14. Hukuk Dairesi 2016/7578 E. , 2019/1897 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.01.2012 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesi talebine ilişkindir.
Davacı vekili, ...ve ...’den olma 1847 doğumlu muris ...’in Medeni Kanun yürürlüğe girmeden önce vefat ettiğini, murisin eşi ...’nın da 1926 tarihinde vefat ettiğini, murisin mirasçılarının ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/637 Esas-1783 Karar sayılı mirasçılık belgesiyle belirlendiğini, ancak davalıların aldığı ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/814 Esas-2006/1617 Karar sayılı mirasçılık belgesinde birçok mirasçının mirasçılığına yer verilmediğini belirterek ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/814 Esas-2006/1617 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptalini, murise ait yeni mirasçılık belgesinin verilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde, kök muris ...’in tek mirasçısının davalıların murisi olan ... olduğunu, iptali istenilen mirasçılık belgesinin doğru olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/814 Esas-2006/1617 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaliyle murisin mirasçılarının ve miras paylarının belirlendiği mirasçılık belgesinin verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, TMK"nin 30. maddesinde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda "taraflarca hazırlama ilkesi" geçerlidir. Hakim tarafların talepleriyle bağlı olup talepte bulunan tarafın iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re"sen araştırma ilkesi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herangi bir şekle tabi değildir. (TMK md.7) Hakim çekismesiz yargıda re"sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.
Mirasçılık belgesinin iptali halinde, hukuksal durumlarının etkilenmesi sözkonusu olabileceğinden iptali istenilen mirasçılık belgesinde hak sahibi olarak gösterilen kişilerle, davadan önce ölmüş ise bunların tüm mirasçılarının davada taraf olarak gösterilmesi, yine davalılardan herhangi birinin yargılamadan sonra ölmesi halinde de davanın mirasçılarına yönlendirilerek mirasçılar aleyhine sürdürülmesi, hükmün de mirasçı oldukları gösterilerek mirasçılar hakkında verilmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda, davalı ...’ün 26.03.2012 tarihinde evli ve çocuksuz vefat ettiği, ...’in eşi ...’ün de 05.01.2017 tarihinde dul ve çocuksuz vefat ettiği anlaşılmaktadır. ... ve ...’ün mirasçılık belgelerinin t...iyle davada taraf olmayan mirasçıları davaya dahil ettirilmeli, bu şekilde taraf koşulu gerçekleştirildikten sonra davanın esasına girilmeli, taraflardan varsa başkaca da delilleri de sorulup saptanmalı, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.