Abaküs Yazılım
8. Daire
Esas No: 2017/490
Karar No: 2021/3747
Karar Tarihi: 09.09.2021

Danıştay 8. Daire 2017/490 Esas 2021/3747 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/490
Karar No : 2021/3747

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacılar): … ve …
Vekili : Av. …

Karşı Taraf (Davalı) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : …

Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince; 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmialtı İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 1/5 maddesi hükmü uyarınca Erzurum İl Özel İdaresi'nin tüzel kişiliği kaldırıldığından Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı hasım konumuna alınarak işin gereği görüşüldü:
Dava, davacılar tarafından, müşterek çocuklarının vefatında davalı idarenin kusuru bulunduğundan bahisle 20.000,00-TL maddi ve 50.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 70,000,00-TL tazminatın yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu bilirkişi tarafından hazırlanan 28.05.2014 tarihli bilirkişi raporunda, sulama kanalı yönünden teknik yönden bir kusur bulunmadığı, olayda ölenin ailesinin %100 kusurlu olduğunun belirtildiği; 1980 yılında kanalın yapımından sonra bakımının ve onarımının kanalı kullanan köy halkı tarafından gerçekleştirildiği, dolayısıyla söz konusu su kanalının köy halkının bahçe ve tarlalarının sulamasında kullanılan köy orta malı niteliğine kavuştuğu, davalı idarenin sürekli bakım ve gözetiminde bulunmadığı, olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmaması sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinde "İdare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." hükmü yer almaktadır.
İdareler kural olarak yürüttükleri kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlüdürler. İdari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Bir başka anlatımla, kamu idareleri, yürüttükleri hizmetin işleyişini sürekli kontrol etmek ve gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüğün tam ve gereği gibi yerine getirilmemiş olması nedeniyle doğan zararların, hizmeti yürütmekle yükümlü bulunan idare tarafından tazmini gerekmektedir.
İdare, yasalarla kendisine görev olarak verilen kamu hizmetlerinin ifasında önce gerekli teşkilatı kurmak; bu teşkilatın ayni, şahsi ve mali imkan ve araçlarını hizmete hazır tutmak, hizmetin ifası sırasında hizmetin zamanında ve gereği gibi işlemesini devamlı olarak gözetmek ve hizmetin işleyişini kontrol etmek zorundadır. Gerek hizmetin ifası sırasındaki ayni, şahsi ve mali imkan ve araçlarının temin ve ifasındaki kusur, gerekse temin edilen bu araçlarla ifa olunan hizmetin geç işlemesi, gereği gibi veya hiç işlememesi; idareye zarar gören kimselerin bu nedenlerle doğan zararlarını tazmin sorumluluğunu yükler.
Ancak, ortada tazmini gereken zararın bulunmaması, zararın zarar gören kişinin veya üçüncü kişinin eyleminden doğması, mücbir sebeplerden kaynaklanması, zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulamaması, idare hukukuna özgü tazmin nedenlerinin bulunmaması gibi durumlarda idarenin tazmin yükümlülüğü ortadan kalkar.
5302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 6. maddesinde; "İl özel idaresi mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla; b) İmar, yol, su, kanalizasyon, katı atık, çevre, acil yardım ve kurtarma, ... ; orman köylerinin desteklenmesi, ağaçlandırma, park ve bahçe tesisine ilişkin hizmetleri belediye sınırları dışında, yapmakla görevli ve yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir.
3202 sayılı Köye Yönelik Hizmetler Hakkında Kanun'un 2. maddesinde; "d) Köy ve bağlı yerleşim birimlerinin yol, su, elektrik, kanalizasyon tesislerinin inşaatı, bakımı, onarımı, geliştirme ve işletme hizmetlerini düzenlemek üzere gerekli tedbirleri almak, bakım, onarım, işletme ve geliştirme hizmetlerine ait esasları tespit etmek ve yürütmek, e) Köy ve bağlı yerleşme birimlerine, askeri garnizonlara sağlıklı, yeterli içmesuyu ve kullanma suyu tesislerini yapmak, geliştirmek ve yapımına destek olmak, sondaj kuyuları açmak, bu maksatla umuma ait sular ile kanunlarla köye ve köylüye devir ve tahsis edilmiş veya köyün veya köylerin eskiden beri intifaında bulunmuş olan suları; köylerin ve bağlı yerleşme birimlerinin, askeri garnizonların ihtiyacına göre tevzi etmek, kısmen veya tamamen başka köye, köylere, bağlı yerleşme birimlerine, askeri garnizonlara tahsis etmek ve tahsis şeklini değiştirmek," köye yönelik hizmetler arasında sayılmış olup, aynı Kanun'un Ek 2. maddesinde; "Bu Kanunda belirtilen hizmetler, İstanbul ve Kocaeli illeri dışında il özel idarelerince, İstanbul ve Kocaeli illerinde ise il sınırları dahilinde yapılmak üzere büyükşehir belediyelerince yerine getirilir." hükmü yer almaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 335/1. maddesinde, "Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz." hükmüne, "velayetin kapsamı" başlıklı 339. maddesinde ise, "Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygularlar. Çocuk, ana ve babasının sözünü dinlemekle yükümlüdür. Ana ve baba, olgunluğu ölçüsünde çocuğa hayatını düzenleme olanağı tanırlar; önemli konularda olabildiğince onun düşüncesini göz önünde tutarlar. Çocuk, ana ve babasının rızası dışında evi terkedemez ve yasal sebep olmaksızın onlardan alınamaz. Çocuğun adını ana ve babası koyar." hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacıların müşterek çocuğu 2 yaşındaki …'ın 17.07.2012 tarihinde evlerinin yakınında bulan sulama kanalına düşmesi sonucu vefat ettiği, davacılar tarafından meydana gelen olayda gerekli önlemleri almayan davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddia edilerek uğranılan maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, söz konusu sulama kanalının da içerisinde bulunduğu sulama tesisinin 1980 senesinde mülga Topraksu Genel Müdürlüğü tarafından inşa edildiği, kanalın ölen çocuğun evine 3,4 metre mesafede bulunduğu, küçük çocukların sığabileceği bir boyutta olduğu, kanalın çevresinde çit vb. yapıların ve uyarı levhalarının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesi tarafından olayda hizmet kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; dosyada yer alan bilgiler ile fotoğraflardan sulama kanalının etrafının yapılaşmaya konu olduğu halde kanalın çevresinde herhangi bir güvenlik tedbirinin ve uyarı levhasının yer almadığı anlaşılmakta olup, kanalın küçük yaştaki bir çocuğun sığabileceği bir boyutta olduğu da dikkate alındığında davalı idarenin sulama kanalının yerleşim yerlerinden geçen kısımlarında tehlike oluşturmaması için gerekli önlemleri almaması nedeniyle olayda hizmet kusurunun bulunduğu sonucuna varılmaktadır.
Bununla beraber, olay tarihinde 2 yaşında olan müteveffa …'ın gözetim ve denetim sorumluluğunu gereğince yerine getirmeyen davacıların da olayın meydana gelmesinde kusurlu olduğu açıktır.
Bu durumda, davalı idarenin hizmet kusuru ile davacıların kusur durumunun gerekirse yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak birlikte değerlendirilmesi suretiyle tespit edilecek kusur oranları çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar veren Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kararlarda bulunacak hususlar" başlıklı 24. maddesinde; "Kararlarda tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları yahut unvanları ve adresleri belirtilir." hükmü yer almakta olup, temyize konu Mahkeme kararında davacılardan …'ın ad ve soyadının yazılmadığı anlaşıldığından, İdare Mahkemesi'nce bozma gerekçesi doğrultusunda yeniden bir karar verilirken davacıların tamamı hakkında hüküm kurulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; ... İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 09/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi