Esas No: 2021/502
Karar No: 2021/3935
Karar Tarihi: 13.09.2021
Danıştay 4. Daire 2021/502 Esas 2021/3935 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/502
Karar No : 2021/3935
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Türk Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket çalışanları adına, … Türk A.Ş. Mensupları … Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı Vakfına, çalışan payı yanında ödenen işveren payı üzerinden vergi kesintisi yapılmadığından bahisle düzenlenen inceleme raporuna üzerine tarh edilen 2010/1 ila 7 dönemi bir kat vergi ziyaı cezalı gelir(stopaj)vergisi ile 2010/8 ila 12 dönemleri için tekerrür hükümleri uygulanan bir buçuk kat vergi ziyaı cezalı gelir (stopaj) vergisi ve damga vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine bozma kararına hasren inceleme yapılarak Vergi Mahkemesince verilen kararda; " aynı hukuki sebeple … Bankası A.Ş adına yapılan tarhiyata karşı açılan davada verilen ret kararının kesinleşmesinden sonra, banka tarafından, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği ileri sürülerek yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesinin 21/02/2015 tarih ve 29274 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 12/11/2014 gün ve Başvuru No:2014/6192 sayılı kararıyla; “Vakfın kurulduğu 1974 yılından vergi incelemesinin yapıldığı 2012 yılına kadar Vergi İdaresinin, Banka tarafından Vakfa ödenen katkı paylarının vergilendirilmesine ilişkin bir girişiminin veya emsal bir uygulamasının bulunmaması, Banka tarafından uzun yıllar boyunca yapılan katkı payı ödemelerinin vergilendirilmemiş olması, somut olay bağlamında menfaatin elde edildiği zamana ilişkin kanun hükmünün açık olmaması... öngörülebilirliğin ancak 2013 tarihli Danıştay Daire kararlarıyla söz konusu olduğunun anlaşılması karşısında vergilendirme dönemi itibariyle, Anayasa'nın 73. maddesinin 3.fıkrasında yer alan "verginin kanuniliği" ilkesi gereğince kanuni düzeyde sağlanması gereken öngörülebilirliğin sağlanamadığı, kanun hükümlerindeki öngörülemezliğin kanun altı idari uygulamalar ve düzenlemeler veya yargısal içtihatlarla giderilemediği dolayısıyla başvurucu tarafından 2007 yılında Vakfa ödenen katkı paylarının ücret sayılarak vergilendirilmesine ilişkin işlemlerin, öngörülebilir kanuni dayanağının bulunmadığı anlaşıldığından, vergi asılları bakımından varılan sonuç dolayısıyla vergi cezaları bakımından ayrıca değerlendirme yapılmasına gerek görülmeyerek, Vakfa yaptığı katkı payı ödemeleri üzerinden vergi ve ceza tahsil edilmesi nedeniyle başvurucunun, Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle başvurucunun Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için, yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı anlaşıldığından, tahsil tarihi itibarıyla yasal faizi ile birlikte başvurucudan tahsil edilen tutarın tazminat olarak ödenmesine karar verildiği bu durumda; Vakfa ödenen katkı paylarının ücret sayılarak vergilendirilmesine ilişkin işlemlerin, öngörülebilir kanuni dayanağının bulunmadığı, öngörülebilirliğin ancak 2013 tarihli Danıştay Daire kararlarıyla söz konusu olduğu hususları göz önünde bulundurulduğunda," uyuşmazlık konusu tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne verilmiştir.
TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı hakkında yapılan inceleme sonucunda düzenlenen Vergi Tekniği Raporu uyarınca munzam sandığa ödenen işveren paylarının Gelir Vergisi Kanunu'nun 61. maddesinde tanımlanan ücret mahiyetinde olduğu ve 63/1. maddesine göre gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerektiği, anılan Vakfın, 506 sayılı Kanun'un geçici 20.maddesine göre kurulması zorunlu olan sandıklardan olmayıp üyelerine ek menfaatler sağlamak üzere kurulduğundan işveren payının da ücret matrahına ilavesinin gerekli olduğu bu hususta yerleşik yargı kararları bulunduğu ayrıca vergi ziyaı cezasına tekerrür hükmü uygulanması koşulları gerçekleştiği belirtilerek kabule ilişkin kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, söz konusu … Sandık Vakfına vakıf senedi uyarınca üyelerce prim, vakıf kurucusunca ise katkı payı ödendiği, şirket katılım payı ödemelerinin çalışan ücreti ile ilişkilendirilmeden doğrudan sandığa ödendiği, İdareden alınan muktezada da bu ödemelerin işveren hissesine ilişkin kısmından 506 sayılı Kanunun 73. maddesinde belirlenen oranları aşmayan kısmının gider olarak indirilebileceği, aşan kısmının ise kurum kazancından indirilemeyeceğinin açıkça belirtildiği, yapılan bu ödeme ücret mahiyeti taşımadığı ve gelir vergisi tevkifatına tabi olmadığı, bu kesintinin çalışanların bordrolarında gösterilmesinin ödemelere ücret niteliği kazandırmayacağı, Aktüerya Raporlarında Vakfın, fayda esasına göre faaliyet gösteren tamamlayıcı bir sosyal güvenlik ve yardımlaşma kuruluşu olduğunun kabul edildiği, emsal yargı kararları ile dava konusu ihtilafla aynı mahiyette olan iştiraki oldukları … Bankası A.Ş. aleyhine kesinleşen dosyalarda Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yoluna gidilmesi üzerine dosyalardan biri olan 2014/6192 başvuru no.lu dosyada 21/2/2015 tarih ve 29274 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 12/11/2014 tarihli kararında sözü edilen katkı payları üzerinden vergi ve ceza tahsilinin mülkiyet hakkının ihlali olarak kabul edildiği, anılan ödemelerin yapıldığı dönemde çalışan vakıf üyeleri yönünden ücret olarak nitelendirilemeyeceği belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Mahkeme kararlarının Danıştay tarafından bozulması halinde, Mahkemelerce bozmaya ilişkin kararlar üzerine yeniden verilen kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları, bozma kararındaki esaslara uyulup uyulmadığı yönünden incelenebilecektir.
Temyiz istemine konu kararın Danıştay Dördüncü Dairesinin 04/03/2019 tarih ve E:2015/9040, K:2019/1705 sayılı kararındaki esaslar doğrultusunda verildiği anlaşıldığından, temyiz konusu karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.