11. Hukuk Dairesi 2019/253 E. , 2019/7113 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/11/2017 tarih ve 2017/86 E.- 2017/522 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 08/11/2018 tarih ve 2018/473 E.- 2018/1161 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin "fit", "fit", "fit x". "fit indeks”, "fit index", "fit" ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “Fitsure” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2015/107059 kod numarasını alan başvuruya müvekkilinin itirazının TPMK YİDK."nın 2017-M-580 sayılı kararı ile yerinde görülmeyerek reddedildiğini, oysa müvekkilinin markalarının 29., 30. ve 32. sınıfta yer alan malları ile itiraz edilen markanın eşya listesinde yer alan malların birebir aynı olduğunu, dava konusu “Fitsure” ibareli markanın müvekkilin “Fit” ibareli markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzerlikte olup, iltibas oluşturduğunu ileri sürerek, davalı TPMK YİDK."nın anılan kararının iptalini, tescil edilmiş olması halinde diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilin “Fitsure” markasının davacının “Fit” markasıyla benzerlik göstermediğini, “sure” kelimesinin ek ya da tali unsur olmayıp, markanın iki kelimenin bir araya gelmesinden oluştuğunu, “Fitsure” ibaresinde gerek harflerin baskınlığı gerekse kelimelerin uzunluğu dikkate alındığında, göze çarpan kısmın “sure” ibaresi olduğunu, “Fitsure” bileşke markasının “Fit” markasıyla kavramsal, işitsel ya da görsel açıdan iltibas ihtimalinin bulunmadığını savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, tarafların markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi uyarınca benzer olmadığı, davacının “Fit” ibaresini içeren markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/4 bendi anlamında tanınmış marka olduğunun ispatlanamadığı, bu nedenle de somut uyuşmazlıkta 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı, davalı başvurusunun kötü niyetle yapıldığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili istinaf etmiştir.
Bölge adliye mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, ilk derece mahkemesinin, vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı marka başvurusunun reddi, tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğü ve anılan başvuru ile ilgili verilen YİDK kararının iptali istemine ilişkin olup mahkemece, davacının “FİT” ana unsurlu markaları ile davalının “FİTSURE” ibareli başvuru markasının 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olmadığı ve markalar arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı, davacı markalarının tanınmışlığının ve davalıya isnat edilen kötüniyetin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, bölge adliye mahkemesince de istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Karıştırma ihtimali değerlendirilirken markaların ilk kısımlarının son kısımlarına göre daha çok göze çarpacağı ve tüketicileri etkileyeceği gözden kaçırılmamalıdır. Ayrıca, markalara konu ibareler birden fazla sözcüğü bir arada yazılmış olması halinde ayırt edici unsur değerlendirmesi tüketicilerin markayı ne şekilde algılayacakları belirlenmelidir. Somut olayda başvuru konusu ibare "FİTSURE" olsa bile, tüketiciler bir bütün olarak anlamı olmayan bu ibareyi "FIT SURE" şeklinde algılayacakları mülga 556 sayılı Marka KHK"nın 8/1-b maddesi uyarınca karıştırma tehlikesinin değerlendirmesinde, markaların baskın unsurları da gözetilmek suretiyle üzerinde kullanılacağı ürünlerin ortalama tüketicileri nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak karışıklığa yol açıp açmayacağının dikkate alınması gereklidir. Bu hususlar dikkate alınarak yapılan değerlendirmede davalı markasındaki esaslı unsurlardan birinin de “FİT” ibaresi olduğu, bu ibareye eklenen “SURE” ibaresinin 556 sayılı KHK"nın 8/1 maddesi anlamında markalar arasındaki ilişkilendirme ihtimalini ortadan kaldıracak düzeyde, davalı başvuru markasına ayırt edicilik katmadığı, 556 sayılı KHK"nın 8/1-b bendi uyarınca dava konusu davalı markasının davacı markaları ile ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde iltibas tehlikesine yol açacak derecede benzer olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece taraf markalarındaki işaretlerin 556 sayılı KHK"nın 8/1-b anlamında benzer olduğu kabul edilerek markalar arasındaki aynı ve ilişkili mal ve hizmetler yönünden bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 12/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.