4. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/1444 Karar No: 2019/4989 Karar Tarihi: 04.11.2019
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/1444 Esas 2019/4989 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2018/1444 E. , 2019/4989 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 28/10/2015 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/06/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalının sevk ve idaresindeki traktörün kasasında yanlarında başka şahısların da bulunduğu bir halde rampalı ve virajlı asfalt yolda yukarıdan aşağıya inerken kaza yaptığını, annesinin olay yerinde hayatını kaybettiğini, annesini kaybetmesinden dolayı elem ve ızdırap duyduğunu, olayın şokunu uzun süre üzerinden atamadığını belirterek uğradığı manevi zararın giderilmesini istemiştir. Davalı, sevk ve idaresindeki traktörün freninin boşalması nedeni ile yaşanan kaza neticesinde davacının annesinin hayatını kaybettiğini, olayda kastı olmadığını, kazada 11 yaşındaki kızının da vefat ettiğini, hatır taşımacılığı söz konusu olduğunu, köy sakinleri ile birlikte pikniğe gittiklerini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 56. maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Davaya konu olayda; davacının ölene yakınlığı, olay tarihi, olayın oluş şekli ve yukarıdaki ilkeler göz önüne alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarı azdır. Mahkemece, daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine .04/11/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.