak herhangi bir kast, kusur ve ihmallerinin bulunmadığı, genel müdürlük tarafından belirlenen kredi kullandırım şartlarına, genel bankacılık uygulamaları doğrultusunda uygun davrandıkları mütalaa edildiği, davalıların ihmal, kast ve kusurlarıyla, Banka Genel Müdürlüğünün belirlediği prensiplere ve genel bankacılık uygulamalarına aykırı uygulamaları ile davacıyı zarara uğrattıkları belirlenmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, ret nedeni ile de davalılar yararına nisbi vekalet ücreti takdir edilmiştir.
D) Temyiz:
Karar davacı fon vekili tarafından eksik inceleme ile ve nisbi vekalet ücretine karar verilmesi yönlerinden temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
İşçi, yüklendiği işi özenle yapmak ve işverenin haklı menfaatinin korunmasında sadakatle davranmak zorundadır. İşçi, işverene kusuruyla verdiği her türlü zarardan sorumludur. Bu kapsamda bankada hizmet akti ile çalışan ve bankacılık faaliyetlerinde görev alan işçinin, Bankacılık Etik İlkeleri’nin 20. Maddesi kapsamında “görevlerini yerine getirirken yürürlükteki mevzuata uyması, çalışma ve davranışlarında bankanın itibar kaybına sebebiyet vermesi, adalet, doğruluk, dürüstlük, güvenilirlik ve sosyal sorumluluk prensiplerine aykırı davranışlarda bulunmaması, bankaya ait varlıkları ve kaynakları verimsiz ve amaç dışı kullanmaması, hizmetlerin yerine getirilmesi sırasında üstlendikleri görevlerle ilgili olarak hesap verebilme sorumluluğu içinde olması gerekir.
Diğer taraftan banka kredi işlemleri ile ilgili faaliyetlere katılan işlev ve süreçlerde görev ve sorumlulukları bulunacak personeli bu görev ve sorumluluklarını icra edebilecek niteliklere sahip personel arasından seçmelidir. Banka aynı zamanda kredi taleplerini değerlendirmeye esas olacak uygulamaları ve analizleri önceden belirleyecek, işlem ve süreçte görev alacak personele de bildirecektir. Banka çalışanı da bankanın bu uygulamalarına uygun şekilde hareket edecektir.
Dosya içeriğine göre iş sözleşmesi ile çalışan davalılara çalıştıkları dönemde bankacılık mevzuatına ve bankanın uygulamalarına aykırı olarak, özellikle aynı gruba ait firmalara kredi kullandırdıkları, kredi kullandırılmalarında bankanın belirlediği kredi koşullarına, istenilen şartlara uygun hareket etmedikleri, kredileri tehlikeli risk durumuna düşürdükleri, bankanın mali tahlil ve istihbarat raporundaki olumsuz durumları dikkate almadıkları, bu nedenle bankayı zarara uğrattıkları iddia edilmiş, iki davalı hakkında bu işlemleri nedeni ile hizmet sebebi ile emniyeti suistimal suçundan ceza mahkemesine kamu davası açıldığı, açılan kamu davasında yapılan yargılama sonunda mahkemece sanık davalıların “kasıtlı olarak usulsüz kredi kullandırarak bankayı zarara uğratıp kredi alan firmalar lehine menfaat sağladıkları tespit olunmakla ve müteselsilin hizmet nedeniyle emniyeti suistimal eylemlerinin sabit olduğu” saptanmış, ancak “sanıklarının eylemlerinin 1997 yılında gerçekleştiği, zamanaşımın uğradığı gerekçesi ile zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir. (Gaziantep 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2002/826 Esas ve 2006/473 Kararı). Sözkonusu ceza dosyasında iki bilirkişi raporu bulunmakta olup, hükme esas raporda “firmalara kredi kullandırılmalarında bankanın belirlediği kredi koşullarına, istenilen şartlara uygun hareket etmedikleri, kredileri tehlikeli risk durumuna düşürdükleri, firmaların olumsuz durumları, çok sayıda bankada kredi kullanmaları dikkate alınmaksızın hareket ettikleri, bankanın mali tahlil ve istihbarat raporundaki olumsuz durumları da dikkate alınmaksızın Genel Müdürlükten ısrarla kredi teklifinde bulundukları, kredilerin teminatında alınan çek ve senetlerin gerçek ticari nitelikte oldukları hususunda şüphe bulunduğu, nazım kaynaklarının yapılmadığı ve hizmet sebebi ile emniyet suistimal suçunun sabit olduğu” saptaması yapılırken, diğer rapor da ise “sanıkların hizmet nedeni ile emniyeti süistimal suçunu ortaya koyacak davranışlarının tespit edilmediği, esasen sektör bazında olan ekonomik sıkıntı nedeni ile firmanın taahhütlerini yerine getirememesi nedeni ile bu kredinin tasfiye hesabına alındığı, banka zararını doğuran işlemlerin sanıklarca kasıtlı olarak meydana getirilmiş olmadığı, ancak bankanın plasman ilkelerine riayet edilmediği sonucuna varıldığı” belirtilmiştir.
Ceza Mahkemesinde iki davalı hakkında bu tespitler var iken, mahkeme yaptığı yargılamada iki ayrı rapor almış ve her iki raporda da ceza mahkemesindeki rapor ve karardaki saptamanın aksine ilk raporda “davalılara isnat edilen teminat noksanlıklarının bir kısmının yerinde olmadığı, bir kısmına ait ise yeterli somut veriler ve kayıtlar örtüştürülüp teyit edilemediğinden bahse konu kredilerden dolayı davalıların mesul olmadıklarının
bildirildiği” belirtilmişken, ikinci raporda ise “davalıların kendilerine isnat edilen iş ve işlemlerle ilgili olarak herhangi bir kast, kusur ve ihmallerinin bulunmadığı, genel müdürlük tarafından belirlenen kredi kullandırım şartlarına, genel bankacılık uygulamaları doğrultusunda uygun davrandıkları” mütalaa edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta ceza dosyası da dahil 4 ayrı heyet raporu alınmıştır. Ancak raporlarda kullandırılan kredilerde bankacılık mevzuatına ve bankanın varsa uygulamaya koyduğu ve davalılara bildirdiği kredi taleplerini değerlendirmeye esas olacak uygulamalar ve analizlere ilişkin kendi kredi prosedürüne aykırılık bulunup bulunmadığı, banka kredi işlemleri ile ilgili faaliyetlerde görev ve sorumluluklarını icra edebilecek niteliklere sahip olup olmadığı, görevlerini ve yetkilerini aşıp aşmadıkları, varsa bu aykırılıkta davalının sorumluluğunu ortadan kaldıran hallerin ne olduğu ve dayanakları açık bir şekilde belirtilmemiş, çelişkiler giderilmemiş, hüküm iddia ve savunmayı karşılayacak şekilde oluşturulmamıştır. Eksik inceleme ve özellikle bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; bir hukukçu ve ikide bankacı olmak üzere yeniden oluşturulacak üç kişilik birikişi heyetinden; davalıların görev yaptığı şubede görev yaptığı görev yaptıkları süre içinde, teftiş raporunda adı geçen aynı gruba ait firmalara tahsis edilip kullandırılan krediler ve akredetiflerde bankacılık kurallarına ve bankanın kendi uyguladığı kredi prosedürüne aykırılık olup olmadığı, davacıların bu konuda görev ve yetkilerini aşıp aşmadıkları, varsa bunların neler olduğu, hangi kuralların ihlal edildiği, davalıların kurallara ve özen yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı, hukuka aykırılık söz konusu ise bu aykırılığın kimlerin kusuru sonucu oluştuğu, birlikte sorumluluğu gerektiren bir hal varsa sorumluların kusur derecelerinin ne olduğu hususları ile taraflarca ileri sürülen tüm iddia ve savunmaları karşılayacak biçimde rapor alınmalı, diğer raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeli, tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Diğer taraftan 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 133/son maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmolunması gerekirken davalı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.