10. Hukuk Dairesi 2013/12917 E. , 2014/8127 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Bursa 3. İş Mahkemesi
Tarihi :08.05.2013
No :2013/106-2013/210
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 13’üncü maddesine göre, iş kazası; sigortalının, işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olay, şeklinde; 14’üncü maddesinde meslek hastalığı; sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleri, şeklinde; 15’inci maddesinde hastalık hali ise, 5510 sayılı Yasanın 4’ üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalıların, iş kazası ve meslek hastalığı dışında kalan ve iş göremezliğine neden olan rahatsızlıklar, şeklinde ifade edilmiştir.
İş kazası veya meslek hastalığı halinde sigortalıya çalışma gücünü yeniden kazanması ve eski sağlığına kavuşabilmesi için hekime muayene, tıbbi malzeme ve ilaç harcamalarından oluşan sağlık yardımları yapılmakta, çalışamadığı sürede yoksun kaldığı gelir kayıplarını telafi etmek amacıyla istirahat raporu aldığı sürelerde geçici iş göremezlik ödeneği ödenmektedir. Ayrıca iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sigortalıda oluşan özür veya hastalık nedeniyle meslekte kazanma gücünün en az %10 azalması durumunda sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanmaktadır. İş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle sigortalının ölmesi durumunda ise sigortalının hak sahibi eş, çocuk, ana ve babasına iş kazası ve meslek hastalığı ölüm geliri bağlanmakta, cenaze ödeneği verilmekte, gelir bağlanan hak sahibi kızın evlenmesi durumunda evlenme ödeneği verilmektedir.
Davaya konu somut olayda; sigortalı Zeki Akın 03.05.2011 tarihi itibariyle Abdullah Öztürk’e ait araçta şoför olarak çalışmaya başlamış, 09.05.2011 tarihinde işverene ait 16 ZS 556 plakalı çekici ile Yalova’dan Bursa’ya seyir halinde iken plakası belli olmayan bir başka aracın sıkıştırması sonucu yoldan çıkararak su kanalına devrilmesi şeklinde oluşan trafik kazasında %54 oranında sürekli iş göremez durumuna girmiş olup, söz konusu trafik kazasının iş kazası olduğu tartışmasızdır.
İş kazası nedeniyle sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerden oluşan sosyal sigorta yardımlarının rücuan tahsili istemine ilişkin olan davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 21’inci maddesinin dördüncü fıkrası üçüncü kişinin sorumluluğunu düzenlemekte olup; buna göre, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilebilecektir.
Üçüncü kişinin rücu alacağından sorumluluğu kusur sorumluluğu esasına dayanır. Bir başka ifadeyle; üçüncü kişi, ancak kusurlu bir hareketinin varlığı halinde rücu alacağından sorumludur.
İş kazası, meslek hastalığı ve hastalığın üçüncü kişinin veya işvereninin kusuru sonucunda meydana gelmesi halinde rücu edilecek miktar; sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemelerin tümünün, bağlanacak gelirlerin ise başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının kusur karşılığından oluşmaktadır.
Sigorta şirketlerinin sorumluluğuna ilişkin 5510 sayılı Kanunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Yasanın 85 ve devamı maddelerinde düzenlenen işletenin sorumluluğu esasına dayandırılmıştır. İşletenin hukuki sorumluluğunu üzerine alan Güvence Hesabı ancak işletenin kusuru oranına isabet eden ve teminat limitleri içinde kalan zarardan sorumlu olduğu ilkesi dikkate alınarak davacı Kurumca sigortalıya bedensel zararlardan dolayı yapılan yardımlardan sorumludur.
Hukuk Genel Kurulunun 13.03.2013 gün 2012/10-1156 E. 2013/339 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, trafik kazası sonucu genel sağlık sigortalısına yapılan sağlık giderlerinin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi limiti kapsamında kalan kısmı için, 6111 sayılı Kanununun 59’uncu maddesi ile 2918 sayılı Kanununun 98’inci maddesinde yapılan değişikliğin yürürlük tarihi olan 25.02.2011 tarihinden itibaren, sigorta şirketlerine, Güvence Hesabına, sürücü ve işletene karşı, Kurumun rücu hakkı sona ermiş bulunmaktadır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilerek, tarafların kusur oran ve aidiyetlerine ilişkin rapor alındıktan sonra davalı Güvence Hesabının sorumlu olduğu miktarın tespiti gerekirken, davaya konu olayda uygulama yeri bulunmayan 5510 sayılı Kanunun 39. maddesi hükümleri dikkate alınarak, olayda üçüncü kişinin kasta dayanmayan eylemi olmadığı, taksirle meydana gelen olaydan kaynaklanan Kurum zararından davalının 5510 sayılı Kanunun 39. maddesi hükmü uyarınca sorumluluğu bulunmadığından bahisle Güvence Hesabı hakkındaki davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.