Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7561
Karar No: 2019/1820
Karar Tarihi: 13.03.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/7561 Esas 2019/1820 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Aslın ve birleştirilen davalarda, tapunun iptali ve tescili ile ilgili muris muvazaası hukuksal nedeni gündemdedir. Davacı, mirasbırakanın yerine getirilmesi gereken borçlarına karşılık olan taşınmazını muvazaalı olarak satışa sunduğunu iddia etmiştir. Davalı ise, bakım karşılığında taşınmazın kendisine devredildiğini belirtmiş ve davanın reddini savunmuştur. Mahkeme, muvazaada temlik olduğu kararına varmıştır. Ancak Yargıtay'ın verdiği karara göre, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerektiği için somut bir olgu ortaya konulmadığında muvazaa olgusu kanıtlanmamış sayılır. Başka bir hususta, son kayıt maliki ile davalının el ve işbirliği içerisinde olduğuna dair kanıt bulunmamıştır. Bu nedenle, asıl davanın taraf sıfatı yokluğundan reddedilmesi ve birleştirilen davanın ise iddia kanıtlanamadığından reddedilmesi gerektiği kararı verilmiştir. Tapu Kanunu'nun 26. maddesi, Türk Medeni Kanunu'nun 706. maddesi ve Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) maddeleri, muvazaa hakkında detaylı açıklamalar içermektedir.
1. Hukuk Dairesi         2016/7561 E.  ,  2019/1820 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Asıl ve birleştirilen davada davacı, mirasbırakanları ...’in 123 ada 35 parsel sayılı taşınmazını mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak tapuda satış göstermek suretiyle oğlu davalıya temlik ettiğini ileri sürerek çekişmeli taşınmazın tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Asıl davada davalı, mirasbırakanın sağlığında kanser hastası olduğunu, mirasbırakanı yanına alarak tüm bakım ve ihtiyaçlarını karşıladığını, mirasbırakanın bakıma karşılık dava konusu taşınmazı devrettiğini, kaldı ki murisin davacıya ve dava dışı mirasçılara da taşınmazlar verdiğini belirterek davanın reddini savunmuş, birleştirilen davada davalı, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1933 doğumlu mirasbırakan ...’in 13.07.2014 tarihinde öldüğü, geride davacı oğlu ... ve davalı oğlu ... n ile dava dışı kızı ...’ün mirasçı olarak kaldıkları, mirasbırakanın 123 da 35 parsel sayılı taşınmazını 26.06.2009 tarihinde davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiği, onun da 03.02.2014 tarihinde birleştirilen davada davalı ...’a satış yoluyla devrettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Bilindiği üzere; tapu iptal tescil davalarının kayıt maliki ya da kayıt malikleri aleyhine açılması gerektiği gibi, davalar birleştirilse bile müstakil dava olma özelliklerini koruyacakları kuşkusuzdur.
    Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
    Somut olaya gelince, dinlenen davacı tanıkları mirasbırakanın başka taşınmazlarının da olduğunu, murisin davacı ve dava dışı kızını da taşınmazlar verdiğini bildirmişler, murisin diğer mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir bir neden ve muvazaanın varlığı konusunda somut bir olgu ortaya koyamamışlardır. Davalı tanıkları da, davalının savunmasını doğrulamışlardır. Bu durumda muvazaa olgusunun kanıtlandığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Başka bir hususta, son kayıt maliki ... ile davalı ...’in el ve işbirliği içerisinde olduğu da kanıtlanmış değildir.
    Hal böyle olunca, davalı ...’in kayıt maliki olmaması nedeniyle asıl davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine, birleştirilen davanın ise iddia kanıtlanamadığından reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
    Davalıların yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi