1. Hukuk Dairesi 2018/1560 E. , 2019/1874 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen mahkeme kararına karşı davalı tarafından yapılan istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babaları ... 12 parsel sayılı taşınmazını ara malikler vasıtasıyla davalı oğlu ... "e aktardığını, işlemlerin mirastan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali-tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, yurt dışından izne geldiğinde babasının davaya konu taşınmazı 3. kişiye sattığını öğrenince yatırım amacıyla taşınmazı 3. kişiden satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuş; aşamada, mirasbırakanın paylaştırma amacıyla hareket ettiğini belirtmiştir.
Temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen mahkeme kararına karşı davalı tarafından yapılan istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir.
Getirtilen kayıt ve belgelerden:
1-) Dava konusu 119 ada 12 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan ... adına kayıtlı iken, 21.12.2004 tarihinde dava dışı ..."a satıldığı,
2-) ..."ın, bu taşınmazı 28.07.2005 tarihinde davalı ..."e devrettiği
3-)..."in de, 2010 yılında...Bankasından aldığı krediler nedeniyle üzerine ipotek konulan taşınmazı 22.04.2011 tarihinde dava dışı ..."e satış yoluyla aktardığı 26.07.2012 tarihinde de, üzerindeki ipoteklerle birlikte taşınmazı ..."den satış yoluyla geri aldığı, anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, davalı tarafından temyiz aşamasında dosyaya ibraz edilen 04.06.2007 tarihli düzenleme şeklideki vasiyetnameden; mirasbırakanın 172 ada 4 nolu parsel üzerinde bulunan 3 katlı evinin tamamını eşi ..."ya vasiyet ettiği, ..."nın ölümü halinde ise zemin ve en üst katı davacı oğlu Hayrettin"e ve orta katı da davacı oğlu Şenol"a vasiyet ettiği görülmektedir.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanununun 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 237 (818 s. Borçlar Kanunun 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan; mirasbırakanın, sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmış olması durumunda mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı kuşkusuzdur.
Somut olayda, davalı ..., mirasbırakanın sağlığında düzenlediği vasiyetname ile davacılara da taşınmaz bıraktığını, ayrıca tüm mirasçıları arasında paylaşım yaptığını belirterek denkleştirme savunmasında bulunmuş olmasına rağmen mahkeme ve istinaf aşamasında bu yönde herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Hal böyle olunca, mirasbırakan tarafından mirasçılar arasında denkleştirme yapılıp yapılmadığının tespiti bakımından mirasbırakan adına kayıtlı taşınmazlar ile tüm mirasçılara sağlar arası veya ölüme bağlı tasarruflarla intikal eden taşınır-taşınmaz mallar ve hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, gerektiği takdirde her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınması, böylece yukarıda değinilen anlamda murisin bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerekirken, eksik araştırma ile yetinilip sonuca gidilmesi doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.