Esas No: 2021/1389
Karar No: 2021/3987
Karar Tarihi: 13.09.2021
Danıştay 4. Daire 2021/1389 Esas 2021/3987 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/1389
Karar No : 2021/3987
TEMYİZ EDEN (DAVACI) :... Fermuar Aksesuar Bijuteri İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 2015/12 dönemine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen katma değer vergisi düzeltme beyannameleri üzerine 13/07/2016 tarihinde tahakkuk ettirilen katma değer vergisi, damga vergisi, hesaplanan gecikme faizinin kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararda; idarenin yazısı üzerine davacının verdiği düzeltme beyannamesinin özgür iradeyle oluştuğundan söz edilemeyeceği, kullanılan faturaların gerçek olup olmadığı hususunun davacı hakkında bir inceleme yapılarak ortaya konulmadığı dolayısıyla verilen düzeltme beyannameleri üzerine yapılan tahakkuklarda ve kesilen cezalarda hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Bölge İdare Mahkemesince; ihtilaflı dönemlerde davacı şirketin fatura aldığı Merter Vergi Dairesi mükellefi ... Aksesuar Bijuteri İç ve Dış Tic.Ltd. Şti hakkında tanzim edilen vergi tekniği raporlarında yer alan tespitlere göre; davacıya düzenlenen faturaların sahte olduğu anlaşıldığından adı geçen mükelleflerden alınan faturalardan kaynaklanan cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu tahakkuk fişi ve ihbarnamelerde hukuka aykırılık görülmeyerek, istinaf isteminin kabulüne ve davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, idarece detaylı inceleme, araştırılma ve karşıt inceleme yapılmaksızın sadece vergi tekniği raporu dikkate alınmak suretiyle cezalı tarhiyatların gerçekleştirildiği, davalı iddialarının gerçeği yansıtmadığı, sahte belge kullanıldığı hususunun somut olarak ortaya konulamadığı, alımların gerçek bir ticari ilişkiye dayandığı belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Olayda, davacı şirket tarafından 19/07/2016 tarihinde dava açıldığı, 03/11/2020 tarihinde Bölge İdare Mahkemesince davanın reddine karar verildiği fakat davacı şirketin Bakırköy 37. Noterliğinin ... tarih ve ... sayı ile tasdikli, 16/12/2019 tarihli genel kurul kararıyla tasfiyesinin tamamlandığı ve 25/12/2019 tarihinde tescil edilerek sicil kaydının terkin edildiği hususunun Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca işlem yapılmak üzere Vergi Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 26. maddesinin 1. fıkrasında, "Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır." düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava dosyası ile 25/12/2019 tarih ve 9980 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nin birlikte incelenmesinden, davanın açıldığı 19/07/2016 tarihinde davacının tüzel kişiliğinin bulunduğu, Bakırköy 37. Noterliğinin ... tarih ve ... sayı ile tasdikli, 16/12/2019 tarihli genel kurul kararıyla tasfiyesinin tamamlandığı ve 19/12/2019 tarihinde tescil edilerek ticaret sicil kaydının terkin edildiği hususunun ilan edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca işlem yapılmak üzere Mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 13/09/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Uyuşmazlık, dava açılan tarihte tüzel kişiliği mevcut olsa da, dava hakkında karar verilmeden önce tüzel kişiliği sona eren davacı şirketin esasa ilişkin iddiaları dikkate alınarak, ihtilafın esası hakkında verilen temyize konu Mahkeme kararının usul hükümlerine uygun olup olmadığına ilişkindir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dilekçeler Üzerine İlk İnceleme" başlıklı 14. maddesinin 3/c bendinde, dilekçelerin ''ehliyet'' yönünden inceleneği, 15/1-b maddesinde, 14/3-c maddesinde yazılı eksikliğin dilekçelerde varlığının tespiti halinde davanın reddine karar verileceği, 14/6. maddesinde ise, ilk incelemeye ilişkin hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de, davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Görüldüğü üzere, idari yargıda "ehliyet" yalnızca davacı tarafın dava ehliyetine ilişkin olup, dava açma ehliyeti, sadece dava açılırken değil dava karara bağlanıncaya kadar aranmıştır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 377. maddesinde, tarhiyatlara ve kesilen vergi cezalarına karşı kimlerin dava açabileceği, Türk Ticaret Kanununda ise sermaye şirketleri arasında sayılan limited şirketlerin "sona erme"sinin anonim şirketlere ilişkin hükümlere tabi olduğu belirtilmiş olup buna göre, kanunun ilgili (TTK'nun) maddelerinde sayılan "sona erme" hallerinin vukuunda limited şirketin tüzel kişiliği de sona ereceğinden, bu hukuki durumun sonucu olarak tüzel kişiliği sona eren şirketin temsil edilmesi de mümkün olamayacaktır.
Şu halde, davanın açıldığı tarihte tüzel kişiliği bulunan ancak ticaret sicilinden re'sen silindiğinin tescil ve ilan edilmesi nedeniyle Mahkeme kararının verildiği tarihten önce tüzel kişiliğe sahip olmayan davacı şirketin bu aşamadan sonra hak ve borçlara muhatap olması ve dolayısıyla mahkemede temsil edilmesi hukuken mümkün değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece davanın karara bağlanmasından önce tüzel kişiliği sona eren ve buna bağlı olarak da dava açma ehliyeti kalmayan davacı şirket dilekçesinin Mahkemece, davacı şirketin ehliyetsizlik durumu değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere, temyiz isteminin kabulü ve Mahkeme kararının açıklanan gerekçe ile bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.