(Kapatılan)17. Hukuk Dairesi 2019/4444 E. , 2020/9018 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar ... ve ... Sigorta A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, 05.05.2011 tarihinde ... sevk ve idaresindeki davalı ... şirketine trafik sigortalı motosiklet ile davalı ...’nın kullandığı diğer davalı ...’a ait aracın çarpışmasıyla meydana gelen çift taraflı kaza sonucu davalı ... şirketine sigortalı motosiklette yolcu davacıların murisi ...’ın vefat ettiğini belirterek fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydı ile müteveffanın anne ve babası için ayrı ayrı 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan, müvekkili... için 15.000,00 TL olmak üzere toplam 70.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ...’dan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini yükseltmiştir.
Davalı ... vekili, kazaya neden olan aracın motorlu bisiklet olması durumunda Güvence Hesabının sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... şirketi vekili, hatır indirimi yapılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, davalı ... vekili ve davalı ... şirketi vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin, 01.12.2016 gün ve 2014/13383 E. 2016/11069 K. sayılı ilamı ile bozulmuştur. Mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamı, toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 11.763,24 TL maddi tazminatın, davacı ... için 14.300,91 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken tahsiline, davalı ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, davacı ... için 5.000,00 TL, davacı ... için 5.000,00 TL, davacı ... ... için 2.000,00 TL, davacı ... için 2.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 05/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili ile davalı ... Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelemesine gelince; dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Dairemizin, 01.12.2016 gün ve 2014/13383 E. 2016/11069 K. sayılı ilamı ile; somut olayda, karşı araç ... plakalı aracın trafik kaydında silindir hacmi hanesinin boş, model kısmında da aracın motorlu bisiklet olduğu yazılı olduğunu, yine aracın trafik tescil işlem formunda aracın cinsinin pedal ve motor ile müteharrik bisiklet olduğu, tipinin 2 zamanlı tek silindirli benzinli olduğu yazılı olduğunu, dosya kapsamından söz konusu aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu bir araç olup olmadığının anlaşılamadığı belirtildikten sonra mahkemece, davalı ... Sigortanın ... plakalı aracın KTK 103. maddesinde sayılan araçlardan olmayıp trafik sigortası yapılması zorunlu araçlardan olduğuna ilişkin iddiasının araştırılmadan karar verilmesinin hatalı olduğu, o halde, mahkemece, bu aracın tespiti ile araç üzerinde gerektiğinde bilirkişi incelemesi
yaptırılmak sureti ile aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olup olmadığı belirlenerek trafik sigortası yapılması zorunlu araçlardan olduğunun anlaşılması halinde davacıların davalı ..."ndan da talep hakkının bulunduğu yönünde tespit hükmü oluşturulmak üzere hükmün davalı Bereket (Işık) Sigorta yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrasında, yerel mahkemece, karşı araç olan ... plaka sayılı aracın KTK 103. maddesinde sayılan trafik sigortası yapılması zorunlu araçtan olup olmadığının araştırılması için Bor Trafik Tescil Müdürlüğüne müzekkere yazılmış; gelen yazı cevabında ise; ... plaka sayılı resmi hizmete tahsis edilmiş aracın 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun “Mali Sorunluluk Sigortası Yaptırma Zorunluluğu” başlıklı 91. maddesine göre yine aynı Kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere işletenlerin mali sorumluluk sigortasını yaptırmaları zorunlu olduğu bildirilmiştir. Kurumdan gelen yazı cevabında; davalı ... adına kayıtlı ... plaka sayılı araçtan resmi hizmete tahsisli araç olarak söz edilmiş, yazı cevabı ekine bahse konu aracın tedavüllerini de gösteren aracın silindir hacmi kaydını da kapsayan trafik kaydı eklenmemiştir. Ayrıca, gelen yazı cevabı içeriğinin, ... plaka sayılı araca münhasır bir açıklama olmadığı genel mahiyette bir açıklama olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, trafik tescil müdürlüğünden gelen bu yazı cevabı esas alınarak davalı ... da maddi tazminattan sorumlu tutulmuştur. Dairemizin, 01.12.2016 gün ve 2014/13383 E. 2016/11069 K. sayılı ilamı ile açıkça, bahse konu bu aracın tespiti ile araç üzerinde gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak sureti ile aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olup olmadığı belirlenmesi gerekliliği vurgulanmış olup mahkemece, anılan hususlar yerine getirilmeksizin eksik araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. O halde, mahkemece yapılacak iş; ... plaka sayılı karşı aracın tedavüllerini ve silindir hacmini de gösteren trafik kaydının temini ile bozma ilamımızda vurgulandığı üzere gerekirse araç üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak bu aracın KTK 103. maddesinde sayılan trafik sigortası yapılması zorunlu araçtan olup olmadığının tespiti ve sonucuna göre hüküm kurulması olacaktır.
Kabule göre de,
Davalıların davacılara karşı sorumluluğu, yasadan kaynaklanan müteselsil sorumluluk ve aralarındaki münasebet
ihtiyari dava arkadaşlığıdır. Müteselsil borçluluk niteliği itibariyle bölünebilen bir edimin birden fazla borçlusundan her birinin edimin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu bir borçluluk türü olup borçlulardan birinin edimin tümünü ifa ederek alacaklıyı tatmin etmesi halinde, evvelce mevcut olmasa dahi ifayı gerçekleştiren borçlu ile diğer borçlular arasında bir hukuki ilişki doğacaktır. Alacaklıyı tatmin eden bir borçlu, kendisine isabet eden paydan daha fazla bir ödemede bulunduğu takdirde bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabilecektir. Bu durum bir borçlunun alacaklıyı tatmin etmesi halinde diğer borçluların da alacaklı karşısında alacaklının tatmin edilmesi ölçüsünde borçtan kurtulmalarının (BK m. 145/I) doğal bir sonucudur. Buna bağlı olarak yasa koyucu da alacaklıyı tatmin eden borçlunun kendi payından fazla ödemede bulunması durumunda bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabileceğini açıkça düzenlemiştir (BK m. 146/I). Bu şekilde belirlenen hak o borçlunun rücu hakkıdır. Yasa koyucu kendi payından fazla ödemede bulunan bir borçluya tanıdığı rücu hakkını kuvvetlendirmek amacıyla (BK m. 146/I) halefiyete de yer vermiştir. Açıklanan maddi hukuk hükümleri usul hukukunda dava olarak tezahür etmektedir. Müteselsil borçlular arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı nedeniyle hükmü temyiz etmeyenler hakkında lehe ya da aleyhe verilen kararın kesinleştiği düşünülebilirse de kesinleşme, sorumluluk davasına ilişkin olup ardından görülecek rücu davası yönünden yani borçlular arasındaki iç ilişki yönünden hüküm ifade etmez. Davalılar arasında açılabilecek rücu davası dikkate alındığında davalı ... şirketi vekilinin diğer davalı ... Hesabının da müştereken sorumlu tutulması gerektiğinden bahisle aleyhine hükmü temyizde hukuki yararı bulunduğu aşikardır.
Zira görülmekte olan sorumluluk davasındaki karar, sorumlular arasındaki rücu davası yönünden kesin hüküm oluşturmaz ise de sorumluluk davasının kararı güçlü delil oluşturmaktadır. Hakkında güçlü delil oluşan davalının rücu davası yönünden sorumluluk davası hükmünü diğer müteselsil borçlu aleyhine temyiz etmesinde hukuki yararı vardır. İhtiyari dava arkadaşlarının sonradan birbirlerine karşı açacakları rücu davasında, esas alınacak mahkeme kararı, ihtilaf henüz önünde iken doğru olarak oluşmalı ve mahkeme davalıların ne oranda sorumlu tutulup tutulmayacaklarını sorumluluk davası sırasında halletmelidir. Bu kabul tarzı rücu davasında haksız yere temyiz edenler aleyhine güçlü delil oluşturmaması yönünden doğru olduğu gibi usul ekonomisi
yönünden de tarafları tatmin edecektir. Temyiz etmeyen tarafların usulü müktesep hakları da mahkemece icrai nitelikte bir hüküm kurulmayacağı, bozma sonrası kararın gerekçesinde haklarındaki karar temyiz edilmediğinden kesinleşen davalıların da sorumluluk derecesinin tespit edilmesiyle yetinileceği dikkate alındığında ihlal edilmemiş olacaktır (YHGK., 04.11.2009 tarih, 2009/16-428 Esas, 2009/483 Karar).
Yukarıdaki açıklamalar göz önüne alınarak somut olaya bakıldığında; davalı ... şirketi murisin yolcu olduğu aracın trafik sigortacısı, diğer davalılar karşı aracın sürücü ve maliki olup davalı ... ise karşı aracın trafik sigortası bulunmadığı iddiası ile sorumlu gösterilerek davacıların uğramış olduğu destek zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Maddi ve manevi tazminatın kısmen kabulüne, davalı ... yönünden davanın feragat nedeni ile reddine, ... yönünden davanın reddine dair verilen ilk hüküm, sadece davalı ... şirketi ile davalı ... tarafından temyiz edilmiş olup hükmü temyiz etmeyen davacılar vekili yönünden kesinleşmiştir.
Dava konusu olayda, karşı aracın trafik sigorta poliçesi yaptırma zorunluluğu araçlardan olup olmadığı araştırmasına göre davalı ... Hesabının da zarardan müteselsil sorumlu tutulması ihtimali belirdiğine fakat bu husus araştırılmaksızın eksik inceleme ile karar verilmesi isabetli olmamasına göre, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamakla birlikte, davalı ... şirketi vekilinin davalılar arasındaki rücu ilişkisinde aleyhine sonuç doğuracak nitelikte olan hükmü temyiz etmekte hukuki yararı mevcut olduğundan karşı aracın trafik sigorta poliçesi yaptırma zorunluluğu olan bir araç olması halinde iş bu dava yönünden icrai nitelikte olmayacak şekilde iç ilişkide gözetilecek tespit mahiyetinde olmak üzere davalı ... Hesabının da müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu şeklinde karar verilmek üzere hüküm bozulmuştur. Dairemizin, 01.12.2016 gün ve 2014/13383 E. 2016/11069 K. sayılı ilamı ile tespit mahiyetinde hüküm kurulması işaret edilmesine rağmen mahkemece icrai şekilde davalı ... Hesabının sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
3-Bozma neden ve şekline göre, davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Bereket (Işık) Sigorta A.Ş. vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, aşağıda dökümü yazılı 1.281,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı Bereket (Işık) Sigorta A.Ş."den alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... Hesabına geri verilmesine 24/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.