Esas No: 2010/151
Karar No: 2010/229
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2010/151 Esas 2010/229 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2010/151 E. , 2010/229 K.- IDARI DAVA NITELIĞINI TAŞIMAYAN VE İCRA VE İFLÂS KANUNU’NUN 67. MADDESINE GÖRE AÇILAN ITIRAZIN IPTALI DAVASI
- İCRA VE İFLAS KANUNU (2004) Madde 67
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı : Gürün Belediye Başkanlığı Vekili : Av. B.T. Davalı : N.T. O L A Y : Davacı vekili; davalının Gürün Atatürk Caddesi üzerinde bulunan Y. Gürün Pasajında bilardo salonu işletmekte olduğunu, davalının bu işyerini 31/12/2006 tarihinde kapattığını bildirdiğini, ancak kapatma tarihinden önceki dönemlere ait 4.587,50 YTL eğlence vergisi borcu bulunduğunu, Belediye Başkanlığının, alacağını 19.12.2006 tarihli Amme Alacaklarına mahsus ödeme emri ile davalıdan talep ettiğini, davalının süresi içinde itiraz etmemesi nedeniyle ödeme emrinin kesinleştiğini, davalının borcunu ödemediği için hakkında Gürün İcra Müdürlüğünün E:2007/31 Sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu ifade ederek, sonuçta; davalının haksız itirazının reddi ile takibin devamına, davalının yüzde 40 oranında inkar tazminatına mahkûm edilmesine karar edilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır. GÜRÜN SULH HUKUK MAHKEMESİ: 24.11.2008 gün ve E: 2008/197, K: 2008/275 sayı ile, Mahkemelerinde yapılan yargılama sonucunda 26/02/2008 tarih ve E:2007/201, K:2008/38 sayılı ilamla davanın kabulüne karar verilmiş olduğu; davalı tarafından kararın temyiz edildiği, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 10/06/2008 tarih ve 2008/7576-10762 esas ve karar sayılı ilamı ile uyuşmazlığın belediye kanunundan kaynaklanan eğlence vergisinin tahsiline ilişkin olması nedeniyle HUMK.nun 7.maddesi gereğince vergi mahkemesinin görev alanına girdiğinden, mahkemeleri kararının bozulduğu; Mahkemelerince yapılan 24/11/2008 tarihli celsede, davacı vekili ve davalının Yargıtay kararına uyulmasını talep etmiş oldukları; dava dilekçesi, davacı vekili ve davalı beyanları, Yargıtay ilamı ve tüm dosya hep birlikte incelendiğinde; Yargıtay Bozma ilamında da belirtildiği gibi, dava konusunun Belediye Kanunundan kaynaklanan eğlence vergisinin tahsiline ilişkin olması nedeniyle, vergi mahkemesinin görev sınırları içerisinde kaldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Davacı vekili bu kez, itirazının iptali ile icra takibinin devamına karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır. SİVAS VERGİ MAHKEMESİ: 21.12.2009 gün ve E: 2009/804, K: 2009/819 sayı ile, 2576 sayılı yasanın 6. maddesinde "Vergi Mahkemeleri; / a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait, vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları, / b) (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun uygulamasına ilişkin davaları, / c) Diğer kanunla verilen işleri, / çözümler" hükmünün yer aldığı; aynı yasanın 5.nci maddesinin 1.nci fıkrasında da İdare Mahkemelerinin, Vergi Mahkemelerinin görevine giren davalar ile Danıştay da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davaları ile tam yargı davalarını, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinin birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar ve kanunlarla verilen diğer işleri çözümleyeceğinin hükme bağlandığı; dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, davanın Vergi Mahkemesinin görevine giren vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin bulunmadığı gibi idare mahkemesinin görevine giren iptal veya tam yargı davasına konu bir işlem ile ilk derecede Danıştay"ca çözümlenecek bir işlemin de olmadığı, özel hukuk (İcra İflas Kanunu) kurallarına göre yürütülen bir dava olduğundan adli yargının konusuna giren bir işlem olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, yapılan itiraz Sivas Bölge İdare Mahkemesinin 1.4.2010 gün ve E:2010/204, K:2010/212 sayılı kararıyla reddedilerek karar onanmış ve kesinleşmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Sıddık YILDIZ, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 01.11.2010 günlü toplantısında: l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, itirazın iptali ile icra takibinin devamına karar verilmesi istemiyle açılmıştır. Anayasa’nın “Mahalli İdareler” başlıklı 127. maddesinin ilk iki fıkrasında, “Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir. Mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir…”kuralına yer verilmiş; belediyenin kuruluşunu, organlarını, yönetimini, görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usûl ve esaslarını düzenlemek amacıyla çıkarılan 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda, Belediyenin, belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisini ifade edeceği belirtilmiştir. Davacı Gürün Belediye Başkanlığı da anılan yasal düzenlemelere göre kurulmuş, kamu tüzel kişiliğine sahip bir yerel yönetim birimidir. İncelenen uyuşmazlıkta; kamu tüzel kişiliğine sahip, alacaklı konumundaki davacı tarafından, kamu alacağı niteliğindeki bu alacağın kendi memurları eliyle ve 6183 sayılı Yasa’da öngörülen usule göre cebren tahsil edilmesi yerine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde idari dava türleri arasında sayılan iptal ve tam yargı davalarında, davalı daima idare olduğundan; bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için diğer dava koşullarının yanı sıra ve öncelikle davanın idare aleyhine açılmış olması gerektiğinden, gerçek kişiler aleyhine açılan davalara idari yargı yerlerinde bakılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır. Öte yandan, ilamsız icra takibinin itiraz nedeniyle durması üzerine açılan takip hukukuna özgü itirazın iptali davasına ilişkin olarak, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde; (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.) Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır”; Birinci maddesinin birinci fıkrasında da, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup; maddeler birlikte değerlendirildiğinde “mahkeme”den kastedilenin, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır. Bu durum karşısında, olayda 2577 sayılı Yasa’nın 2. maddesi kapsamında idari yargı yetkisine giren bir dava açılmayıp, Belediye Başkanlığı tarafından gerçek kişi aleyhine açılmış bulunan itirazın iptali ve icra takibinin devamına karar verilmesi istemiyle açılan davaya bakma görevi, adli yargı yerlerine ait bulunmaktadır. Açıklanan nedenlerle Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gürün Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 24.11.2008 gün ve E:2008/197, K:2008/275 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 01.11.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.