
Esas No: 2016/15909
Karar No: 2019/4954
Karar Tarihi: 24.10.2019
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/15909 Esas 2019/4954 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 07/05/2014 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 08/03/2016 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 15/10/2019 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı vekili Avukat .... geldi, karşı taraftan davacı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosya incelemeye alınmış; bilahare 24/10/2019 günü dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dava itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı hakkında sulama suyu borcundan dolayı ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalının icra dosyasında sulama hizmetinden yararlanmadığını belirterek borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, davacının dört ayrı parselde sulama imkanlarından yararlandığını belirterek itirazın iptaline karar verilmesini ve ayrıca icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Davalı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilmemiş, davalı tanıklarının beyanlarına göre Devegeçidi deresi ve keşif sırasında gösterilen iki adet artezyen kuyusundan davalının su ihtiyacının karşılanmasının mümkün olduğu belirtilerek ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Bakanlar Kurulu kararı ile kurulan sulama birlikleri, 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 1580 sayılı (mülga) ve 5393 sayılı Belediyeler Kanunu, 442 sayılı Köy Kanunu ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu"nda yer alan düzenlemelerle yönetilmiş, 22/03/2011 tarihinde ise 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu yürürlüğe girmiştir.
6172 sayılı Kanunun amacı; ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımı maksadıyla umumi sulardan faydalanmak üzere Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilmiş veya halen inşa edilmekte olan ya da inşa edilmesi planlanan sulama tesislerini gayelerine uygun şekilde kullanmak, işletmek, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün onayını
mak suretiyle işlettirmek, bu tesislerin bakım, onarım ve yönetim sorumluluğunu yürütme tesisi geliştirmeye yönelik yeni projeler yapmak, yaptırmak veya tesisi yenilemekle görevli sulama birliklerinin kuruluşu, organlar ile görev ve yetkilerini düzenlemektir. Kanunun
amacından da anlaşılacağı üzere; sulama birliklerinin en önemli görevlerinden biri ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımını sağlamaktır. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için; yetki sahasındaki gerek yer altı, gerekse yer üstü suları üzerinde tasarruf ve tevzii yetkisinin sulama birliğine ait olduğunun kabulü gerekmektedir. Zira uygulamada yüzeye yakın suların çıkarılmasına 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun uyarınca müdahale edilmemekte, dolayısıyla yer altı sularının kontrolsüz kullanımına yol açılmakta olduğu, cazibeli sular yönünden ise çiftçiler arasında eşitsizliğe neden olacağı ve sulama tesislerinin su temin ettiği göl havzasının kurumasına ve dolayısıyla birlik hizmetlerinin aksamasına yol açılabileceği anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle, yeraltı suyu kullanımının su rejimini doğrudan etkileyeceği açıktır. Belirtilen nedenlerle, su kaynağı dışındaki diğer cazibeli sular ile sondaj sularının ücretlendirilmesinde hukuka aykırılık bulunmamakta, davalının arazilerini yeraltı suyu ile suluyor olması, sulama bedelinden muaf olduğu anlamına gelmemektedir. Yine 6172 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca sulama bedeli ödemek için birlik üyesi olmak da gerekmemektedir.
Davalının davacıya ait su kanalı dışında dereden ve artezyen kuyusundan su çekmek suretiyle tarlalarını sulaması davanın reddine karar verilmesini gerektirmez. Şu durumda, davacının uğradığı zararın kapsamı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.