11. Hukuk Dairesi 2018/5841 E. , 2019/7117 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/12/2017 tarih ve 2017/8 E. - 2017/470 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 04/10/2018 tarih ve 2018/355 E. - 2018/1000 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 1741119 sayılı “GO ŞEKİL + AC ÖZDEMİR COMPANY” ibareli 39. sınıftaki, 2002/21178 sayılı “ŞEKİL+GO GO LOGISTICS GLOBAL OPERATİONS LOCAL SOLUTİONS” ibareli 35, 36, 39 ve 42. sınıflarda mal/hizmetleri kapsayan markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin 2015/36696 sayılı “UBERGO” ibareli 09, 38, 39 ve 42. sınıf hizmetleri kapsayan markanın adına tescili için başvuruda bulunduğunu, başvuruya yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK’in 28/10/2016 tarih 2016-M-10590 sayılı kararı ile reddedildiğini, müvekkili markalarının ve davalının markasının esas unsurunun “GO” ibaresi olduğunu, bu anlamda markalar arasında birebir benzerlik olması sebebiyle iltibas olduğunu, firmalar arasında ekonomik bağlantı olduğu zannının oluşacağını, davalı şirket markasında ayırt ediciliği sağlayacak başkaca bir ibare bulunmadığını, dava konusu markanın mal/hizmet sınıfının müvekkilinin markalarının tescil edildiği sınıflar ile birebir aynı olduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, dava konusu markanın tescilinin müvekkili markanın itibarına zarar vereceğini ve davalı şirketin haksız kazanç elde edeceğini, markalarının sulandırılacağını, ticaret unvanlarında da “GO” ibaresinin olması sebebiyle bu durumun haksız rekabet yaratacağını, başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2016-M-10590 sayılı kararının iptaline, davalı şirket markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, YİDK kararının iptalini gerektirecek bir durum olmadığını, markalar arasında karıştırılacak derecede görsel, işitsel, kavramsal ve anlamsal benzerlik olmadığını, diğer davalının tescilli “UBER” ibareli başkaca markaları da bulunmakta olup dava konusu markadaki esas unsurun “UBER” ibaresi olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Inc. vekili, markaların görsel, işitsel veya anlamsal olarak tüketiciler nezdinde karışıklığa neden olacak derecede bütünsel açıdan benzer olmadığını, müvekkilinin markasındaki esas unsurun ticaret unvanında yer alan “UBER” kelimesi olduğunu, ayrıca “UBER” esas unsurlu tescilli başkaca seri markalarının da bulunduğunu, dava konusu başvuruyu da seri markalarına yeni bir marka eklemek maksadı ile yaptıklarını, markalar benzer olmadığından davacının tanınmışlık iddiasının davada değerlendirilemeyeceğini, müvekkilinin kötü niyetli olduğuna dair davacı tarafından delil sunulmadığını ve sunulmasının da mümkün olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının markalarındaki ve başvuru konusu ibareler arasında arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira "UBERGO" ibareli işaretin "GO" ibaresini içerse de biçim, renklendirme ve düzenleme tarzı itibariyle "UBER" ibaresiyle ayrılamaz biçimde biraraya getirilerek oluşturulduğu, tescilli bir marka ile iltibas yaratmayan işaretin marka tescil başvurusunda bulunmanın kötüniyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 12/11/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.