Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2018/717
Karar No: 2018/737

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/717 Esas 2018/737 Karar Sayılı İlamı

                     T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

            ESAS NO        : 2018 / 717

            KARAR NO  : 2018 / 737

            KARAR TR   : 26.11.2018

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini  ödeyen sigorta şirketinin, zararın bir kısmının  idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                                          

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : M. Y. K. Sig. A.Ş. (A. Sig.A.Ş. İle Birleşen)

Vekilleri       : Av. K. Ş., Av. C.M.

Davalı          : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av. S. A., Av.G.H.

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından sigortalı 10 … 006 plakalı aracın, 27.07.2013 tarihinde İzmir İli Dikili İlçesi yakınlarında, Şafak Yatkın’ın sevk ve idaresinde iken E.A.’ın sevk ve idaresindeki 35 … 93 plakalı araçla çarpışmak suretiyle hasar gördüğünü;  kaza tutanağında, mevcut kazada sigortalı araç sürücüsünün herhangi bir kusurunun olmadığının, kazanın olduğu mahalde yol yapım çalışması yapan davalı idarenin uyarıcı hız tahdit levhaları koymadığının, çakar lambalarının ve ışıkların yetersiz ve görünür olmaması nedeniyle kazanın meydana gelmesinde diğer araç sürücüsü ile birlikte kusurlu olduğunun tespit edildiğini; müvekkil şirketçe,  araçta tespit edilen 26.401,00.-TL hasar tazminatının 19.09.2013 tarihinde sigortalıya ödendiğini; müvekkilinin, bu ödemeye istinaden TTK md.1472 gereği sigortalısının haklarına halef olduğunu ve sigortalısının zarar sorumlularına karşı yöneltebileceği tüm taleplerin “halefiyet” ilkesi gereği müvekkiline geçtiğini; sigortalı araçtaki hasarın meydana gelmesinde davalı idarenin % 50 oranında kusurlu olduğunu ve “hizmet kusurunun” bulunduğunu; davalı İdareye ödeme için gönderilen talep yazısına İdarece cevap verilmediğini ifade ederek; davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle, kusuruna isabet eden 12.485,50.-TL tazminatın,  ödemenin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle 14.3.2014 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 1.İDARE MAHKEMESİ: 2.7.2015 gün ve E:2014/463, K:2015/986 sayı ile, “(…)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 7. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak, tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek, trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak, yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek, trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak, yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek, yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak, bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmanın Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır." hükmü yer almaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket tarafından kasko sigortalı 10 … 006 plakalı kamyonetin 27.7.2013 tarihinde saat 03.15 sıralarında, Çanakkale- İzmir karayolunda yol çalışması nedeniyle trafiğin levhalarla yönlendirildiği kısımda karşı yönden gelen 35 …. 93 plakalı otomobille çarpışması sonucunda maddi hasara uğradığı, davacı şirketin hasar bedeli olarak 26.401,00 TL"yi 19.9.2013 tarihinde sigortalıya ödediği, 12.485,50 TL zararın rücuen tazmini istemiyle 6.1.2014 tarihinde yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine 14.3.2014 tarihinde görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, 2918 sayılı Kanunun değişik 110. maddesi uyarınca, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğundan, anılan olay nedeniyle meydana geldiği ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi (Hukuk Bölümünün) 13.10.2014 günlü ve E:2014/862, K:2014/921 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 14/3-a ve 15/1-b maddeleri uyarınca davanın görev yönünden reddine…” karar vermiş;  itiraz edilmesi üzerine İzmir Bölge İdare Mahkemesi, 1.Kurulunca,  19.1.2016 gün ve E:2016/218, K:2016/210 sayı ile, itiraz reddedilerek onanan karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Dikili Asliye Hukuk Mahkemesi;  28.6.2016 gün ve E:2015/606, K:2016/305 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın reddine karar vermiş, temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi; 23.10.2017 gün ve E:2016/17720, K:2017/9453 sayı ile, “(…)Dava, trafik kazasından kaynaklanan, hizmet kusuruna dayanılarak, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhinde açılan rücuen tazminat istemine ilişkin olduğundan tam yargı davası olarak (İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2.mad.gereğince) ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Esasen 2918 sayılı KTK"nın hukuki sorumluluğa ilişkin 85 ve onu izleyen maddelerinde araç işleteninin sorumluluğu düzenlenmiş olup idarenin kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu Yasa kapsamı dışında tutulmuştur.(…) Dosya kapsamına göre, davacı tarafından aynı istemli davanın İzmir 1. İdare Mahkemesi"nin 2014/463 Esas, 2015/986 Karar sayılı dosyası ile açıldığı, ancak Adli Yargının görevli olduğundan bahisle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verildiği ve bu kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda mahkemece, İzmir 1. İdare Mahkemesi"nin 2014/463 Esas, 2015/986 Karar sayılı dava dosyasının bulunduğu yerden getirtilmesi, daha sonra işbu derdest bulunan dava dosyasındaki yargılamayı durdurmak suretiyle (UMK 19/1.md.) dosyaları kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından Uyuşmazlık Mahkemesi"ne göndermesi, Uyuşmazlık Mahkemesince verilecek kararı bekleyerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA…” karar vermiştir.

Dikili Asliye Hukuk Mahkemesi;  3.5.2018 günlü 1.celsede, E:2018/96 sayı Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 23.10.2017 gün ve E:2016/17720, K:2017/9453 sayılı ilamına uyulmasına karar vermiştir.

DİKİLİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 19.7.2018 gün ve E:2018/96 sayı ile, (…)Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinden; davacı tarafça öncelikle İzmir 1.İdare Mahkemesi"nin 2014/463 Esas sayılı dosyasından tazminat davası açıldığı, İzmir 1. İdare Mahkemesi’nin 2014/463 Esas 2015/986 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama sonucu 02/07/2015 tarihinde davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verildiği, dosyanın itirazen incelenmesi üzerine İzmir Bölge İdare Mahkemesi 1. Kurulu"nun 19/01 /2016 tarihli kararı ile İdare Mahkemesi’nden verilen karara itirazın reddine karar verildiği, davacı tarafça 16/11/2015 tarihinde Mahkememizde dava açıldığı, Mahkememizin 2015/606 Esas 2016/305 Karar sayılı dosyadan yapılan yargılama sonucunda davanın esastan reddine karar verildiği, karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/17720 Esas 2017/9453 Karar sayılı 23/10/2017 tarihli kararı ile dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilerek Uyuşmazlık Mahkemesi’nce verilecek kararın beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmasına karar verildiği, 2247 Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 19. maddesine göre adli ve idari yargı mercilerinden bilisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurması gerektiği ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin ertelemesi gerektiği, aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alan hüküm uyarınca gerekçeli başvuru kararı yazılması gerektiği, bu hali ile İzmir 1. İdare Mahkemesi’nin 2014/463 Esas sayılı dosyası ile birlikte Mahkememizin 2018/96 Esas sayılı dosyasının kül halinde Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilerek Uyuşmazlık Mahkemesi’nce verilecek kararın beklenmesi gerektiği anlaşıldığından dosyanın yargı yolu uzlaşmazlığının çözümlenmesi açısından kül halinde Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ"un katılımlarıyla yapılan 26.11.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli yargı dosyasının Mahkemece, ekinde idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeyken meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucu hasara uğrayan sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini karşılayan sigorta şirketinin, zararın bir kısmının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

 

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirketçe sigorta edilen 10 … 006 plakalı aracın, 27.7.2013 tarihinde saat 03.15 sıralarında, Çanakkale- İzmir karayolunda yol çalışması nedeniyle trafiğin levhalarla yönlendirildiği kısımda karşı yönden gelen 35 … 93 plakalı otomobille çarpışması sonucunda maddi hasara uğradığı, davacı şirketin hasar bedeli olarak 26.401,00 TL"yi 19.9.2013 tarihinde sigortalıya ödediği; kazanın olduğu mahalde yol yapım çalışması yapan davalı idarenin uyarıcı hız tahdit levhaları koymadığı, çakar lambalarının ve ışıkların yetersiz ve görünür olmaması nedeniyle kazanın meydana gelmesinde diğer araç sürücüsü ile birlikte kusurlu olduğu iddia edilerek; davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle, kusuruna isabet eden 12.485,50.-TL tazminatın,  ödemenin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte rücuen tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin, 19.7.2018 gün ve E:2018/96 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin, 19.7.2018 gün ve E:2018/96 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 26.11.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                 Üye                                 Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                  Aydemir                          Nurdane           

                            AYDIN                           TUNÇ                            TOPUZ               

 

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi