16. Hukuk Dairesi 2016/16093 E. , 2020/2113 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda, ...Köyü çalışma alanında bulunan 170 ada 71, 74, 102 ve 117 parsel; 175 ada 4, 6, 9 ve 11 parsel; 273 ada 51 parsel; 295 ada 2 ve 3 parsel sayılı sırasıyla 9.240.34, 11.033.76, 10.515.34, 20.076.77, 3.377.16, 3.526.68, 2.281.18, 2.473.95, 14.524.64, 18.293.63 ve 13.610,89 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan 170 ada 71, 74, 102 ve 117; 273 ada 51 parsel; 295 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazlar tapu kaydı nedeniyle, 175 ada 4, 6, 9 ve 11 parsel sayılı taşınmazlar ise 1. derece doğal sit alanında bulunmalarından dolayı zilyetlikle iktisap edilemeyeceğinden söz edilerek Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ... irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu kayıtlarının iptali ve adına tescili istemiyle, ...ise 170 ada 71 ve 102 parsel, 175 ada 4 ve 11 parsel; 295 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak yine tapu iptali ve tescil istemi ile ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda ..."ın davasının kısmen kabulüne, çekişmeli 273 ada 51 parsel, 170 ada 74 parsel, 170 ada 117 parsel, 175 ada 6 parsel, 175 ada 9 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline; 295 ada 3 nolu parsel hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, ..."ın birleşen davasının kabulüne, çekişmeli 170 ada 71 parsel, 170 ada 102 parsel, 175 ada 4 parsel, 175 ada 11 parsel ve 295 ada 2 sayılı parsellerin tapu kaydının iptali ile davacı Murat Kavak adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- 6100 sayılı HMK’nın "hükmün kapsamı" başlığını taşıyan 297. maddesinin (b) bendi hükmüne göre, tarafların ve davaya katılanların ad ve soyadları, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad soyadları ile adreslerinin gerekçeli karar başlığında gösterilmesi zorunlu olduğu halde mahkemece, davacı Murat Kavak tarafından 170 ada 71 ve 102 parsel, 175 ada 4 ve 11 parsel, 295 ada 2 parsel sayılı taşınmazlara karşı açmış olduğu dava eldeki dosya ile birleştirilmesine karşın davanın davacısı karar başlığında gösterilmemiştir. Öte yandan 07.11.2014 tarihinde yapılan keşifte mahalli bilirkişi ..., davacı ...."ın iki yıl önce vefat ettiğini beyan etmesine karşın mahkemece bu husus değerlendirmeden davacı yönünden yargılamaya devam edilerek, davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur. Davada taraf ehliyeti kamu düzeniyle ilgili dava şartlarından olup mahkemece re"sen göz önünde tutulmalıdır. Davada vekille temsil edilen davacının yargılama sırasında ölümüyle vekalet akdi (B.K.nun 35 ve 397. maddeleri) son bulmuştur. Davacının vefat etmiş olması nedeniyle vekalet ilişkisi son bulduğu halde, davacının mirasçıları yöntemince davadan haberdar edilip davaya devam edip etmeyecekleri sorulmaksızın, bir başka ifadeyle usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmadan, vekalet yetkisi kalmayan vekilin beyanı dikkate alınarak, işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır. Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle yargılama sırasında vefat eden davacının mirasçıları re"sen davadan haberdar edilerek, davaya devam edip etmeyecekleri açıklığa kavuşturulmalı ve bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması halinde işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu husus gözden kaçırılarak taraf teşkili sağlanmaksızın hüküm verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
2- Davalı Hazinenin davacı ... lehine tescile karar verilen 170 ada 74 ve 117 parsel, 175 ada 6 ve 9 parsel, 295 ada 3 parsel, 273 ada 51 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz istemine gelince; Mahkemece davacı taraflar yararına zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak, ....Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğü"nün dosya içerisine konulan cevap yazılarında çekişmeli taşınmazların sit alanında kaldığı belirtildiği gibi ve keşif sonrası alınan fen raporunda da taşınmazın sit haritası kapsamında kaldığı belirtilmiş olduğu halde "sit niteliği" açıklanmadığı gibi her bir taşınmazın sit haritasındaki yeri de gösterilmemiş ayrıca niteliğinin belirlenmesi yönünden sit haritası uygulamasının arkeoloğ bilirkişisinin katılımı ile yapılması gerektiği düşünülmemiş olduğundan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle, tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik çift hava fotoğrafları, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar, hava fotoğraflarından yararlanılarak üretilmiş memleket haritaları ve varsa bu dönemlere ilişkin uydu fotoğrafları ilgili kurumlardan getirtilerek dosyasına konulmalı; dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra da mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, tespit bilirkişilerinin tümü ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi, arkeolog bilirkişi ve üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulunun huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazların önceki ve şimdiki durumunun ne olduğu, taşınmazlar üzerindeki zilyetliğin hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, taşınmazların kullanımına ara verilip verilmediği, ara verilmiş ise ne zaman, hangi süreyle ve hangi sebeple ara verildiği, bu durumun zilyetliğin terki olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; dinlenen bilirkişi ve tanık beyanlarında çelişki oluştuğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilmeli, bilirkişi ve tanık beyanları, arkeolog bilirkişiden sit alanı haritası ile kadastro paftasını çakıştırması istenilerek çekişmeli taşınmazların doğal ya da arkeolojik sit alanında kalıp kalmadıkları ve kalmakta iseler hangi derecedeki sit alanında kaldıkları hususunda ve ayrıca taşınmazların sit haritaları üzerindeki konumlarını da gösterir şekilde ayrıntılı rapor aldırılmalı; üç kişilik, ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazların tarımsal niteliklerini bildiren, zilyetliğin sürdürülüş şekli ve süresini açıklayan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısı, eğimi, bitki desenini irdeleyen, taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş ve sınırları işaretlenen fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılarak; çekişme konusu taşınmazların önceki ve şimdiki nitelikleri, arazilerin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadıkları ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu konusunda ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli; belirtilen dönemlere ilişkin memleket haritaları ile uydu fotoğrafları yapılacak inceleme sırasında dikkate alınmalı; fen bilirkişisinden keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki aldırılmalı; bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de kesinleşen kadastro tutanağında olduğu şekilde taşınmazların sit alanında kaldığının beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmemesi de isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.