Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/6402
Karar No: 2019/1801
Karar Tarihi: 13.03.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/6402 Esas 2019/1801 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/6402 E.  ,  2019/1801 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-bedel davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile bedel isteklerine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakan ...’in maliki olduğu 2291 ada 2 parsel sayılı taşınmazı, kız çocuklarından mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak davalı oğulları ... ve ...’e 1/2’şer paylarla 28.07.1995 tarihinde satış yolu ile temlik ettiğini ileri sürerek dava konusu 2291 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişler; aşamalarda, davalı ... tarafından dava dışı ...’a yapılan 1/3 oranındaki pay devrinin muvazaalı olup olmadığının bilinmediğini ancak adı geçene temlik edilen payın güncel satış bedelinin miras payları oranında ödenmesini istemişler; 21.10.2015 tarihli dilekçede, dava konusu taşınmazda davalı ... adına kayıtlı ½ payın ve davalı ... adına kayıtlı 41/246 payın iptali ile 3/20’şer miras payları oranında adlarına tescilini, dava dışı ...’a devredilen 1/3 pay bakımından talebin ıslahı ile bu paydan miras paylarına isabet eden 166.050,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalı ...’den tahsilini istemişlerdir.
    Davalılar, dava konusu taşınmazın davalı ...’in birikimleriyle ve borçlanılarak 1966 yılında satın alındığını, 1982 yılında yapılan kadastro çalışması ile taşınmaza eklenen 23 m2’lik kısmın bedelinin de davalı ... tarafından ödendiğini, anne ve babalarının tavsiyesi ile bu taşınmaz üzerine bina inşaa ettiklerini, örf ve adet gereği tapunun mirasbırakan adına tescil edildiğini ve haklarının teslimi anlamında mirasbırakan tarafından temlikin yapıldığını, bölgede kentsel dönüşüm çalışmaları başlayınca davacıların kötüniyetli olarak eldeki davayı açtıklarını bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalılar ... ve ... adlarına kayıtlı paylar yönünden iptal tescile karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1926 doğumlu mirasbırakan ...’in 18.04.1996, eşi ...’nın da 02.12.2014 tarihinde ölümü üzerine davacı çocukları ..., ..., ... ile davalı çocukları ... ve ...’in mirasçı kaldıkları, dava konusu 2291 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tamamı mirasbırakan ... adına kayıtlı iken 28.07.1995 tarihinde yarı yarıya davalı oğulları ... ve ...’e satış yolu ile temlik ettiği, davalı ...’in adına kayıtlı ½ payın (tevsian 123/246 pay) 41/246 payını üzerinde bırakarak 82/246 payını 01.08.2001 tarihinde satış yolu ile dava dışı ...’a temlik ettiği, dava konusu taşınmazla ilgili davalılar ve dava dışı ...’in, 2013 ve 2014 yıllarında dava dışı şirketle kat karşılığı inşaat sözleşmeleri yaptıkları anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile TMK"nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
    Somut olaya gelince; mirasbırakanın kız çocuklarından mal kaçırma amacıyla hareket ettiği ve temlikin muvazaalı olduğu yönünde delil elde edilememiş olup iddianın kanıtlanamadığı sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalı yanın yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı yanın temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine,13.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi