11. Hukuk Dairesi 2018/5075 E. , 2019/7075 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 03.07.2018 tarih ve 2018/34-2018/239 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin "REJUDERM" kelimesini kozmetik sektöründe marka olarak tescil ettirmek için Türk Patent Enstitüsü nezdinde şirket ortağı...adına başvuruda bulunulduğunu, ancak Türk Patent Enstitüsünün iptalini istedikleri marka sebebiyle 556 sayılı KHK md. 7/1-b gereğince başvurularını resen reddettiğini, müvekkilinin davalı temsilcileri ile temasa geçerek markanın devri talebinde bulunduklarını, ancak istenilen sonucun alınamadığını, bunun üzerine müvekkilinin "REJUDERM" markasının piyasada kullanılıp kullanılmadığını araştırması üzerine bu markanın tescil edildiği ürünler için Türkiye"de kullanımına rastlanmadığını, 2004/10776 tescil numaralı "rejuderm " ibareli markanın 5 sene boyunca kullanılmaması sebebiyle 556 sayılı Markalar Hakkında KHK madde 42/1-c bendi uyarınca iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı Rejuline Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Ltd Şti tarafından ikame edilen davanın hukuken dayanaksız olduğunu, Anayasa Mahkemesi"nin 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararnamenin 42.maddesinin 1.fıkrasının c bendini iptal ettiğini ve yasal dayanağın bu iptal sonucunda ortadan kalkması sebebiyle davanın dayanaksız kaldığı iddiasıyla açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın dayanağı 556 sayılı KHK 14. maddenin Anayasa Mahkemesi"nin 14.12.2016 tarihli, 2016/148 Esas, 2016/189 Karar sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle davanın reddine, kullanmama nedeniyle açılan iptal davalarında, ispat yükünün marka sahibi davalıda olması, markanın kullanıldığına dair davalı tarafından delil sunulmamış olması nedeniyle, davacı tarafın dava tarihinde haklı olduğu kanaatine varılarak davacı yararına 3.145,00 TL vekalet ücreti takdirine, bozma öncesi yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru değilse de temyiz edenin sıfatına göre bu yanılgının sonuca etkili bulunmamasına, yargılama giderlerine haklılık durumu gözetilerek karar verilmiş bulunmasına göre davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 11/11/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, 556 sayılı KHK"nın 14 ve 42. maddelerine dayalı olarak açılan markanın kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, dayanak maddeler Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir.
Davada uygulanacak hukuki sebebin (kanun hükmünün) Anayasa"ya aykırılığı davanın taraflarınca ileri sürülebileceği gibi mahkemede, hükmün Anayasa"ya aykırı olduğunu ileri sürerek Anayasa Mahkemesi"ne başvurabilir. Uygulanacak hükmün iptali halinde ise davacının netice-i talebini haklı kılacak bir kanun hükmü bulunmayacağından yani dava dayanaksız kalacağından bu durumda davanın konusu kalmayacağına veya karar verilemeyeceğine değil davanın reddine karar verilmesi gerekir.
HMK"nın 326/1 maddesi gereğince ise kanunda yazılı haller dışında yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen taraftan alınacağına ve somut uyuşmazlıkta olduğu gibi kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptali nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde yargılama giderlerinin ne suretle hükmedileceğine ilişkin kanunda aykırısı bir hükümde bulunmadığa göre davanın reddiyle, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekmekle, mahkeme gerekçesi doğru olduğundan sayın çoğunluğun Onama gerekçesine katılmıyorum.