19. Hukuk Dairesi 2018/3855 E. , 2020/223 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davacı ... tarafından ... ve ..."ya açılan dava ve davacı ... tarafından açılan dava yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına; davacı ... tarafından ..."a açılan dava yönünden davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacılar vekili, davalıların alacaklı göründüğü, davacıların isim, kaşe ve imzasını taşıyan 15.06.2011 vade tarihli 322.000 TL bedelli senetten soruşturma dosyası ile haberdar olduklarını belirterek, davacıların borçlu olmadıklarının tespitini, senedin iptalini ve iadesini, kötüniyet tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
... vekili, davalının dava konusu senedi mal alışverişi sebebiyle diğer davalı ..."den ciro ile devraldığını savunarak, davanın reddini ve inkar tazminatının tahsilini istemiştir.
Diğer davalılar ... ve ... cevap dilekçesi vermemişlerdir.
Mahkemece, dava konusu bononun borçlu kısmında ... ve Yapı Malzemeleri ..."nun ve ..."nun yazılı olduğu, bononun üzerindeki keşideci ve avalist imzalarının ..."ya ait olduğu, ..."ya ait bir imzanın bulunmadığı, ..."nun dava konusu bonodan dolayı davalılara borçlu olmadığı, davalı ... vekilinin dava konusu bononun mallara karşılık alındığını beyan ettiği, dava konusu bono üzerinde nakten alındığının yazılı olduğu, davacı ... ile davalı ... arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, kötüniyet tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekilince temyiz edilmiştir. Dairemizin 2015/4953 esas ve 2015/16206 karar sayılı ve 03.12.2015 tarihli ilamıyla; “1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının ... yönünden temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.... 2-Davalının ... yönünden temyizine gelince; ...Bu durumda mahkemece bono üzerindeki imzanın keşideciye ait olmamasının davacı avalistin borçtan sorumluluğuna etkisi bulunmayacağı, ayrıca davalı ..."ın bonoda yetkili son hamil olması nedeniyle iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olup, keşideci ile lehtar arasındaki şahsi def"ilerin davalıya karşı ileri sürülemeyeceği dikkate alınmaksızın yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş olup, hükmün davalı ... lehine bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, bahsi geçen bozma ilamında davacı ... yönünden ... ve ..."ya açılan davaya ilişkin ve ... yönünden açtığı davaya ilişkin temyiz itirazlarının reddedildiğinden, bu hususta davanın kabulüne dair verilen kararın bozma ilamı ile kesinleştiği, bu nedenle yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığı; diğer davacı ..."nun ...’a açtığı davaya ilişkin ise, dava konusu bonoda hem aval veren hem de keşideci adına atılmış iki ayrı imzasının bulunduğu, aval nedeniyle aval veren kimse şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı bono batıl olsa dahi, aval verenin taahhüdünün geçerli olduğu, bono üzerindeki imzanın keşideciye ait olmamasının davacı avalistin borçtan sorumluluğuna etkisi bulunmayacağı, ayrıca davalı ..."ın bonoda yetkili son hamil olması nedeniyle iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğu, keşideci ile lehtar arasındaki şahsi def"ilerin davalıya karşı ileri sürülemeyeceği dikkate alınarak bu hususta davanın reddine, davalı ..."ın tazminat talebinin reddine karar verilmiş olup, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Mahkemece 30.09.2014 tarihinde verilen ilk karar, Dairemizin 2015/4953 esas ve 2015/1620 karar sayılı ve 03.12.2015 tarihli kararı ile bozulmuş olmakla önceki mahkeme hükmü tamamen ortadan kalkmış olduğundan mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra HMK’nun 297. maddesi uyarınca yeniden her bir talep konusunda ayrıca hüküm kurulması gerektiğinden mahkemece hükmün bozulan kısmı hariç diğer kısımların kesinleşmiş olmasıyla bu yönden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına şeklindeki görüşü doğru olmayıp, mahkeme hükmünün bu gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 03.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.