10. Hukuk Dairesi 2013/12831 E. , 2014/7844 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İzmir 12. İş Mahkemesi
Tarihi :21.03.2013
No :2012/652-2013/103
Dava ve birleşen dava, ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere, özellikle temyiz edenin sıfatına göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun geçici 7. maddesi uyarınca, birlikte sorumluluk ilkesini getiren 506 sayılı Kanun"un 80. maddesine göre; sigorta primlerini (fer"ileri ile) haklı sebepleri olmaksızın yasal süresi içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen tüzel kişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri; işbu prim borcundan dolayı Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır. Bu çerçevede, davacı M.. M.."in temsil ve ilzama yetkili müdürü olduğu limited şirketin prim borçlarından müteselsilen sorumlu tutulması gerekir.
Ancak, 506 sayılı Kanun"un 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun"la yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gereği öngörülmüş, 3917 sayılı Kanun"la yapılan bu değişiklik aynı Kanunun 8. maddesi hükmüne göre, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe girmiş, daha sonra, 24.06.2004 tarih, 5198 sayılı Kanun"la aynı maddede yapılan değişiklik sonucunda, Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun"un 102. maddesinin de uygulanma olanağı bulunmadığı düzenlemesi getirilmiş ve düzenleme 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, zamanaşımı süresi bakımından 3917 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceki dönemle, 5198 sayılı Kanun"un yürürlüğü sonrasına ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden davalı Kurumun alacak hakkı, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Giderek, zamanaşımının başlangıç tarihi ise, yine, Borçlar Kanunu’nun 128. maddesi gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir. Zamanaşımının kesilmesi ve durdurulmasına ilişkin Borçlar Kanunu’nun 132. ve ardından gelen maddeleri de burada aynen geçerlidir. 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren 3917 sayılı Kanun"un getirdiği düzenlemenin geçerli olduğu tarihler arasındaki döneme ilişkin prim ve gecikme zammı alacakları yönünden ise, 6183 sayılı Kanun"un zamanaşımına ilişkin 102. ve ardından gelen maddeleri geçerlidir. Bu yönde 102. madde hükmüne göre zamanaşımı süresi 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı ise alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yıl başıdır. 506 sayılı Kanun’un 80. maddesi, prim borcunun en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödeneceğini hükme bağlanmıştır. 506 sayılı Kanun’un 80. maddesinde prim borcunun vadesinin belirlenmiş olması karşısında, kurum alacağının anılan tarihte muacceliyet kesbedeceği belirgindir.
Bu yasal çerçevede, 31.07.2004 tarihinde muaccel olan ve 31.07.2014 tarihine kadar zamanaşımı süresi dolmayan, somut olayda 12.05.2012 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine konu 2004/6. ve 7. aylara ait prim vs. borçlarının tümünden davacı M.. M.."in sorumlu tutulması gerekir.
3-)Hukuk Genel Kurulu"nun 14.11.2007 tarih ve 2007/13-848 Esas 2007/840 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, açılmış bir davanın esasının incelenebilmesi (davanın mesmu, yani dinlenebilir olabilmesi) bazı şartların tahakkukuna bağlı olup, bunlara dava şartları denir. Dava şartlarından bir kısmı olumlu (varlığı mutlaka gerekli); diğer bir kısmı da, olumsuz (yokluğu mutlaka gerekli) niteliktedir. Hakim, önüne gelen bir davada, dava şartlarının mevcut olup olmadığını re"sen gözetmelidir. Olumlu dava şartlarından biri de, davacının o davayı açmakta hukuki yararının bulunmasıdır. Açılmasında davacısı yönünden hukuki yarar bulunmayan bir dava, dava şartının yokluğundan dolayı reddedilmelidir.
Yukarıda yapılan bütün açıklamalar çerçevesinde somut olayda, ödeme emrinin tebliğ edildiği 12.05.2012 tarihine göre zamanaşımına uğramayan davadışı limited şirketin 2004 yılı 6 ve 7. aylara ilişkin prim vs. borçları yönünden davacı G.. M.."in limited şirket ortağı sıfatıyla ortaklık hissesi oranında sorumlu olduğu ibaresinin belirtilmiş olduğu gözetildiğinde, buna ilişkin olarak 2004 yılı 6 ve 7. aylara ilişkin ödeme emrinin iptali isteminde davacı G.. M.."in hukuki yararının olmadığı belirgindir.
4-)Kuşkusuz, bozma kararı üzerine yürütülecek olan yargılamada, 6183 sayılı Kanunun 58. maddesindeki, "... İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı % 10 zamla tahsil edilir." hükmüne göre, Kurum lehine bu konuda karar verilmesi gerektiği gözardı edilmemelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.