20. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/5666 Karar No: 2019/6998
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/5666 Esas 2019/6998 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, kiracısı olduğu villanın yönetimiyle ilgili davalı ile anlaşmazlığa düştü. Davacı, davalının usulsüz ve tek taraflı olarak belirlediği aidat bedeline itiraz ederek fazla ödemiş olduğu paranın geri ödenmesi için mahkemeye başvurdu. Mahkeme, istirdat için gerekli şartların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddetti. Ancak, dava asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle sulh hukuk mahkemesinde açıldığından kararın bozulmasına karar verildi. Uyuşmazlığa Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin değil, genel hükümlerin uygulanması gerektiği belirtildi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun \"Görevin Belirlenmesi ve Niteliği\" başlıklı 1. maddesine göre, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirtilmektedir. Özel bir kanun hükmü ile açıkça sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı bildirilmeyen bütün dava ve işler asliye hukuk mahkemesinde görülür. Kanun maddeleri: Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 66. ve devamı maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 1. maddesi.
20. Hukuk Dairesi 2019/5666 E. , 2019/6998 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ...mahallesi 115 ada 19 parselde kayıtlı olan ...numaralı villada davacının kiracı olduğunu, kullanım hakkı sahibi olmasının dayanağının 04/10/1999 tarihli sözleşme olup, davalı şirketin, davacının kiracı olduğu gayrimenkulü ... 2003/4 Esas sayılı dosyasıyla yapılan ihale sonucu devraldığını, ihale sonrasında 01/04/2010 tarihinde site yönetimine davalı şirketçe gönderilen yazıyla... yönetim görevinin sona erdiğini ve yönetimin artık davalı şirkette olduğunun bildirildiğini, bu bildirimden sonra davalı tarafça toplanan aidat bedelinin sözleşmede belirlenenin çok üzerine, hatta 2010 ve 2011 yılı için aylık 800,00-TL"ye çıkarılarak hak sahiplerine bildirimde bulunulduğunu, sözleşmeye, usul ve yasalara aykırı ve tek taraflı olarak aidat belirlemesi yapıldığını, 2010 ve 2011 yılları için sözleşme hükümlerine göre ödenmesi gereken bedelin davalı tarafça keyfi olarak belirlediğini beyan ederek; maddi manevi tazminat taleplerinin saklı tutulması kaydıyla, iki yıllık borçtan sorumlu olamadıklarının tespitine, mahkemece tespit olunan aidat miktarına göre davacı tarafından ödenen miktara mahsuben fazlaya ilişkin hakları saklı olmak kaydıyla 7.000,00 TL fazla ödemenin taraflara iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; istirdat için gerekli şartların oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava; 2010 ve 2011 yılı için fazla tahsil edildiği iddia edilen paranın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle istirdadı istemine ilişkindir. Dava konusu site birden fazla parsel üzerinde kurulu olup, Kat Mülkiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 5711 sayılı Kanunun 22. maddesi ile Kat Mülkiyeti Kanununun 66. ve devamı maddelerinde düzenlenen Toplu Yapılara İlişkin Özel Hükümler uyarınca sitede henüz toplu yapı yönetimine geçilmediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlığa Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin değil, genel hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Buna göre, görev hususu da genel hükümler uyarınca tayin edilmelidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Görevin Belirlenmesi ve Niteliği" başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu hususun mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hukukî uyuşmazlıklarda asliye hukuk mahkemelerinin görevi asıl, sulh hukuk mahkemesinin görevi ise istisnadır. Özel bir kanun hükmü ile açıkça sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı bildirilmeyen bütün dava ve işler asliye hukuk mahkemesinde görülür. Bu durumda mahkemece, davada asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 27/11/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.