14. Hukuk Dairesi 2016/7483 E. , 2019/1964 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.06.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 09.01.2007 tarihinde vefat eden ..."ın terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, TMK"nin 605/2. maddesi uyarınca mirasın hükmen reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, TMK’nin 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanunu"nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu"nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi, davacı mirasçıların mirası kabul anlamına gelebilecek davranışlarda bulunup bulunmadığının da araştırılması gerekir.
Somut olayda; davalılar vekilinin yargılama sürecinde, murisin sağlığında aleyhine yapılan takip sonucu gerçekleştirilen hacizlerde muhafaza altına alınan eşyaların mirasçılar tarafından alınarak kullanıldığının savunması karşısında mahkemece, muhafaza altındaki eşyaların nerede ve kimler tarafından kullanılıyor olduğunun tespiti için yeterli araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Yine mahkemece dinlenen tanık ...’ın murise ait 166 ada 1 parsel sayılı taşınmazı icar ödeyerek ekip biçtiği ve icar parasının davacılar olan murisin eşi ve çocuklarına ödediği beyanı, diğer tanık ...’ın ise taşınmazın ... tarafından kullanıldığını, icar parasını murisin kız kardeşlerine ödediği, neden onlara ödediği konusunda net bir bilgisinin olmadığı beyanlarının karşısında, murise ait taşınmazın ... tarafından kullanıldığı kesin olmakla birlikte, mahkemece adı geçen tanığın yalan beyanda bulunduğu gerekçesiyle beyanına itibar edilmemesi doğru görülmemiştir. Mahkemece, tanık ...’in beyanına itibar edilerek, muhafaza altına alınan eşyaların tespiti için de yeterli araştırma sağlanarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeyle karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Ayrıca, davacılar ..., ..., ... ve ...’ın verdikleri vekaletnamede mirasın reddini içeren özel yetki bulunmadığından davacılar vekiline özel yetkiyi içeren vekaletname sunması için süre verilmesi ve bu eksikliğin tamamlattırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken bu hususun gözardı edilmesi de yerinde değildir. Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.